Birleşik Krallık’ta organize edilen en prestijli belgesel film festivali Sheffield DocFest sona erdi. Ülkenin meşhur kentinde bu sene 30. kez düzenlenmiş olan etkinlik 14-19 Haziran tarihleri arasında belgeselseverleri ihya etti. Sinema sezonunun sonuna yaklaşıyor olmamıza rağmen festival yeni filmlerden müteşekkil geniş spektrumuyla sektördeki önemli pozisyonunu korudu, cesur programıyla bir kez daha meydan okumaktan geri durmayarak muhafazakârların riyakârlığını yüzlerine çarpmış oldu. Yumruk gibi belgesellerin de katkısıyla haklar talebinde yeni adımlar atmanın ferahlığı yaşandı.
Gericilerin, azade olmamalarına rağmen inkâr etmeye fazlasıyla meyil gösterdiği gerçekler resmigeçit halinde teşhir edilirken seslerini kısmaları gerektiği hatırlatılmış oldu. Birbirinden değerli filmler, muktedirlerin gazına gelmeden, ikiyüzlülükleri usul usul afişe edilerek dizginlenmesi gerektiğini bir kez daha hissettirdi.
Tutucu toplumların öngördüğü iki cinsiyet bazlı kokuşmuş zihniyetin, devletler tarafından çözülemeyen problemleri kamufle etmek üzere sömürülmesi ne de olsa geniş halk kesimlerini aldatmakta ve malumunuz, yasakların ve abartılı güvenlik önlemlerinin yanında fazlasıyla hastalıklı öfke nöbetlerine yol açmakta.
Onların oyunlarına ve provokasyonlarına kanmayarak, muhtelif rejimlerin kullanmaktan hiçbir zaman imtina etmediği sinsiliği, onlara karşı mücadele ederken sessiz ve derinden benimsenen silahlardan biri olarak değerlendirmek çok da acayip olmasa gerek.
Ama aynı zamanda The X-Factor galibi Dalton Harris’in, yalnız California’da hippi iyimserliği yaşanırken değil, günümüzde de tüm yerkürede hayal kurulabileceğini hissettiren haykırışından feyz almakta fayda var…
Transların şefkat yuvası
Bogota’nın birçok trans seks işçisine ev sahipliği yapan mahallesinde, Tabaco y Ron adlı küçük genelev Tüm çiçekler (Todas las flores/All the flowers) adlı belgeselin konusunu oluşturuyor. 2023 Kolombiya-Porto Riko ortak yapımı 75 dakikalık filmin yönetmeni Carmen Oquendo-Villar.
2001 yılından itibaren Santa Fe’nin 20 blokluk bir bölümü “hoşgörü alanı” ilan edilerek yasal seks faaliyetine tahsis edilmişti. Orada ikamet edenlerin çoğu trans cemaatinin bir parçası, buna rağmen dünyadaki trans cinayetlerinin büyük bir yüzdesi de oralarda işlenmekte. Gene de mahallede kendine sığınacak yer arayan birçok trans barınıyor, tıpkı aile işletmesi Tabaco y Ron genelevinde olduğu gibi.
Genciyle, yaşlısıyla seks işçileri sinemacı Carmen Oquendo-Villar’a açılıyor, bu sayede hikâyeleri büyüleyici ve duygusal bir hayat dokusuna işlenmiş oluyor. Belgesel, trans aktivist Diana Navarro’nun trans cemaatiyle çalışmalarına ve eski Belediye Başkanı Antanas Mockus’un radikal icraatına da eğilirken Tabaco y Ron’un bir sığınak ve bir yuva olarak translar için daimi önemine dikkat çekiyor.
Festivalin tanıtım sayfasında filmdeki bariz seks görüntülerine hazır olunması yönünde uyarı var.
Ameliyata hiç gerek yok!
Üç interseks kişinin hayatına odaklanan Her vücut (Every body) adlı filmde yönetmen Julie Cohen eşitlik çağrısında bulunurken bunun aciliyetini bize kalben hissettiriyor. 2023 ABD-Almanya ortak yapımı filmin süresi 91 dakika.
Amerika Birleşik Devletlerinde interseks kişiler çocuk yaşta, kendi rızaları olmadan gayet saldırgan ve “erken” tıbbi müdahalelere halen tabi tutulabiliyor. “Erkek” ve “kadın” şablonlarına uymayan özelliklerle doğmuş üç yetişkin bu tip cerrahi müdahalelerin yasaklanması çağrısında bulunuyor.
River, Alicia ve Sean genelde tavsiye edilen, cinsel özelliklerini gizli tutma pratiğinden uzaklaşarak interseks hayatlarını ve şahsi yolculuklarını cömertçe paylaşmak suretiyle durumlarından ne kadar memnun ve gururlu olduklarını ispat ediyorlar.
İnterseks hakları hareketinin dünya çapında mühim önderleri haline gelerek Beyaz Saray’a uzanan yolculuklarında kanunları değiştirebilmeyi umuyorlar. Yönetmen Cohen coşkulu olduğu kadar hürmet uyandıran filmiyle “olduğumuz gibi” yaşamanın gücünü bize hissettiriyor.
Filmi seyredecek olanlara yönelik uyarıda interseks fobisi hakkında bazi arşiv malzemesine hazırlıklı olmaları telkin ediliyor.
