Adrienne Rich, 1976'da Of Woman Born: Motherhood as Experience and Institution (Kadından Doğan: Deneyim ve Kurum Olarak Annelik) adlı kitabını yazdığında, annelik konusunda feministler arasında önemli bir tartışma başlattı ve anneliğin bir anlamda "kurum" olduğu tezini ortaya attı.
Annelik, kadınların bağımlı hale getirilmesinde sistemin önemli bir parçasını oluşturuyordu. Onun feminist kuramda klasik denebilecek görüşlerini, Hester Eisentstein'ın kitabından özetledik.
Biyolojinin gaddarlığı, anneler ve babalar
İkinci dalga kadın hareketinin ilk yıllarında, feministler, II. Dünya Savaşı sonrasında propagandası çokça yapılan kadınlığın eş ve anne rollerinden ibaret olduğu hükmüne tepki gösterdiler.
Bu kadınlar, radikal feminist Schulamith Firestone ile birlikte kadınların ezilmesinin temelinde biyolojik anneliğin yattığını iddia ettiler.
Firestone, kadınları özgürleştiren nihai devrimin, "kadınları biyolojinin gaddarlığından kurtaracak her türlü aracın sağlanabileceği", kadınların kontrolünde bir teknoloji ile gerçekleştirileceğini söylüyordu.
O dönemde, politik olarak anne olmama seçimi, feminist analizin başlıaca konularından biriydi. Feministler arasında zoraki anneliğe yönelik bundan başka tepkiler de vardı tabii.
Pek çok feminist, edilgen "dişil" rollerde toplumsallaşmalarını sağlayan ajanlar olarak gördükleri kendi annelerine çok kızgındılar. Babaların süreç içindeki rolleri görünür olmadığı için, babalar henüz bu kızgınlıktan paylarını almıyordu.
Annelik, deneyim ve kurum
Öyleyse, feminist analizin annelik konusundaki içeriği ne olacaktı? Adrienne Rich, annelik kavramını "deneyim" ve "kurum" olarak ikiye ayırarak bu analizi yapmaya girişti.
Buradaki ayırım noktası ona, erkek egemenliğinin esaretinden arındırıldığında kadınların nasıl bir annelik deneyimi yaşayabileceğini ve bundan ayrı olarak, patriarka altında anne olan kadınlara ne yapıldığını tartışma fırsatı sağlıyordu.
Rich, kitabında, bu kavramları şöyle açıklıyor:
"Anneliğin iç içe geçmiş iki anlamını ayrıştırmaya çalışıyorum: Herhangi bir kadının üreme ve çocuk konularındaki gücü ile kurduğu potansiyel ilişki ve bu potansiyelin ve dolayısıyla bütün kadınların erkek egemenliğinde kalmalarını ısağlayan annelik kurumu."
"Deneyim" ve "kurum" ayrımı Rich'in kuramsal duruşunu anlamada çok önemli. Annelik sorunu konusunda da Schulamith Firestone'dan önemli bir biçimde ayrılıyor.
Bir yandan Firestone'un analizinin önemini teslim ederken, diğer yandan onu, doğum yapmanın patriarkaya dayalı, erkek egemen kavramlarını kabul edip yeniden ürettiği için suçluyor.
Onu, "teknolojiyi sorgusuz sualsiz savunduğu", özellikle de doğum yapmayı çevreleyen gerçekler değiştiğinde, ortaya çıkabilecek değişimleri hayal etmede yetersiz kaldığı için eleştiriyor.
Rich'e göre, Firestone, "bir sistem olarak annelik ile cinsel duyarlılık, acı ve dişil yabancılaşma arasındaki ilişkiyi" araştırmamıştı. Patriarka altında annelik deneyimini derinlikli bir biçimde araştırmadan, kadıların bu günü aşıp geleceğe yönelmeleri mümkün değildi.
Annelik, bir alternatif
Patriarka altında pek çok kadın için annelik acı çekme ve mahrumiyet içerir. Gerçekten de bir sistem olarak annelik, Rich'in deneyimi ile erkek egemenliğindeki pek çok farklı toplumsal ve politik sistemin temel taşıdır.
Fakat bu koşullarda dahi, annelik deneyimi bir alternatif sunabilir. İçinde büyük bir yaratıcılık ve sevgi potansiyeli barındırmaktadır çünkü.
Öyleyse, kadınların esaretinin temelinde yeniden üretme yetenekleri değil, anneliği, erkeklerni kadınlar üzerindeki politika ve ekonomik egemenliğine bağımlı kılma biçimi yatmaktadır.
Rich, bu sistem ortadan kaldırılırsa, anneliğin kendisinin de dönüşeceğine ve bunun kadınlar için dönüştürücü bir deneyim olduğuna inanıyor. O halde, "annelik kurumunu yok etmek", anneliği ortadan kaldırmak demek değildir.
