Ocak ayının ortalarında Londra'nın en ünlü sanat mekanlarından Kraliyet Sanat Akademisi'nde Pop Art akımının İngiltere'deki en önemli temsilcilerinden David Hockney'nin son dönem işlerinin sergilendiği "A Bigger Picture (Daha Büyük Bir Resim)" isimli büyük bir sergi izleyicilerle buluştu.
Hazırlıkları dört yıl alan sergi büyük ölçüde Hockney'nin 30 yıl süren Los Angeles macerasından sonra yerleştiği Yorkshire'da büyülenerek gözlemlediği İngiliz kırsalını resmettiği eserlerinden oluşuyor.
Hockney'in son dönem işlerinin izlerini takip edebilmek açısından anlamlı görünen eski eserlerinden nispeten az sayıda bir seçki de sergide yer alıyor.
Sergi, gerek mekânının prestiji gerekse sahibinin uzun bir süre için ayrı kaldığı ülkesinin doğasına dair bir kutlama olması sebebiyle olsa gerek, ülkede büyük yankı uyandırdı.
Söylenen o ki, geçtiğimiz yıllarda Van Gogh ve Anish Kapoor gibi farklı dönemlerden çok önemli isimlerin işlerini ağırlayan Kraliyet Sanat Akademisi'nin 244 yıllık tarihindeki en iddialı sergi.
Açılışının üzerinden geçen bir ay sonunda, salonlar hala hınca hınç kalabalık. Çoğu zaman ayakta duracak bir yer bulmak bile mümkün değil. Basında da oldukça geniş yer bulan sergi, elbette ki ülkenin en büyük sanatçılarından birinin son işlerini göstermesi açısından önemli.
Ancak serginin etrafında dönen tartışmaların, basında çıkan eleştiri ve haberlerin önemli bir bölümü Hockney'in sergideki işlerinin de bir bölümünü yaparken kullandığı yeni aşkı, iPad'le olan ilişkisi hakkında.
Hockney'nin dokunmatik ekranda resimler yapmaya başlaması 2008'de edindiği ilk iPhone'u ile başlıyor. İki yıl sonra, 2010'da ise ilk iPad'ini kucakladığı serginin sesli rehberinde büyük bir hayranlıkla anlatılıyor.
74 yaşındaki Hockney'nin nasıl Birleşik Krallık'taki ilk iPad kullanıcılarından olduğunu, o günden beri bu yeni buluşu nasıl adım adım keşfettiğini hem kataloglardan, hem gazetelerden ayrıntılarıyla okuduk.
Bu resimler önce Hockney'nin yakın arkadaşlarıyla buluştu. Hockney çizdiği resimler sayesinde, kendi deyimiyle arkadaşlarına her sabah taze çiçeklerini gönderebiliyor.
Yakın zamanda ise, Londra'nın yanı sıra, Kopenhag ve Paris gibi şehirlerde de izleyiciler iPad'le yapılmış Hockney resimlerini görme şansına eriştiler.
İşaret edilen yeni sanat aracı hepimizin yeni oyuncağı iPad olsa da, işaret eden kişi gerek dünyada gerekse Birleşik Krallık'ta muazzam bir saygınlık kazanmış bir sanatçı olunca, işi biraz ciddiye alıp, ikinci kez düşünmek zorunda hissettik.
Hele hele izlediğimizi Pad resimleri Kraliyet Sanat Akademisi'nin duvarlarına asılmış olunca...
Koca koca bir sürü salona yayılmış olan serginin, sadece küçük bir kısmı iPad'le yapılmış resimleri barındırıyor aslında. Ancak Akademi'nin en büyük salonu iPad'le yapılıp kanvaslara basılmış 51 resmin ve toplamda 32 kanvasın birleştirilmesiyle oluşmuş 4x10 metrelik dev resmin oluşturduğu "Woldgate'e Baharın Gelişi" başlıklı seriye ayrılmış.
2011'in Ocak'ından Haziran'a kadar toplamda altı aylık bir süre içerisinde yapılmış bu resimlerde, Yorkshire'da mevsimlerin nasıl değiştiğini, gökyüzünün ve ağaçların günün ve hatta yılın farklı zamanlarında nasıl göründüğünü izlemek mümkün.
Bu büyük salondaki resimler, Hockney'nin doğa ile olan ilişkini/aşkını anlatmakta serginin başında gördüğümüz eserlerden fazla bir şey söylemiyor.
Bir patikadaki aynı noktaya defalarca gidip, aynı manzarayı farklı zamanlarda tekrar tekrar resmeden Hockney'nin Yorkshire -ya da daha genelde doğa- aşkının, iPad'le vurgulanmış halini izliyoruz sadece.
Çok sıradan bir soru akla kolayca geliyor elbette: Neden Hockney fırçaları bir kenara bırakıp yüzünü iPad'e dönüyor?
