Zeliha, Serpil, Sevim, Bedia Hatay Defne’de yaşayan kadınlar. 6 Şubat depremlerinde yakınlarını kaybeden kadınlar, depremin birinci yılının kendileri için anlamını anlatıyor.
Depremden sonra yeni bir yük omuzlarına yüklenen kadınlar deprem bölgesin de ne yapıyor?
Deprem üzerinden tam bir yıl geçti görevli olarak bölgeye gittiğimde gördüğüm manzarayı sizlerle paylaşmak isterim. Her yerden sanki ses geliyor ‘Sesimi duyan var mı? “.
6 Şubat’ın birinci yılını nasıl geçirmişler?
Zeliha, Serpil, Sevim, Bedia anlatıyor.
Zeliha şöyle diyor:
“Harbiye Mahallesini size özel olarak göstermek istedim. Eşimin ailesinin kökleri bu cadde üzerinde ki evlerde neredeyse her gün birlikte yaşıyordu. Biz bir mahalleyi sanki ailecek oluşturuyorduk. Yan yana evleri görmeniz için buraya getirdim sizi sade toprak yığınları ve toz esiyor buralardan artık. Onlarca yakınıp toprak altındaydı artık. Bir yakınımdan olumlu ses geldi. Ama geçen ambulanslar, resmi araçlar bizi almadı.
“Ne yazık ki hastaneye binek araçla gittik. Yakınımın bacakları kesildi, olsun yaşıyor ya dedik ama ne yazık ki bu yaşam uzun sürmedi. Araç dezenfekte olmadığı için kısa bir süre sonra gencecik bir yakınımı daha kaybetmiştik. İyileşip bir nebze dertlerimize deva olacak derken bir derin yara daha açılmıştı yüreklerimiz de. Şimdi birinci yılda Ankara’dan dayanışma için geldim. Her ay mutlaka geliyorum.”
“Sesimiz halen duyulmuyor"
Serpil şöyle sesleniyor:
“Beni çok sizlerle dayanışma bizi güçlendirdi. Çaresizlik ve terk edilmişlik bizleri deprem kadar yıktı ama sizlerin gitmeniz gelmeniz yaşam bağımızı güçlendiriyor. Ben Samandağ’ın da yaşıyorum sesimiz hala duyulmuyor.”
“Sizler olmasanız tek başımızaydık”
Sevim şöyle diyor:
“Buraları bırakıp Ankara’ya gelmiştik ama sonuçta evimiz, barkımız, geçmişimizle de uzaklaşmıştık. Büyüklerimiz hiç ayrılmamıştı bu topraklardan bizde döndük. Kendimiz tekrar yapacağız her şeyimizi ömrümüz ne kadarına yeter bilmiyoruz. Çocuklar da yok artık yanımızda iş için dağıldılar dünyanın dört köşesine. Bunca acıdan sonra birde hasret yaşıyoruz şimdi. Bu deprem bize ama ne kadar kimsesiz olduğumuzu hatırlattı bir kez daha. Sizler olmasanız tek başımızaydık biliyoruz.”
“Onlar burada değil artık”
Bedia şöyle diyor:
“Sürekli olarak sabaha kadar bekliyorum yine deprem olacak diye, şurada koltuğun üzerinde bu sefer üstümü giyinmiştim. Ses geldi sanki lambadan tekrar baktım sallanmıyordu. Sabahı ettim yine üzerimdekilerle gün doğduğun da sızıp kalmışım. Uyandığımda ter içindeydim. Gözüm çocuklarımı torunları aradı. Ama hiç biri yoktu. Camı açtım hava içeri girince hatırladım onlar buralarda değil artık.”
Kent Yalnızlıkla baş başa
Defne artık eski Defne değil yıkık dökük evler, yığınlar halinde moloz, toz, ışıksız evler, susuzluk, çamur, üstüne üstlük işsizlik böyle ayakta durmaya çalışıyor.
Cumhurbaşkanını gelecek diye çadırlar kaldırılmış. Canlara yer gösterilmemiş, sokaktalar. Bir araya geldiğimiz 150’ye yakın kadın konuşurken dalıp gidiyor boşluğa.
Anladığım o ki Defne'den ayrılırken bir sene sonra da çok farklı olmayacak buralar.
(ED/EMK)