Jamaikalı panseksüel
Birleşik Krallık The X Factor yarışmasının son galibi Dalton Harris hakkındaki Dalton’ın hayali (Dalton’s dream) kahramanının cinsel seçimlerine yönelik saldırılarla memleketini temsil etmek arasında kalışına eğiliyor. 2023 Birleşik Krallık yapımı 91 dakikalık belgeselin yönetmenleri ünlü Kim Longinotto ile Frank Murray Brown.
2018 yılında Jamaika vatandaşı Dalton Harris Birleşik Krallık’ta The X-Factor yarışmasını kazanan, İngiliz olmayıp siyah olan ilk kişiydi.
Yönetmenlerin sebat edip dört yıl boyunca takip ettikleri kahramanlarının gayet çalkantılı hayatına eğiliyoruz. Travmalarla kuşatılmasına sebep olan yetiştirilme döneminden The X-Factor finaline giden yolda Dalton’ı tanırken kariyerini kurmanın zorluklarına da vâkıf oluyoruz. Dalton’ın hayali belgeseli Harris’in tüm zorluklara rağmen, başka pop şarkıcılarının aksine kimliğini kucaklayarak yükselişine tanıklık ediyor. Üstelik bunu hem kendi memleketinde hem de misafir olduğu diyarda baskın olan önyargılara rağmen başarıyor; sonunda arzularına ve emellerine uygun bir hayat kuruyor.
Filmi seyredeceklerin intihar, bağımlılık ve homofobik ifadelere hazırlıklı olması yönünde uyarıldığını belirtmekte yarar var.
Gericiler arızalı
Cinsiyetini erkek ya da kadın olarak tanımlamayan, diğer bir ifadeyle bize cinsiyet kuiri olarak tanıtılan sinemacı Jordan Bryon yıllardan beri Afganistan’a odaklanmıştı. Fakat Taliban’la görüşme imkânı tanınması kendisini ahlaki bir kavşakta hissetmesine yol açtı.
Geçiş (Transition) adlı 2023 ABD yapımı 90 dakikalık belgeselin yönetmenleri hanesinde Jordan Byron ile birlikte Monica Villamizar’ın adını görüyoruz.
Jordan beş seneden beri Afganistan’daki girift vaziyeti kamerasına sığdırmak peşindeydi. Daima can alıcı noktalara parmak basmayı başarıyordu; ta ki Taliban ülkeyi tekrar ele geçirene kadar.
Geçiş adlı belgeselde Avustralyalı sinemacı Jordan’ın coğrafyada trans sıfatıyla var oluşunu takip ediyor, yanında Afganistanlı sinemacı Teddy ve İranlı foto-muhabir Kiana ile yaşadıkları maceralara şahit oluyoruz.
Derken Taliban’ın kalesi sayılan bir mıntıkada Jordan ve Teddy’ye ülkenin yönetimine el koyanlarla görüşme imkânı tanınır. Jordan bir vicdan muhasebesine girer. Hem kimliğini gizlemek durumunda kalacaktır, hem de halkın büyük bir kesimini baskı altında tutanlarla samimi ve ahlaklı bir münasebet kurmakta zorlanacaktır. “Olduğu gibi” görünmeye çalışırken aynı zamanda hayatına yönelik tehditleri bertaraf etmek durumunda olan birinin gayet endişe verici ve çetin mücadelesiyle karşı karşıyayız.
Filmi seyredecek olanlar için herhangi bir uyarı yok.
Bana şişman de!
Şişman arkadaşın (Your fat friend) adlı belgesel, yazar, blogcu ve aktivist Aubrey Gordon’a odaklanıyor. Kimliğini olduğu gibi kucaklamış ve basmakalıp inanışlara meydan okumuş bir şahsiyet hakkında gayet coşkulu ve eğlenceli bir filmle hayli hoş vakit geçiriyoruz.
2023 ABD-Birleşik Krallık ortak yapımı 90 dakikalık filmin yönetmeni Jeanie Finlay.
Her şey bir arkadaşa yazılmış bir mektubun internette yayınlanmasıyla başlar: Şişman insanlarla zayıf insanların bedenleriyle münasebetlerinde fark var mıdır, yok mudur diye tartışılırken Aubrey’nin hayatı değişir. Başta sanal ortam kimliğini saklı tutar, fakat bu, gittikçe güçlenmesine ve insanları etkisi altına almasına mani olmaz. Hayatın birçok yönüyle alakalı bilge ve samimi açıklamaları, onu takip edenlerin yararlandığı bir mecra haline getirir. Vucüdunun şekliyle alakalı veya çalışkan bir LGBTQIA+ aktivisti olarak paylaştığı bilgiler değerlidir, fakat ona karşı çıkanlar, eleştirenler hatta taciz edenler de yok değildir.
Jean Finley’in altı yıllık bir süre içinde çekilmiş filmi bizi Aubrey’nin yükselişine dahil ediyor. Beden olumlama hareketinden doğan sanayinin kâr amaçlı tavrını yüksek sesle eleştirmeyi bildiği gibi Aubrey birçok insana umut aşılamayı da başarıyor.
Bu filmi seyretmeye niyetli olanlar da uyarılmıyor, fakat bu arada Şişman arkadaşın’ın Sheffiled seyircisi tarafından çok sevildiğini ve Seyirci Ödülüne layık görüldüğünü belirtmekte fayda var. (RL/AS)