6 Şubat 2023 sabahı bütün ülke olarak Maraş Depremi olarak adlandırılan 10 ili etkisi altında bırakan bir felakete uyandık.
İlk seferde 7,8 ikinci seferde de 7,5 şiddetinde depremler oldu. Felaketin boyutlarını algılamakta hepimiz zorlandık. Yaşanan acı tarif edilemez şiddette arttıkça arttı.
50 binden fazla canımızı depremde kaybettik. 100 binden fazla insan yaralandı. 5 milyon insan göç etti.
Bölgede kalanlar hala aynı acıyı yaşamaya devam ediyor. Ülkenin doğusunda yer yarıldı, bütün ülke içine girdik, üzerinden bir yıl geçti, her gün başka bir utançla yeniden yaşıyoruz.
Depremin birinci yılında, başka konuya daha dikkat çekmek istiyorum. Afetler, yaşanan bölgede yıkıma sebep olurken, afete maruz kalmayan toplumlarda da başka sorunlara yol açıyor.
Araştırma
Elbette öncelik açısından karşılaştırma söz konusu olamaz ve fakat afet sonrası toplumsal iyileştirme çalışmalarında göz önünde bulundurulması gereken önemli bir husus, afete maruz kalmayan bölgedeki insanların travma tepkileri.
Biz bu durumu toplumsal dayanışmaya dönüştürerek belki pozitif yönde değerlendirebiliriz fakat şunu bilmek gerekir ki insan olmanın koşulu olarak gördüğümüz bu duyarlılık altında bir çok ruhsal hastalığa gebe travma tepkisidir.
Samsun’un Veziköprü ilçesinde 6 şubat depremleri sonrası Devlet Hastanesi Psikiyatri polikliniğine başvuran hastalarda gözlemlenen anksiyete artışı ve salt depreme bağlı tetiklenen kaygı bozukluklarının gözlenmesi üzerinde Psikiyatri Uzmanı Uz.Dr.Can Uğurpala konuyu biraz daha yakından takip etmeye başladı.
Doğrudan depremi yaşamamış ve bölgede yakını olmayan kişilerde de benzer yakınmalara dair belirtileri tespit etmesi üzerine bölgesel bir araştırma yapmaya karar verdik.
Psikiyatri Uzmanı ile birlikte bu bölgede yaşayan toplumun Travma Sonrası Stres Bozukluğu durumunu ortaya koymak üzere çalışma başlattık. Tamamlanan çalışmamızın sözel bildirisini, Depremler ve Ruh Sağlığı konulu 52. Ulusal Psikiyatri Kongresinde sunduk.
Çalışmamıza katılan 858 kişinin 194’ünde (%22,6 lık bir oranla) Akut Stres Tepkisi (AST) belirtileri saptandı. İkinci aşamaya katılmayı kabul eden 227 kişinin 55’inde (%24,2 – tüm örnekleme oranla %6,4 ) Travma sonrası Stres Bozukluğu belirtileri saptandı.
Elde ettiğimiz verilerin soyal medya kullanımı, TV izleme oranı, yerleşim yeri(köy ya da merkez), düzenli çalışma durumu, gelir düzeyi ile yakından ilişkisi de tespit edildi. İstatistik veri olarak karşımıza çıkan bu oranların, kadınların hassasiyet düzeyini ortaya koyan ikincil bir faydasını daha tespit etme olanağı bulduk.
Kadınlar duyarlı
Çalışmaya katılan 858 kişinin 454’ü (%52,9) kadın. Akut Stres Tepkisi değeri yüksek ölçülen 194 kişinin 134’ü (%69 ) kadın.
İkinci aşamaya katılmayı kabul eden kesimde Travma Sonrası Stres Bozukluğu belirtileri tespit edilen 55 kişinin 42’si (%76,3) kadın.
Küçük bir bölgede yapılan bu çalışma ülkenin geneli açısından kesin kanıya varılmasını sağlamayabilir ama kadın erkek arasındaki duyarlılığa dair son derece insani bir kesinlikte kanıt kabul edilebilecek değerde.
Dünyanın neresinde olursa olsun kadınlar her zaman başkasının acısına daha duyarlıdır. En kadim örnek “süt anne” geleneğidir.
Kollektif bir kadın dayanışmasıdır süt annelik. Her hangi bir sebeple bir bebek anne sütü alamıyorsa, yakınında yeni doğum yapmış başka bir kadın o bebeği emzirir, anne sütünden mahrum bırakmaz. Anne sütü, en kıymetli beslenme şeklidir ve fakat bebek için beslenmeden çok daha fazlasıdır. Bebek ilk bağlanma duygusunu annesiyle tecrübe eder.
Hayatı boyunca dünyayla olan ilişkisi bu bağlanma yoluyla inşa edilir. Yetim kalmış bir bebek, süt annenin kucağında bu duyguyu geliştirir. Görüldüğü gibi kadın dayanışması hayatın başından sonuna yaşama değer katıyor.
Halkları var eden, kadınların toplumsal bir bilince dönüşmüş bu kutsal duyarlılıklarıdır. Ancak yalnızlaştırılarak, dışlanarak, aşağılanarak hassasiyetlerinden yara alan kadınlar ruh sağlığı hastalıklarına daha açık bir hale geliyorlar.
Üzerinde durmak, dikkatle düşünmek gereken önemli bir meseledir istismar edilen kadın duyarlılığı.
(DB/EMK)