Hani şarkı diyor ya; “Vara vara vardık bu kara daşa / yazılanlar elbet gelirmiş başa” diye.
Hepiniz bilirsiniz canım. Sakın ola ki bilmiyorum. Ben bütün bu yaşananların / konuşulanların / paylaşılanların ve de gösterilerin yabancısıyım, hatta garibiyim demeyin. Zinhar demeyin. Çünkü her bir tamamı, hemen her yıl, hatta yılda birkaç kez, hem de birkaç yerde birden otuz iki kısım tekmili birden aksa(t)madan tekerrür ediyor.
Malumunuz, ayan beyan! Öylesine garip bir ülkede yaşıyoruz ki, egemen erk, siyaseten kimi işleri yapmaya yeltendiğinde, yapmadan evvel kamuoyu nezdinde kabulün ortamını hazırlıyor. Muhtemel muhalefeti asgariye indirmenin altyapısını oluşturuyor. Kanaatime göre 2007’nin son iki ayı içinde dozu giderek artarak yılsonuna kadar zuhur eden Demokratik Toplum Partisi (DTP) eşbaşkanı Nurettin Demirtaş’a yönelik “operasyonel faaliyet” de bunun bir yansıması(ydı).
Rıza göstermeyene...
Peşinen söyleyeyim, Nurettin Demirtaş’ın askerlikten sağlık raporuyla çürüğe çıkarılması mevzuu etrafında oluşturulan resmi infaz konsensüsü ve gündemleştirilmesi Türkiye’nin Kürt meselesinin çözümüne dair resmi bakışının kaba bir tezahürüdür.
Oldum olası bu ülkede işler böyle yürür. Hırsızlığı, yolsuzluğu ve çapaçul düzeni adet ve adeta yaşam biçimi haline getiren, bir de “Benim memurum işini bilir” veciz! sözünü kendisine düstur kılan bir bürokrasi ile aynı bürokrasiye çanak tutan siyaset arenası ile sıkça teşriki mesai ederiz.
Öylesine pervasızlaşır ki bu anlayış, giderek de görselleşen ve adeta medyatik boyutları da olan bir görsel kirliliğe bürünür “halihazır” durum. Sonra kendi mantığını üretir bu çapaçul düzen. Sisteme ne kadar entegre olursan o denli asimile olma hızın ivme kazanır. Razı olmayanlar için önce tehditle yola çıkılarak, sonra işbirliğine rıza gösterme moduna girilir.
Bütün bunlara rıza göstermeyip direnmeye yeltenenler için ise yanıt hazırdır: Baskı ve güç uygulamaları ile olmadık şekilde ve olmadık zamanda cümle âleme afişe etmek. Yetmez ise linç ya da infaz etmek…
Askerlik dosyalarını çıkaralım
İşte bugün elimizde olan kanımca şudur ki; ehlileştirme mekanizmalarını deşifre etmek. Yine kanaatime göre Nurettin Demirtaş “vakası” buna delil olabilecek bir “vakayı hayriyyedir”.
En azından son on yılın hatta belki de daha da öncesinin bütün hastane ve doktor raporları ile askerlikten çürüğe çıkanlarının bir de yurt dışı macerası olmadığı halde bilmem kaç yıl yurt dışında yaşamış veya çalışmış gibi “gösterilip” askerlikten amiyane tabiriyle “yırtanların” dosyaları geriye giderek ortaya serilmeli.
Siyaset ve bürokrat camiasından siyasal ayrım yapılmaksızın kimlerin birinci ya da bilmem kaçıncı derece yakınları bu “yaratılmış olanaktan” yararlandırılmış acaba! Belki de bu yeni durum, yani Nurettin Demirtaş vakası böylesine hayırlara vesile olacak bir işe sebep olmak anlamında hayırlı iş olur.
Doğrusu ben kimilerinin aksine Nurettin Demirtaş’ın onca yıl yaşadığı mahpusluk hayatının yarattığı tahribatın ürünü olarak böyle bir yola başvurduğuna inananlardanım. Yöntemi doğru mu kullanmış orasını bilme şansım yok. Adil bir yargılama ile umarım sonuç tatmin edici olur.
Ama bu ülke başta da söyledim ya böyledir. İyi niyetle de olsa yaptığınız ya da yaşadığınız bir olay veya iş, gün gelir birilerinin tekerine çomak sokacağınızın hissedildiği bir anda karşınıza çok farklı şekilde çıkar / çıkabilir / çıkıyor da nitekim.
İşte Nurettin Demirtaş’ın DTP Eş Genel Başkanı olduktan sonra, çok önceleri almış olduğu ve çürüğe çıktığı askerlik raporunun yeni gündeme getirilmesi iktidar erkinin tarzı siyaseti açısından bir de Kürt meselesinin çözümüne bakışı açısından manidardır. Yine DTP'li milletvekili Fatma Kurtulan’ın eşinin dağda olduğu mevzunun en azından son on yıldır devletin arşivlerinde olduğu gerçeği artık basına da yansıdığı halde, deşifresinin seçim öncesi dönemde de gündeme getirilmesi mümkünken tam da Nurettin Demirtaş’a yönelindiği günlere denk getirilmesi manidardır.
Çifte standardın deşifresi
Sonuç olarak yapılması gereken nedir, diye bir soru sorulabilir. Aslında belki de çubuğu tersine bükme manasında asıl yapılması gereken siyaset, şimdi söyleyeceklerimdir. Öncelikli olarak DTP'li milletvekilleri, değilse başkaları geçmişe giderek bütünüyle, “raporla askerlikten kurtulmuşları” şöyle bir masaya yatırmak için meclise bir soru önergesi verse. Kimlerin yakınları bu işten nemalanmış ortaya çıksa herhalde fena olmaz değil mi?
Umarım bu önerimi “Sana ne kardeşim nasıl olmuşsa olmuş işte, sonuç da askerlikten yırtmışlar ya!” diye kimileri farklı anlamaz / yorumlamaz. Benim derdim uygulamanın çifte standardının deşifresi, hepsi o kadar…(ŞD/EÜ)