Ankara metrosunun Batıkent-Sincan hattı büyük bir törenle hizmete girdi. Bu kez törende gündüz gözüyle havai fişek patlatmak gibi sakillikler yoktu. Belki de törene geniş ve üst düzeyde katılım olduğu için özen gösterilmişti.
Gerçekten de, yerel düzeyde bir projenin açılışıyla ilgili bir törene alışılmışın ötesinde katılım vardı. Metro açılışında en dikkat çeken katılımcı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’dü. Ulusal düzeydeki konulara ilişkin olarak fikir beyan etmekten pek hoşlanmayan, en ateşli tartışmalar karşısında sessiz sessiz gülümsemeyi tercih eden, konuşmak zorunda kaldığında da, ne yapabilirim ki, şeklinde cevaplar verebilen Cumhurbaşkanı, bir yerel ulaşım projesinin açılışına katılıp konuşma yaptı.
Bir buçuk ay sonra ülkenin yerel seçimlere gittiği, adayların seçim kampanyasına başladığı, Melih Gökçek’in reklam filmlerinin günlerdir televizyonlarda gösterildiği dikkate alınırsa, Cumhurbaşkanının bir adayın yerel seçim kampanyasına alenen katıldığı da görülür.
Törende tabii ki başbakan da vardı. Uzun bir konuşma yaptı. Konuşması sırasında Fethullah Gülen cemaatine karşı verdiği istiklal mücadelesine bir ara verip projeden de söz etti. Bu esnada söylediklerinin en ilginç yanı Melih Gökçek’e teşekkür etmesiydi. İlginç, çünkü artık saklısı gizlisi kalmadı, metroyu Melih Gökçek’in yapmadığını bilmeyen yok. Yani başbakan Melih Gökçek’e metroyu yapmadığı için teşekkür etti.
Melih Gökçek törende çocuklar gibi şendi.
Koca bir şehri yirmi yıl yönetip de yirmi yıl içinde bir metre bile ray döşemediği halde, devlet erkanıyla birlikte açılış yapmanın mutluluğunu yaşıyordu. Yıllar önce, metro yapmanın belediyenin değil hükümetin görevi olduğunu söylemiş ve konuyu terk ederek merkezi yönetime bırakmıştı.
Muhtemelen dünyada böyle bir cümle kurabilen tek belediye başkanıydı fakat bunun bir zararını da görmedi. Kimse ona, dünyanın her yerinde yerel toplu ulaşım projelerini belediyelerin yürüttüğünü, bu projeleri hükümetlerin üstlenmesinin yerel yönetim mantığıyla bağdaşmayacağını söylemedi. Sonuçta hükümet, bütün Türkiye’den topladığı vergilerle sadece Ankaralıların kullanacağı bir projeyi finanse etti. Melih Gökçek’in beceriksizliğinin faturası 81 ilde yaşayanlara ödetildi.
Oysa Ankara, Türkiye’deki ilk metronun yapıldığı şehirdi. Melih Gökçek’ten önceki dönemde 8,7 km uzunluğundaki Ankaray ve 14,6 km uzunluğundaki Metro yapılarak, toplam 23,3 km uzunluğunda raylı sistem oluşturulmuştu. Bu sistemler, hükümete yaptırmak bir yana, hükümetten yardım dahi almadan, dış proje kredisi kullanılarak yapılmıştı. Ankaralılar bütün diğer kentlerden önce, yaklaşık yirmi yıldır metro ile işlerine gidiyorlardı.
Melih Gökçek metronun Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığının işi olduğunu iddia ederek yirmi yıl geçirdi. Fakat birçok kent yönetimi işi hükümete bırakmadan kendi raylı sistemlerini kurdular.
Örneğin İstanbul’daki metro inşaatı da yirmi yıl önce SHP’li belediye tarafından başlatılmıştı ama aradaki süre boyunca çeşitli belediye başkanları metro inşaatlarını genişleterek sürdürdüler. Bugün İstanbul’da 79 km metro, 37 km tramvay hattı var. Buna nostaljik tramvay ve tünel dahil değil.
