Dün Erzincan’ın Tercan İlçesi'ne bağlı Sarıkaya Köyü'nün HöbekBaba Festivalindeydim. Beş yıldır düzenli olarak gerçekleşen festivale yoğun bir katılım vardı. Sarıkaya Köy Derneği'nin daveti üzerine katıldığım festivalde özellikle Avrupa’dan gelmiş birçok tanıdık yüz ve yakın dostumla karşılaştım. Kavurucu güneşin altında ve traktörler üzerinde 1000 rakımlı tepeye çıkan kadın ve çocukların sevgisi, ilgisi görülmeye değerdi.
Davet edilmemden dolayı bazı çevrelerin endişeli oldukları bilgisini almıştım. Bilhassa devlet erkânından bazı kişilerin bunu doğru bulmadıklarını; iyi bir seçim olmadığını dernek başkanına ilettiklerini öğrendim. Dernek başkanı arkadaşımızın bu bilgileri direkt olmasa da dolaylı olarak iletirken sıkıntılı olduğunu hissediyordum.
Arkadaşımıza her şeye rağmen orada olacağımı belirttim. Bir Alevi etkinliği olması nedeniyle devletin veya devlet güdümlü siyasi bazı partilerin buralarda sergiledikleri görüntünün gayrisamimi olduğu ve ayrıca dayatmacı politikalarla Alevi toplumunu gerçek kimliğinden uzaklaştırma amacı güttükleri biliniyor. Bu çevrelerin, hakikatin ve yolun gerçeğini, özünü hatırlatan bizlere karşı öteden beri tutumları da bu gerçeğe dayanıyor.
Korku, çelişki ve 'saygı duruşu’
Höbek Baba Festivali Alevilerin inanç merkezi olarak bildikleri köyün bin metre yukarısında bir tepede gerçekleşiyor. Festivalin “Aziz Atatürk ve silah arkadaşları için saygı duruşuyla” başlatılması, ardından İstiklal Marşı'nın çalınması alanda biriken herkesin gündemindeydi. Doğrusu ben de bunu yadırgadığımı açık bir şekilde izah ettim. Alevilerin tarihi katliam ve soykırımlarla ifadesini bulan bir tarihtir.
Dersim, Maraş, Çorum, Sivas, Gazi ve Gezi’de ölenler anısına saygı duruşunda bulunmaktansa hiç ilgisi yokken “Aziz Atatürk ve silah arkadaşları” diyerek halkı saygı duruşuna çağırmak büyük bir korkunun ve çelişkinin tezahürü. Umarım, bu tür etkinliklerde görev alan insanlar bu gerçeği anlar ve gereğini yaparlar; inanç merkezlerimizde gerçekleşen etkinlikleri bir devlet töreni mantığıyla ele almaktan vazgeçerler. Bu öze yabancılaşmanın ve giderek yoldan sapmanın belirtileridir; halkımız bundan böyle fırsat vermemelidir.
***
Festivalde birçok sanatçı arkadaşımız vardı. Benden önce Almanya’dan gelmiş sevgili Rençber, Tolga Sağ, Hasan Ali, Aynur Güneş sahnedeydi. Hasan Ali farklı olarak Rojava’dan ve diğer mücadele alanlarından söz etti, söylediği ezgilerle coşkulu anlar yaşattı. Sahne sırası bana geldiğinde saat 15.00'di.
Dersim ağıtlarından birini seslendirerek başladım ve ardından bir arada olmanın, her şeyden önce Dersimli olmanın ne anlama geldiğine ilişkin düşüncelerimi paylaştım. İktidarların öteden beri bizleri bölüp parçalamak için her şeyi yaptıklarını, halklarımızı etnik kimlik ve inançlar zemininde birbirine düşman göstermeye çalıştığını ve kısmen bunda başarılı olduğunu söyledim. Cumhurbaşkanlığı seçiminin 90 yıllık inkar zihniyetine sahip bu sistemin meşruluğunu tartışmalı hale getirdiğini ve halklarımızın kendi özgür iradelerini yansıtan tek adayla yani Selahattin Demirtaş’la bu yarışta yer almasının büyük bir kazanım olduğunu belirttim. Özellikle de Alevilerin Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş’ı desteklemelerinin anlamına; Erdoğan ve İhsanoğlu’nun aynı zihniyetin ürünü olduklarına değinmeye çalıştım.
***
Bir saatlik yolculuğun ardından festival yorgunluğunu Erzincan-Dersim yol ayrımı olan Muti Köprüsünde hemşerilerimize ait bir mekanda çay içerek giderdik. Ardından Kırkmeşe köylülerinin daveti geldi ve vurduk kendimizi dağlara çıktık, köy halkının yanına. Köyün hemen yakınında bir ormanlık alanda bizi sevgiyle kucakladılar. Oturup sohbete koyulduk. Beklenmeyen bir buluşmaydı ve taraflar oldukça memnundu. Türkiye ve Avrupa’dan gelen Kırkmeşe halkının merakı kuşkusuz Cumhurbaşkanlığı seçimleriydi. Birkaç kişi hariç köy halkının bütünü adaylarının Selahattin Demirtaş olduğunu söyledi.
Yeniden buluşacağımız sözünü verdikten sonra yemyeşil ormanların arasında ve eşsiz bir manzaranın seyrinde kurulmuş bu cennet parçası köyden ayrıldık. Kırkmeşe köyü hakikatten cennetten bir parça adeta ve mutlaka görmelisiniz.
Dersim Festivali
Bugün Dersim'de yorgunluk atma günümüz ve festival aslında burada günler önce başlamış durumda! Dersim'i ilk kez bir festival öncesi kalabalık gördüm. Munzur ve Pülümür vadisinde boş alan bulmak neredeyse imkansız gibi. Dersim yarın resmen başlayacak ve dört gün sürecek 14. Kültür ve Doğa Festivaline hazır. Yarın bir söyleşi ve panelin ardından akşam 19.30 da Seyit Rıza Meydanında sahne alacağız. (FT/HK)