Bu, hayatı yaratma ve besleme işini serbest bırakmak ve onları, karar verme, mücadele etme ve hayal etme gibi diğer zor ama özgürce seçilen işlerle aynı alemde düşünmek demektir."
Anneliğe ait gerçeklikler, yakıştırılan şeylerle gizlenir
Anneliği bir kurum haline getiren tanımlar ve kısıtlamalar nedir öyleyse?
"Bir kurum düşündüğümüzde", diyor Rich, "Aklımıza ilk olarak bir bina gelir: Vatikan, Pentagon, Hazine, Massachussetes Teknoloji Enstitüsü (MIT), Kremlin vb."
Anneliğin ne böyle bir "sembolik mimari"si ne de otoritenin, gücün, potansiyel ya da gerçek şiddetin görünürde cisimlendiği birhali var.
Hatta gündelik hayatta anneliğe ait gerçeklikler ona yakıştırılan şeylerle bir güzel gizlenir: Meryem Ana'nın güzelim resimleri, insanların kendi annelerine dair hatırladıkları sevecenlikler, başka başka evlerde çocuklarına bakan diğer anneler...
Yani anneliğin bütün bu duygusal çağrışımları, ya idealize edilmiş bir duruma, kadınların kültürel bir ikon olmasına ya da çocuk ve ebeveyn olarak özel deneyimlere ve diğer ailelere atfedilen hayali deneyimlere yol açtı.
Annelik kamusal ve politik alanda, yasal ve ekonomik kontrollere ve korkunç kültürel müeyyidelere maruz kalan bir hayat olarak kavramsallaştırıldı.
İktidar ve kadınların kontrolü
Ve annelikle birlikte, kanun, kültür, tıp, entellektüellerin ve psikanalistlerin profesyonel deneyimleri yardımıyla oluşturulan bu iktidar yapısı, etkin bir biçimde kadınları kontrol etmede kullanıldı. Bir kurum olarak anneliği tasvir eden bir abidenin yokluğunda, Rich, bu gerçekliği gönürü kılmak için bu kurumu şöyle tarif ediyor:
"Tecavüz ve sonrası; ekonomik bağımlılık ve erkeklerin 'kendi' çocuklarının garantisi olarak evlilik; doğurmama hakkının kadınların elinden alınması; nikâhsız doğan çocukların 'gayrimeşruluğu' kürtaj ve doğum kontrolünü düzenleyen yasalar; tehlikeli doğum kontrol yöntemlerinin fütursuzca pazarlanması; kadınların evde yaptıkları işlerin 'üretim'den sayılmaması; kadınları aşk ve suçluluk duyguları ile zincirleme; kadınlar için sosyal güvencelerin yokluğu, dünyanın hemen her yerinde çocuk yuvalarının yetersizliği, kadınların aynı işi yapan erkeklerden daha az ücret alması ve erkeklere bağımlı hale gelmeye zorlanmaları, 'tam zamanlı annelik' adı altında kadınların münzevi bir ev içi yaşamına hapsedilmesi; erkeklere çocukları konusunda asgari sorumluluk sağlayan haklar ve ayrıcalıklar; kadınların psikanalitik olarak suçlu duruma düşürülmemesi; çocuk bakımı açısından kadınların yetersiz ve cahil oldukları da ön kabulü."
Rich'in bu listesindeki öğeler, "bu gözle görünmeyen kurumun birleştirici bağları", fiziksel ya da maddi, hukuki, ekonomik ve psikososyla olanı harmanlar. Psikososyal alan, hem uzmanların annelere yönelik tavrını hem de annelerin kendi durumlarını içselleştirmelerine yarar.
Kısaca bu yapı, bir güç ağıdır; yasal ve yasaların dışında kalan ya da yasa kapsamında olmayan baskı yöntemleri aracılığıyla rızanın toplumsallaşma yoluyla yaratılmasıdır.
Ne var ki, bu ağ içinde bile kadınlar tamamen güçsüz değiller. Rich, kadınların üzerindeki sınırlamaların kötülüğüne rağmen nasıl olup da annelik deneyimini yaşayabildiklerini ve bu gayri insani durumda nasıl olup da hala insan kalabilmeyi başardıklarına şaşırıyor.
"Şaşırtıcı olan, yapının yıkıcılığına rağmen, çocuklarımız için, kendimizi kurtarmayı başarmamız: Şefkat, tutku, içgüdülerimize güven sahibi olduğumu bilmediğimiz bir cesaretin anımsanması."
Annelik deneyimi ne tamamen kurum tarafından oluşturuldu ne de onun tarafından kontrol edilebildi. Kadınlar, erkreklerin gücüne karşı direnecek yeteneği taşıdılar ve onu geliştirdiler. (HE/BB)
(*) Hester Eisenstein, Contemporary Feminist Thought (Çağdaş Feminist Düşünce), Pazartesi, Mayıs 2000, Sayı 62, Çeviren: Yelda Yücel.