Bu süre içinde 3,4 milyon nüfuslu İzmir’de 15,5 km uzunluğunda metro yapıldı. 1,6 milyon nüfuslu Adana’da 14 km uzunluğunda metro tamamlandı, hizmete girdi. Herhalde belirtmeye gerek yoktur, bunları hükümet değil belediyeler yaptı.
Ayrıca, 2 milyon nüfuslu Bursa’da 32 km uzunluğunda tramvay ve 2,2 km uzunluğunda nostaljik tramvay yapıldı. 1 milyon nüfuslu Konya’da 20 km uzunluğunda tramvay tamamlandı. 650 bin nüfuslu Eskişehir’de 2004 yılından beri 16 km uzunluğunda tramvay çalışıyor. 550 bin nüfuslu Samsun’un 15,7 km uzunluğundaki tramvayı da 2010 yılından bu yana hizmet veriyor.
Buna karşılık, ilk metronun yapıldığı 4,5 milyon nüfuslu Ankara’da hala 23,3 km uzunluğundan raylı sistem var. Şimdi buna hükümetin yaptığı 15,5 km uzunluğundaki Batıkent-Sincan metrosu eklendi, 38,8 km uzunluğa ulaştı.
Aslında metro inşaatının Ulaştırma ve Haberleşme Bakanlığının üzerine yıkılması Melih Gökçek’in genel tavrıyla tutarlıdır. Melih Gökçek bir büyükşehir belediyesinin asli işi olarak kabul edilen konularla pek ilgilenmez. Metro inşaatını devletleştirdiği gibi doğalgazı da özelleştirmiş ve kurtulmuştur.
Ankara Türkiye’de doğalgaz aboneliğinin de ilk başladığı şehirdir. Toplam 9.500 km doğalgaz hattı döşenmiş ve 1 milyon 420 bin doğalgaz abonesine ulaşılmıştır. Yirmi yıl önce Melih Gökçek hazır kurulmuş bir sistem ve büyük bir müşteri kitlesi devralmıştır.
Ancak doğalgaz işletmeciliğinde sorun üstüne sorun yaşanmış, Botaş’a borçlar yıllarca ödenmemiş, Botaş tahsil edemediği borçlar yüzünden zam yapmak zorunda kalmış, ayrıca doğalgaz sayaçları ile ilgili yolsuzluk iddiaları yaygınlaşmıştır. Hükümet belediyenin Botaş’a olan borçları için af çıkarmak zorunda kalmıştır.
Sonunda Gökçek doğalgaz işletmesini de yönetememiş ve satarak kurtulma yolunu seçmiştir. Başkent Doğalgaz Dağıtım AŞ Türkiye’nin ilk özelleştirilen doğalgaz şirketi olmuştur. Özelleştirme süreci de sancılı ve uzun geçmiş ve şirket ancak 2013 yılının Mart ayında satılabilmiştir.
Belediyenin metro ve doğalgaz dışındaki temel bir işlevi de kentin su yönetimidir. Ne yazık ki, Melih Gökçek belediyenin su işlevini başka bir kuruma devredememiştir. Bunun bedeli, Ankara halkının Kızılırmak’ın zehirli olduğu raporlarla saptanan sularını kullanmak zorunda kalması olmuştur.
Bu suyu kullanmanın sağlığımıza bedelini ölçemiyoruz ama Ankaralıların su için ödediği fiyatın yıllar içinde ne kadar değiştiğini ölçebiliyoruz. Şu küçük kıyaslama yeterli olmalı; yirmi yıl önce Gökçek belediye başkanı olduğunda Ankara’da bir metreküp su konutlara 35 cent fiyatla satılıyordu, şimdi 2,14 TL yani 97 cent civarında. Dolar cinsinden neredeyse üç katına çıkmış. Bu fiyata atıksu bedeli ve KDV dahil değil.
Hakkını yemeyelim, Melih Gökçek belediyenin asli işleri dışındaki konularda çok aktiftir. Şehir kapıları, belediye amblemleri, dinozor parkları, uçak heykelleri, peluş hayvanat bahçeleri ondan sorulur. Kent estetiği ile yakından ilgilenir. Kedi gibi sevimli bir hayvanı itici hale getirmek kolay iş değildir, Melih Gökçek bunu bile becermiştir. (BD/HK)
* Fotoğraf: Evrim Aydın - Ankara /AA