Fotoğraflar: Tamar Nalcı
Ez ne têm kuştin, ne têm berdan. (Ne ölüm var bana artık ne ayrılık)*
Dengbêj Gazin*, yani Gazin Abla ile Anadolu Kültür'ün yolları 2012'de, Ermenistan'dan gelen bir grubun konseri sırasında Van'da kesişmişti.
Aslında, o bizi bulmuştu çünkü Ermenistan'a gitmek ve Muşlu Ermeni Gülizar'ın* hikayesini anlattığı kilamını orada okuyabilmek istiyordu.
Hayali, kendi tabiriyle Gulo'nun hikâyesini (Gulo'ya Bafille) kendi dilinde anlatmak ve Kürtçe yayınlarını dinleyerek büyüdüğü, örnek aldığı diğer kadın dengbêjleri tanımasına vesile olan Erivan Radyosu'nda o parçayı kaydetmekti.
2014 yılında, Gazin Abla'nın bu dilekleri gerçek olacak, Ermenistanlı Aşuğ (Âşık) Leyli ile bir araya gelerek önce Erivan'da, ardından Van ve İstanbul'da konserler verecekti.
Nihayetinde, iki kadının anlattıkları hikâyeler Kalan Müzik'ten çıkan "Van'dan Yerevan'a" albümüyle ölümsüzleşecekti.
Van'dan Yerevan'a uzanan yol
Dengbêj Gazin ve Aşuğ Leyli
Ermenistan-Türkiye Normalleşme Süreci Destek Programı kapsamında bir araya gelen iki sanatçı ve yetiştirdikleri öğrenciler, ilk konserleri için çalışmalara Erivan'da başladılar.
Sürece dair en büyük endişe, repertuvarın nasıl oluşacağıydı. Hangi şarkılarda, ne şekilde ortaklaşılacaktı?
İlk prova günü bu endişe tamamen ortadan kalkmıştı.
Dengbêj Gazin ve Aşuğ Leyli, yan yana geldikleri andan itibaren birbirlerinin dizelerini, aynı melodi içinde tamamlamaya başlamışlardı.
Dengbêj Gazin'in okumaya başladığı Kürtçe kilamdan etkilenen Aşuğ Leyli, o an kaleme aldığı Ermenice sözlerle hikâyeye ortak oluyor, iki kadın ortak bildikleri tek dil olan müzik aracılığıyla iletişim kuruyorlardı.
Provalar dışında, dengbêjlik ve âşıklık geleneklerinin ve bu iki kültürün izlerini araştırmak amacıyla civar bölgelere inceleme gezileri yapıyorduk. O gezilerde gördüklerinden, yaşananlardan etkilenen Dengbêj Gazin ve Aşuğ Leyli hislerini en iyi bildikleri şeyle; müzikle anlatmayı tercih etmiş, bu sayede yeni eserler ortaya koymuşlardı.
İlk konserlerini 2014'te Erivan Oda Müziği Ulusal Merkezi'nde veren ekip, ikinci konser için Eylül 2014'te Van'da bir araya gelmişti.
Ağtamar'daki Surp Haç Ermeni Kilisesi'ndeki ayinin ardından konser verdikten sonra, İstanbul İTÜ Maçka Mustafa Kemal Amfisi'nde son konserlerini vermişlerdi.
En büyük hazinesi hafızasıydı
Dengbêj Gazin, Erivan Radyosu'nda kayıt yaparken...
Bizler, Anadolu Kültür olarak, Dengbêj Gazin'in yalnızca yürekten okuduğu kilamlarına değil, Van'da bir kadın dengbêj olarak var olmak için gösterdiği çabaya da tanık olduk.
Asıl adı Raziye Kızıl olan Dengbêj Gazin, bu ismi alarak kendisine farklı bir yol çizmek için hayatı boyunca mücadele etmişti.
Mücadelesinin en önemli parçası ise hafızasıydı... Okuma yazma bilmiyor olsa da, küçüklüğünden beri dinlediği tüm kilamları ve stranları, anlatılan her türlü hikâyeyi hafızasına kaydetmişti.
Van'da kurduğu Kadın Dengbêjler Derneği'nde küçük kız çocuklarını eğitiyor, bu somut olmayan kültürel mirası nesillere aktarmak için çalışıyordu.
Hafızası, en büyük hazinesiydi ve bu hazineyi başkalarıyla paylaşabileceği alanları da yine kendisi yaratıyordu.
Kürtçe müzik sektörüne giren ilk kadın dengbêj
Erivan'daki "Van'dan Yerevan'a" konserinden.
İnatçıydı Gazin Abla... Bir kadın olarak karşılaştığı her türlü baskıya rağmen, anlattığı hikâyeleri insanların duyabilmesi için elinden gelen her şeyi yapmış, hep sınırlarını zorlamıştı.
Bu sayede, Unkapanı'nda yaptığı kayıtlarla Türkiye'nin Kürtçe müzik sektörüne giren ilk kadın dengbêj olmuştu.*
Bizler Gazin Abla'nın güçlü sesi kadar bu güçlü duruşuna da bizzat şahit olduk.
İyi ki onu tanıdık. İyi ki hikâyelerini paylaştığı o şanslı insanlardan olduk biz de. Onun sesinde can bulan kilamlarına, yetiştirdiği öğrenciler can vermeye devam edecekler, buna şüphe yok.
Huzurlar içinde uyu. Sesin sonsuz olsun Dengbêj Gazin...
- Kalan Müzik'ten çıkan, Dengbêj Gazin ve Aşuğ Leyli'nin "Van'dan Yerevan'a" albümünü buradan dinleyebilirsiniz.
- Nar Photos ekibinin, proje sürecinde bize eşlik ederek, Dengbêj Gazin ve Aşuğ Leyli hakkında hazırladıkları "Seslerin İzinde" adlı kısa belgeseli buradan izleyebilirsiniz.
* Dengbêj Gazin'i, geçirdiği beyin kanaması sonucunda 21 Ağustos 2018 günü aniden kaybettik.
* "Ne ölüm var bana artık, ne ayrılık." Dengbêj Gazin'in "Xinis" adlı kilamından.
* "Gülizar, Muş yöresinde yaşayan saygın bir Ermeni ailenin kızıydı. Ermeni ve Kürt ahaliye zulmeden Musa Bey adlı bir yerel zorba, ailesinin yaşadığı konağa baskın düzenleyip onu kaçırdığında sadece 14 yaşındaydı. Gülizar direndi. Ne bedenini kendisine göz koyanlara teslim etti, ne de Hıristiyan inancını inkâr etti. Gülizar'ın annesi, kızını kurtarabilmek için çalmadık kapı bırakmadı. Bu direnç, yerel yöneticileri, sonunda Gülizar'ı mahkemeye çıkarmaya mecbur bıraktı.Böylece, yıllar sürecek ve nihayetinde Sultan Abdülhamit'in emriyle İstanbul'a taşınacak, yabancı gözlemciler tarafından ilgiyle izlenerek Avrupa basınına da yansıtılacak bir hukuk mücadelesi başlamış oldu." (Ayrıntılı bilgi için bkz. Kévonian Arménouhie, Gülizar'ın Kara Düğünü, Aras Yayıncılık, 2015.)
* Schäfers Marlene, "Dengbêj Gazin", Van'dan Yerevan'a albüm kitapçığı içerisinde, Kalan Müzik, s. 11.
(TN/PT)