İşte, 3 Kasım seçimleri sırasında da siyasi partiler, mahalli idareler için yeni düzenlemeler ve hatta reform sayılacak kanunların tez elden çıkarılmasını hep söylediler. Yine geçmişte vaat edilenler gibi bununda hasır altı edileceği düşünülür ve beklenirken, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Hükümeti ele aldı ve çalışmalara başladı. Bundan maksat, merkezi idarenin kıskacı ve baskısı altında bulunan ve bir türlü tam özerkliğe kavuşamayan yerel idarelerin bu kıskaçtan kurtarılarak, birçok meselenin yerinde ve kökten çözülmesini sağlamaktır.
"Çoğulcu demokrasi yeril idareyle başlar"
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun bu konuda söyledikleri şöyledir: "Demokrasi sadece seçme ve seçilme rejimi değil, aynı zamanda katılma ve işbirliği rejimidir. Kamu hizmetlerine katılım ve işbirliği yerel yönetimlerden başlar. Katılımcı ve çoğulcu demokrasi ilkeleri doğrultusunda, yeni kamu yönetimi anlayışlarını, mahalli idareler alanına taşımak zorunlu hale gelmiştir.
İdarenin bütünlüğü ilkesi gereğince, merkezi idarelerle mahalli idareler arasında hizmet ve kaynak dengesinin kurulması ve aralarındaki koordinasyonun tam olarak bakış açısı ve tespitleri gayet yerindedir. Ve tasarı ile yapılacak işleri şöyle sıralamaktadır:
"Merkezi idare ile yerel idareler arasında görev, yetki ve kaynak paylaşımı, etkinlik, verimlilik ve çağdaş yönetim ilkelerine göre belirlenecek yeni bir düzenleme yapılacaktır. Merkezi idarenin görev ve yetkileri tek tek sayılacak ve bunun dışında kalan tüm görevlerde yerel yönetimlere bırakılacaktır.
Yerel yönetimlerin görevlerini yerine getirebilmeleri için, gerekli harcamaları karşılayacak bir mali yapıya kavuşturulacaktır. Ayrıca, yerel yönetimlerin karar alma sürecine sivil toplum örgütlerinin katılımı mutlaka sağlanacaktır..."
Belediyeler için bunlar düşünülürken, il yönetimlerinin de yeniden yapılandırılacağını bildirerek şöyle konuşmuştur: " Bakanlıkların taşra teşkilatları ile görev ve yetkileri çakışan ve hizmetlerin yürütülmesinde sıkıntılara yol açan mevcut il yönetiminin, hizmetlerin yerinden karşılanması ilkesine göre yeniden düzenlenecektir. Yerel tercihler dikkate alınarak sağlık, eğitim, kültür, sosyal yardımlaşma, turizm, çevre , köyişleri, tarım, hayvancılık, imar ve ulaşım hizmetlerinin il düzeyinde karşılanması sağlanacaktır.
İl ve ilçelerdeki kamu personelinin yönetimi valiliğe bağlanarak, daha verimle çalışma sağlanacaktır. Ayrıca, tasarıda şu hükümler yer almaktadır: " Yerel yönetimler bütçelerinin yüzde 35'ini geçmemek kaydıyla, personel hareketlerinde serbest kalacaklardır. İl Genel Meclisleri gerçek anlamda birer yerel meclise dönüştürülecektir. İl Özel İdareleri, belediyelerin mücavir alanları dışında kalan ve ilin bütününü ilgilendiren konularda ortak hizmetlerin tümünden sorumlu tutulacaklardır...
"Kent kurultayları isabetli bir karar"
"Görüldüğü gibi, yılların ihmaline uğrayan ve hizmetlerin aksamasına yol açan mahalli idarelerin mevcut kanunu, yeni bir kanunla ve Avrupa standartlarına uygun olarak yürürlüğe konulacaktır. Ve bilhassa, yerel yönetimlerin karar alma sürecine sivil toplum kuruluşlarının katılımı sağlanacak ve kent kurultaylarının kurulacak olması daha isabetli, daha çağdaş ve daha demokratik bir düşünce tarzıdır ve yerindedir. Bu taslak kanun üzerinde yapılacak tartışmalar, düşünceler tam olarak ortaya çıktıktan sonra, yıllardır beklenilen ve bir reform niteliği taşıyan mahalli idareler kanunu yürürlüğe girecektir.
Böylece tek adam yerine, kollektif bir çalışma ile kentler daha şeffaf, daha çağdaş, daha verimli bir şekilde çalışma ve daha güzel hizmet verme imkanına kavuşacaklardır. Yine de kanunun boşluklarından istifade etmeye çalışıp siyaset yapmaya adama kayırmaya, haksız servet edinmeye çalışabilecek kimselerin olmasına da asla izin verilmemeli. Her halleri sıkı denetlenilmeli ve en adil şekilde uygulanmaladır. İşte o zaman tüm belediye başkanlarının hizmetleri de daha kolay ve verimli olacaktır.(NK/BB)