Türkiye'de hangi siyasi partiye sorulsa daha fazla demokrasi taraftarı olduğunu söyleyecektir. Gerçi bunun aksini söylemenin günümüz dünyasında hoş kaçmayacağını gören parti liderlerinin aksine, bir ip cambazı becerikliliğine sahip olmayan sıradan parti neferleri kimi zaman demokrasinin en gerekli meziyet olmadığına dair demeçler verebiliyor ama bu iş kazalarının arkasını toparlamak çok zor olmuyor.
Esas sorun, ne yapıp da demokrasinin önünün açılacağı konuşulmaya başlayınca ortaya çıkıyor. Bugün sözle eylemin arası hiç olmadığı kadar açılmış durumda. George Orwell'in isabetli biçimde öngördüğü üzere "yeni söz" kamusal tartışmalara hakim. Halkla ilişkiler biliminin ve kitle iletişim araçlarının geldiği üst düzey sözün eylemin üzerini örtmesini kolaylaştırdı.
Mesela, söze bakarsak hükümet yedi yıldır Türkiye'yi demokratikleştiriyor; ifade özgürlüğünün kapsamını genişletiyor, herkesi dinliyor, çalıştaylar düzenliyor... Doğal olarak, sözü sıra pratiğe geçirmeye, demokratik ilişkileri güçlendirmeye gelince de bir takım yerleri kapatmak gerekiyor. Gerçi en son DTP kapatıldı ve partiye oy veren 2,5 milyon insanın siyasi temsilinin önü kesildi ama demokratikleşme çabaları bununla sınırlı değil. Bir bakalım:
DTP kapalı: Malum, başbakan 2005'te "Kürt" dedi, 2009'da hükümet açılmaya karar verdi, ortada bir sorun olduğunu kabul etti. Sorunu ilk elden yaşayan çok sayıda insanın buluştuğu, tartıştığı, söz oluşturduğu ve eyleme geçirdiği partiyi kapatmak çözüm yönünde önemli bir olanak sunabilir. Seçim barajıyla bu insanlara Meclisi kapatmak etkili olmadığına göre, yargıçların eline verilen yetkiyi kullanmasını izlemek kesin çözüm getirecektir.
İnternet kapalı: Pekala yurttaşların bilgiye erişimi ve kendi dertlerini ifade etmesi için kullanılabilecek ağın çeşitli köşeleri erişime kapalı. İnsanların oturdukları yerden iletişime geçme, tartışma, örgütlenme olanağını sınırlamak demokratikleşmenin en önemli adımlarından biri sayılabilir.
Sokaklar kapalı: Diyelim başbakanın konvoyu geçecek ya da IMF toplantı yapacak... Demokratik işleyiş açısından bu büyük insanların işlerini görmesi, sıradan insanların işlerini görmesinden önemli olacak, sokak erişime kapatılacaktır. Aynı mantıkla, sıradan insanlar seslerini duyurmak için sokakta buluşmak istediğinde daha sıradan insanların etkilenmemesi için sokak onlara kapatılacaktır.
Maden açık: Ölümcül eksikler olduğu tespit edilmesine rağmen, maden sahibinin işlerinin, dolayısıyla da demokrasinin aksamaması için madenin kapatılması kabul edilemez. Gelişmiş bir demokraside bu olmaz. İşçilerin biraraya gelip çalışma koşullarının düzelmesini istemesi de mümkün değil ama eğer 19 işçi ölürse, diğer madencilerin ölüm riskine karşı ses çıkarmaması ve demokrasinin aksamaması için maden kapatılır.
Görüldüğü üzere, demokratikleşme yolunda önemli adımlar atılmış durumda. Türkiye'nin önü açık. Hükümet kapatılacak ve açılacak şeyleri doğru seçmeye devam ettiği sürece bu ülkenin insanlarının kısa zamanda muasır medeniyet seviyesine erişmesi işten bile değil.(EA/EÜ)