Nasıl sevinmeyelim, bugünlerde hakim ve savcılarımızın donanımları, özellikle düşünce özgüürlüğü ile ilgili meselelere AİHM kararlarını gözardı ederek verdikleri veya yargı bağımsızlığı konuşulmuyor mu?
Savcımız, Lingens-Avusturya ve Castells-İspanya davalarında alınan kararlarına duruşmada, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) ifade özgürlüğünü koruyan 10. maddesinin “siyasetçilere ve siyasi kurumlara (bu örnekte; ünlü kişiler) yönelik kuvvetli, hatta saldırgan eleştirileri de güvence altına aldığını” anlatmak için göndermede bulunmuş.
Talebinden anlaşılıyor ki Kaner, Deniz Akkaya’dan, “ünlü bir kişi olarak ağır eleştirilere daha hoşgörülü” olmasını tavsiye etmiş.
Beni mutlu eden diğer neden mi? Biliyorsunuz, AİHM kararlarına, bunların ne anlama geldiklerine ulusal medyamızda pek tanık olamıyoruz. Bu haberdeyse görüyoruz ki, Hürriyet gazetesinde Lingens-Avusturya ve Castells-İspanya kararlarına değinilmiş ve kapsamları anlatılmış…
Bu nereden bakarsanız bakın, büyük bir ilerlemedir. Bunun Hürriyet’te yer almasının da diğer gazetelere örnek oluşturacağı muhakkak! Avrupa'da 20 yıldır yararlanılan bu kararların hizmetimize sokulması, ne hoş bir şey...
Ama o da ne!? AİHM bölümlerine dikkat kesilince haberin başını atlamışım!
Davanın konusunu merak ediyor musunuz?
Deniz Akkaya'nın "Bir işadamı bir haftalık aşk karşılığında 300 bin dolar teklif etti" sözleriyle ilgili İTO eski Başkanı Yıldırım, "O kız değerini artırmak için yanlış taktik uyguluyor. İşadamı piyasa fiyatını iyi bilir, kimseye değerinden fazla vermez" diye yorumluyor.
Akkaya da şikayet edince, Yıldırım hakkında 2 yıl 8 aya kadar hapsi istemiyle dava açılıyor. Sarıyer 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde önceki gün (27 Kasım) görülen duruşmada da Savcı Kaner, ülkenin ekonomik krizde olduğu bir ortamda bir işadamının Akkaya'ya yaptığı teklif hakkındaki değerlendirmesinin nezaket ile bağdaştırılamayan, ağır ve agresif nitelikte olduğunu belirtti.
Ancak Savcı, “sanığın iş dünyası ve ekonomik krizle bağlantılı bu açıklamasının, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi uyarınca düşünce açıklaması olarak sayılacağını” buyurmuş…Ve Yıldırım'ın beraatini talep etmiş..
Eray Erollu imzalı haberin gazetedeki başlığı “Akkaya’ya söylenen düşünce özgürlüğü”; İnternet ortamındaki başlığıysa, “Akkaya’ya söylenen ‘düşünce özgürlüğü’”…
Onca ifade özgürlüğü davasını izliyoruz. Memleketimizin uymaya söz verdiği “düşünce özgürlüğü” standartlarının kolay kolay öne çıkarıldığına tanık olamıyorduk.
Yargının iş yükü, maddi koşulları vs.. Kolay değil gerçekten!Avrupa’daki yargı kararları meğersem, medyanın yaygın düşünce özgürlüğü davaları için değil, Akkaya’ya “O kız değerini artırmak için yanlış taktik uyguluyor” diyen İTO başkanına kısmetmiş!
Demek ki, düşünce özgürlüğü standartları bizde kadına hakareti ifade özgürlüğü saymaya kadar geldi.
Ne ayıp, ne yazık! (EÖ/NM)