Bu güne kadar uygulanan desteklemelerin tümünün yerine ikame edilmesi tasarlanan DGD sistemi tek başına hiçbir gelişmiş ülkede uygulanmıyor.
Türkiye'de tarıma uygulanan desteklemelerden tümden vazgeçilmesini savunanların gerekçeleri; (iç ve dış karar alıcıların) kamu maliyesine yüksek maliyet getirdiği, yük olduğu savıdır.
Yıllık tarımsal desteğin yüzde 93'ü G-7 çiftçilerine
Bu savı güçlendirmek için de abartılı rakamlar açıklayarak kamuoyu yanıltılıyor. Gerçekte ise, dünyada her yıl 300 milyar dolar tarımsal destek uygulanıyor ve bu desteğin yüzde 93'ü olana 284 milyar doları tarımda destekleri kaldırın diyen G7 ülkeleri kendi çiftçilerine veriyor. (ATO, 2002)
Avrupa Birliği (AB) ülkelerinde DGD ödemelerine kısmen yer veriliyor. Ancak DGD, fiyat politikası, garanti eşikleri, üretim planlaması ve diğer ekonomi politikalarla birlikte uygulanıyor.
Ankara Ticaret Odası'nın araştırmasına göre (2002); AB'de tüm desteklerin içindeki DGD oranı yüzde 6, pazar fiyat desteği yüzde 50, girdi desteği ise yüzde 10'dur.
Meksika ve Türkiye örnekleri
Ayrıca AB; DGD ödemelerinin kısa/orta vadede daha fazla kaynak emeceğini ön görüyor, değişik önlemler araştırıyor.
Meksika'da uygulanan DGD Türkiye'deki gibi aceleye getirilmesine karşın, daha uzun hazırlık dönemleriyle geçildiği halde, hazine üzerindeki destekleme yükünü artırdığı belirlendi.
2000'de pilot uygulama olarak başlatılan DGD sistemine 2002 yılı gibi çok yakın bir vadede tamamen uyum sağlanacağı Uluslararası Para Fonu'na (IMF) verilen 9 Aralık 1999 niyet mektubu ile 18 Aralık 2000'deki üçüncü ek niyet mektubu ve Dünya Bankası'na (DB) verilen 10 Mart 2000 tarihli niyet mektuplarında taahhüt ediliyor, 2003'te de diğer tüm destekleme düzeneklerinin kaldırılması düşünülüyor.
Dış karar alıcıların çıkarları
Görüldüğü gibi, Türkiye nüfusunun yüzde 40'ını yakından ilgilendiren tarımda derin yapısal değişim (tarımsal desteklerin tümden kaldırılması) için üç yıl gibi kısa bir süre öngörülmüş, anlamlandırılamayacak bir acelecilikle de hareket edilmiştir.
Bütün bu sürede yaşanan Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleriyle programın çökmüş olmasına rağmen tarıma yönelik programda duraksama gereği duyulmamış, sektördekilerin her türlü uyarı ve tepkilerine rağmen devam etmiştir.
IMF ve DB aracılığıyla Türkiye'ye dayatılan bu model her türlü üretim ve verimlilik kriterlerinden uzak, yalıtılmış, iç karar alıcılarca (Hükümet) üzerinde ciddi düşünülmemiş, dış karar alıcıların çıkarlarına uygun bir önerme/dayatmadır.
Üretimi kısıtlamak
Başka bir deyişle DGD uygulaması gelişmiş ülkelerde üretim fazlası olan ürünlerde alan veya ürün kotalarının çiftçi gelirlerinde yaratacağı gelir düşmesini giderme amaçlıyken, Türkiye'de kendi çiftçilerini düşünmeyen, çiftçileri tüm desteklerinden yoksun bırakan, dışarıdan dayatılan, gelişmiş ülkelerin çiftçilerinin çıkarlarına hizmet eden bir sosyal destekleme modeldir.
Gelişmiş ülkelerin uyguladığı bu sistemle hedefledikleri; tarımı geliştirmek değil, aksine, ihtiyacının çok üzerinde olan üretimin kısılması, yani; tarımsal üretimin artırılması yerine, tarım kesiminin gelirinin korunmasıdır.
Bu şartlar altında söz konusu uygulama Türkiye tarımını güçlendirmez, zayıflatır, dışa bağımlı kılar. Çiftçileri üretimden caydırır, dolayısıyla üretimde düşüşlere neden olur.
