Zonguldak Karabük yolu üzerindeki Filyos Çayı'nda cansız bedeni bulunan Gabonlu üniversite öğrencisi Jeannah Dinabongho Ibouanga’nın öldürülmesine ilişkin açılan davada üçüncü duruşma geride kaldı.
Dina’nın ailesi ve Dina İçin Feministler başta olmak üzere toplumun büyük bir dikkatle takip ettiği davada, deyim yerindeyse bir arpa boy gidilemiyor.
Dina’nın ailesinin avukatlarının, Dina’nın iki erkeğin zoruyla tutulduğu ve bir tutam saç telinin bulunduğu Han Apartmanı’ndaki şüphelilerin de sanık olarak yargılanmasını ve Han Apartmanı’nda da keşif yapılması talebi reddediliyor.
Hemen hatırlatayım, Dina’ya şiddet uyguladıkları tanık beyanıyla kanıtlanmış bu iki erkek hakkında takipsizlik kararı verilmişti. Ayrıca, Dina’yı tutuklu sanık Dursun A.’nın aracında gören bir tanığın da ifadesine başvurulmuyor, bu durumda avukatların sıklıkla gündeme getirdiği bir eksiklik.
Duruşmalar, avukatların talepleri, Dursun A.’nın avukatlarının “hakikat açığa çıksın Dina’nın başına ne geldiyse Dursun A. ile bağlantısı yok” iddiası ve mahkemenin olumsuz yanıtlarıyla birbirini tekrar eden bir noktaya gelmiş durumda.
Bu noktadan sonra mahkemedeki tek farklılık Dursun A.’nın tahliyesi olabilir. Ki Dursun A.’nın serbest bırakılmamasının nedeninin de kamuoyundan yükselen baskı olduğu ortada.
Muhtemelen, Dina İçin Feministler olmasaydı ve Gabon Büyükelçisi üçüncü duruşmayı takip etmese idi bu tek sanık da serbest bırakılacaktı.
Sonuçta kimin umurunda?
Türkiye’ye okumak için yasal yollardan üniversitenin davetiyle gelen Afrikalı bir kadın daha doğrusu 17 yaşında bir çocuk öldürülmüş, onun için adalet sağlanmış veya sağlanmamış, hakikat açığa çıkarılmış ya da çıkarılmamış mahkemenin umurunda mı?
Bu arada, bu duruşmada ilginç çok önemli bir detay daha ortaya çıktı. Üstelik bu detay, davanın neden ağır aksak ilerlediğinin de yanıtı.
Dina’nın şüpheli ölümüne ilişkin açılan davanın 8 kasım 2023’teki ilk duruşmasında avukatların Dina’nın cansız bedeninin bulunduğu ve Filyos Çayı’nın kenarında keşif yapılması talebi kabul edildi.
Bu keşfin de hakikatin açığa çıkartılması açısından da önem teşkil edeceğinden uygun hava koşullarında yapılması gerekiyor. Hava koşulları, Dina’nın hayatını kaybettiği 2023 26 Mart günü ile benzer olmalı.
Bu kararın ardından mahkeme bir adım atıyor, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na yazı gönderiyor, “keşif için uygun hava koşullarının kendilerine bildirilmesini” istiyor.
Ancak ne yazık ki Bakanlık’tan “Bu bizim görevimiz değil bunu Boğaziçi Üniversitesi Rasathanesi’ne sormanız gerekiyor” yanıtı geliyor.
Mahkeme bu durumda ne yapıyor? Mahkeme, Rasathane’ye yazı yazmıştır diye düşünmeyin. Öyle olmuyor çünkü. Mahkeme bu kez atılması gereken adımı atmıyor.
Son duruşmada Dina’nın avukatları Mahkeme Başkanı’na ısrarla Rasathane’den bu bilgiyi talep edip etmeyeceklerini sordu. Başkanının cevabı netti: “Hayır bu benim görevim değil”
Bakanlık, “Hava koşullarını tespit etmek benim görevim değil Rasathane’ye başvurun” diyor, Mahkeme de “Rasathane’den bu bilgiyi talep etmek benim görevim değil” diyor.
Ben bu çelişkinin, durumun, adını koyamadım. Ortada Dina davasındaki düğümü çözecek yapılması gereken önemli bir iş var fakat kurumlar bu işin sorumluluğunu üstüne almıyor, hepsi topu birbirine atıyor.
Buyurun, işte iki adım ileri, üç adım geri dediğim yargılamaya.
"Adli vaka gibi yaklaşılıyor"
Avukatlardan Rabia Gündoğmuş da bu konuda şunları söylüyor:
“Bakanlığın yanıtı şu oluyor: ’Havanın aydınlanma ve kararma durumunun tespiti benim görev alanıma girmez. Boğaziçi Rasathanesi’nden bu bilgileri isteyin’ Mahkeme o yazıyı yazmadı, bu bilgileri talep etmedi. Mahkeme, o yazıyı yazmak, o bilgiyi talep etmek ‘Bizim görevimiz değil’ diyor.”
Gündoğmuş’a göre, mahkeme bu şüpheli ölüme, adli bir vakaymışçasına ele alıyor.
“Halbuki burada bir kadın cinayeti var. Sistematik erkeklik sonucu oluşan ve ırkçılık ekseninde bir cinayet var ve olayın aydınlatılması için Dina’nın o arabaya binmeden öncesinin de araştırılması gerekiyor. Fakat buna dair hiçbir şey yapılmamış. Bodrum katında keşif yapılmak istenmiyor. Dina’yı rahatsız eden insanlar, dosyada takipsizlik kararı verildi, dinlenmedi dahi” diyor.
Dina’nın şüpheli ölümüne dair tüm soruların giderilmesi, avukatların da söylediği gibi soruşturmanın derinleştirilmesi sadece Dina’nın ailesi için önemli değil, aynı zamanda Dursun A.’nın şüphelilerle bağlantısının ortaya çıkması adına da önemli.
Han Apartmanı’nda ve Filyos Çayı’nda keşif yapılması, davadaki belirsizlik düğümünü çözmeye yardımcı olabilir.
Hakikat açığa çıkarılsın Dina’nın şüpheli ölümü aydınlatılsın.
Özgür ve eşit bir hafta olsun.
(EMK)