Derya Demirler Boğaziçi Siyasal Bilgiler ve Uluslararası İlişkiler mezunu. Bilgi Üniversitesi'nde İnsan Hakları Hukuku dalında yüksek lisans yapıyordu. 28 yaşındaydı. Göç araştırması için gittiği Batman'da yoldaki buzlanma nedeniyle araçlarının kaza yapması sonucu yaşamını yitirdi.
Ölüm karası bir sızı şimdi içimdeki.
Uzamın sonsuz boşluğunda yitip gitmenin katlanılmaz bulantısı ile yazıyorum şimdi.
Gecenin bu saatinde ansız ve zamansız bir ağrı gibi boynuma asılan bir kara haberin acısıyla tutunuyorum sözcüklere…
Akşamdan içine gömüldüğüm makalenin sıkıcı bunaltısından kurtulmak için bianet'e baktığım anda yüzüme yayılan o buruk hüzün, içimin derinliklerinde kopan bir şeylerin verdiği ürperti! Bir kırılış sızısı…
Derya'nın ölüm haberi duruyor karşımda, ilk defa bianet'e isyan ediyorum, kızıyorum! Nasıl olur, o gencecik bedeni ile etrafına gülücükler saçan küçük kız nasıl ölür? Ömrümde tek bir defa gördüğüm ama resmine baktığımda bütün bir ömür birbirimizi tanıyormuşuz hissine kapıldığım o güzel insan nasıl ölebilir?
Derya'yla tanışma
Temmuz ayında Gençlik ve Sosyal Haklar Projesi kapsamında İstanbul'a gitmiştim. O sıralar Ferhat Kentel'in "Milletin Bölünmez Bütünlüğü-Demokratikleşme Sürecinde Parçalayan Milliyetçilikler" adlı kitabı yeni çıkmıştı. Kitabı almak için bir öğlen sıcağında TESEV'in Karaköy'deki merkezine gitmiştim.
Güvenlik görevlisi eşliğinde üst kata, TESEV'in bulunduğu kata çıktığımda karşımda kocaman bir koridorun etrafına yayılmış büyükçe odalar ve her odanın içinde masanın üstündeki kitaplara gömülmüş onlarca kişi duruyordu. Müthiş bir kareydi. İstanbul'un o bunaltan nemli-öğlen vaktinde, o güzel insanların harıl harıl çalışması bütün yorgunluğumu unutturmuştu bana.
Güvenlik görevlisinden Demokratikleşme Programı kapsamında çıkan bütün kitapları almak istediğimi söylemiştim. O da beni ilgili kişiyle görüştüreceğini belirtti. Öğlen sıcağında, güneşi görmeyen serin odaların birisine girdiğimizde karşıdaki masanın başında önündeki kitap yığınını karıştıran Derya duruyordu.
Önce soluklandım, sonra kendimi tanıttım. Diyarbakır'da öğretmenlik yaptığımı, sosyolojide yüksek lisansıma devam ettiğimi, TESEV'in yayınlarını yakından takip ettiğimi, özellikle Demokratikleşme Programı kapsamında çıkan yayınları çok beğendiğimi anlatmıştım. Hemen soğuk bir şeyler ısmarlayıp konuşmaya dalmıştık. Derya da, Demokratikleşme Programı asistanı olduğunu ve ilerleyen süreçte Diyarbakır'da da göç ve Kürt sorunu ile ilgili çeşitli çalışmalar yapacaklarını ve o süreçte kendilerine yardımcı olup olmayacağımı sormuştu. Ben de büyük bir gururla, bu teklifi kabul etmiştim.
Şimdi elimde, hemen yanı başımda duran kitaplığımda o gün aldığım Ferhat Kentel'in kitabı duruyor. Karıştırıyorum… İçinde Derya'nın bana verdiği kartviziti duruyor hala.
Derya Demirler/Program Asistanı/Demokratikleşme Programı
En aktif, en üretken, ideallerine en yakın anda bu hayattan göçtü. Varoluşunun sıfır noktasına geri çekildi.
Çok umutsuz ve acıtan bir duygu sardı içimi. Böylesi koca yaşamların bir anda yok olması bir burkulma duygusundan çok daha fazlasını yaşatıyor bizlere.
Ömrümde sadece bir defa gördüğüm, ama aklımda hep çok iyi bir imge olarak kalan Derya'ya Diyarbakır surlarında yankılanan koca sevgi sözcükleri yolluyorum. Barışa, umuda, geleceğe dair…
Başımız sağolsun. (AÇ/TK)