Çünkü
* İlk uygulandığı yıl 200 dönüm, bu yıl ise 500 dönüm üzerinde arazisi olanlara bu sistem gereği ödeme yapılmayacağından, bu paradan yararlanmak için arazi bölünmesi yoluna gidilebilecektir. Böylece aile işletme sayısı artacak, arazi toplulaştırmasına değil bölünmesine hizmet edecektir (Meksika uygulamasında 1000 dekara kadar ödeme yapılmıştır.)
* Tapusu olduğu halde tarımla uğraşmayanı, kente yerleşik olanı teşvik edecek; tapusu olmadığı halde tarımla uğraşan ortakçı, kiracıları sistem dışına itebilecektir. (57. Hükümetin iddia ettiği gibi, yoksul çiftçi lehine bir uygulama değildir.)
* Hisseli arazilerde yeni hukuki ihtilaflara zemin hazırlayabilecektir.
* Verimlilik farkları 10 katına kadar çıkabilen Orta ve Doğu Anadolu ile Ege ve Çukurova çiftçisi de miktar bazında aynı oranda destekten yararlandırılacaktır.
* Hiç arazi kullanmadan veya az kullanarak, meraya dayalı hayvancılık yapanlar bu uygulamadan hiç yararlanamayacaktır.
* DGD sisteminde müdahale kurumlarına gerek olmadığından, KİT'ler özelleştirilecek bundan da üretici ve tüketici olan büyük bir halk kitlesi zarar görecektir.
* En önemlisi de, IMF ve DB istiyor diye dekara geçen yıl 10 milyon lira bu yıl yüzde 35 artışla 13,5 milyon lira DGD karşılığında;
a) Tarımsal desteklemelerin tamamı kaldırılacak,
b) Tarımsal girdi sübvansiyonları kaldırılacak,
c) Tarımsal destekleme alım yapan kuruluşlar özelleştirilecek,
d) Tarımsal kredi faizleri yükseltilecek,
e) Taban fiyat uygulamalarından vazgeçilecektir.
Kısacası, dekara 13,5 milyon lira vereceksiniz, karşılığında çiftçinin hayat damarlarını keseceksiniz, buna da Tarımda Reform (!) yapıyorum diyeceksiniz. Buna "ağza bir parmak bal çalma" bile denilemez...
Çiftçi, DGD'inin parasını almadan zaten harcıyor. Şöyle ki; Çiftçi DGD başvurabilmek için Ziraat Odasına 10 milyon, muhtarlığa 3 milyon, Tarım İl Müdürlüğüne 1 milyon lira ödemek zorundadır. Ayrıca bu işlemleri yapmak ve parayı almak için üç kez şehre inmesi gerekmekte ve yol parası, şehirdeki yemek ile diğer harcamalarını eklediğinizde çiftçiye kalacak parayı varın siz hesaplayın!...
Ayrıca;
* Sahip olunan arazi bazında yapılacak ödemelerden en büyük payı yine toprak ağaları almaya devam edecektir.
* Üretimle bağı kopartılmış bir DGD sistemi ile ülkenin ihtiyacı olan üretim planlaması gerçekleştirilemeyecek, engellenecektir.
* DGD sisteminde yük vergi mükellefleri üzerinde olacağı için, tarım dışı kesimler ile tarım kesimi haksız, gereksiz ve yanlış olarak karşı karşıya getirilecektir.
* DGD sistemi ile hazinenin yükü azalmayacak, artacaktır.
Tarımda reform değil
Özetle; köylülükten çiftçiliğe geçişin önünü tıkayan irrasyonel bir uygulamadır. Bu uygulama ve diğer uygulamaları ile Türkiye'yi kendi kendine yeterlilikten çıkaran hükümetler, şimdi de üretim ve verimlilikle hiçbir bağını kurmadan DGD'ini uyguluyor.
Türkiye çiftçisinin ihtiyacı sonucu oluşmuş bir uygulama değil, yabancı gelişmiş ülke çiftçilerinin yararına bir uygulamadır. Birileri istiyor diye yapılmaktadır. Aldatmacadan başka bir şey değildir.
Bu, tarımda reform değil, çiftçiyi yok edecek uygulamalardan birisidir. Tek başına düşünülüp, uygulanmasından vazgeçilmelidir. DGD mevcut destekler ile birlikte ek olarak verilmelidir. (AA/NM)