Bu sorunun cevabı sergi ile ilgili yazılmış her yazıda var. Hockney'e göre, iPad ile çok hızlı resim yapılabiliyor. Yakalamak istediği renkleri, kullandığı uygulamanın renk skalasında çabucak buluyor.
Hız, ona resmetmek istediği enstantaneyi kaçırmadan "kâğıda" aktarma şansı veriyor. Dahası iPad'te kâğıdın sonu diye bir şey bulunmuyor.
The Guardian'a verdiği röportajda "Sonu olmayan kâğıt" olarak nitelendirdiği ekranında, Hockney istediği kadar büyük resimler yapıyor. Böylece sergi boyunca gördüğümüz birçok kanvasın birleştirilmesiyle oluşturulmuş dev resimleri yapmak için de bir alternatif izleyicinin aklına geliyor.
Öyle ya sesli rehberde uzun uzun tartışıldığı üzere, Hockney bu büyük resimleri ancak yeterince büyük bir stüdyo sahibi olabildikten sonra yapma sansına erişmişti. Yani, iPad bu fiziksel soruna da çare olmuştu.
Ayrıca, bir resmi dilediğiniz kadar değiştirebiliyorsunuz. Mesela suluboyada kâğıt üç kat boyadan sonra hamurlaşırken, iPad'te parlak bir sarının üzerine açık maviyi dilediğiniz gibi ekleyebiliyorsunuz.
Bu kadar avantajı bir araya getiren iPad resimlerinin gücüne ikna olmaya razıyız seyirci olarak.
Zira, ilk salonlarda Hockney'nin teknoloji ile eskiden beri haşır neşir olduğunu gördük. Tek bir açıdan resmedilmiş/çekilmiş görüntülerin derinliği yakalamakta eksik kaldığından yakınan Hockney'nin fotokolaj'a yönelişine tanık olduk.
Yorkshire doğasının hızlı ışık ve renk değişimlerini yakalamaya çalışan Hockney'i gözlemledik.
Büyük resimler yapmak isteyen Hockney'nin fiziksel kısıtlamalara nasıl küçük kanvasları birleştirerek çözüm bulmaya çalıştığını öğrendik.
Son tutkusu doğayı resmetmek olan Hockney'nin İngiliz kırsalında açık havada çalışmak isteğini duyduk.
Bütün bu hikayeleri dinleyip, üretiminin farklı yönlerine aşina olduğumuz noktada, Hockney'nin iPad resimleri ile dolu bir salona uğurlandık.
Peki birçok kolaylığı beraberinde getiren iPad resimleri, yağlı boyanın bıraktığı etkiyi bırakıyor mu? Resimlerin parlak renkleri kimileri tarafından göz doldurucu bulunsa da, bazıları "fırça darbeleri"ni kargacık burgacık diye tanımlıyor.
Kimileri bitmiş eserlerden ziyade karalamalara veya eskizlere benzetiyor. (Serginin son salonlarından birinde eskiz defterinin yanı sıra beş iPad ekranından iPad eskizleri de sergileniyor.)
Gözlem gücü ne kadar kuvvetli olursa olsun, dokunmatik ekranda çizilmiş bir ağaç dalı, arkasındaki gökyüzü ile olan uyumunu kaybediyor.
Ayrıca, Hockney'nin bir avantaj olarak dile getirdiği hız, dokunmatik ekranda resim çizen parmağın fırça karşısındaki tartışmasız mağlubiyeti ile birlikte, izleyicide eserlerin çalakalem yapıldığı hissini uyandırıyor.
Sonuçta, altı ay içerisinde çizilmiş 51 resim, bazi ziyaretçiler için inandırıcılığını iyice kaybediyor.
Elbette, teknoloji ile sanatın birlikte kullanılmasının tarihi çok daha eski ve buradan hareketle, kimileri için Hockney'nin iPad resimleri ne enteresan ne "kabul edilemez" gelebilir.
Ancak Hockney'nin işleri, bugüne kadar yapılmış ve değişik teknolojik araçlar kullanmış sanat eserlerinden ayrı olarak tartışılmalı. Çünkü bu işlerin hemen hepsi kullandığı teknolojik araçlarla pratik avantajlarının haricinde bir ilişki kurmuşken, Hockney'nin iPad'inin tek amacı manzaranın daha hisli resmedilmesine katkıda bulunmak.
Ancak, Hockney'nin bugün albenisini büyük ölçüde yitirmiş bir tür olan manzara resimlerine katkısı kargacık burgacık çizimlerden fazlası gibi görünmüyor.
Hockney'nin sıraladığı avantajları dinlerken ikna olmaya çok yaklaşsak da, bu resimlerin ulaştırmaya çalıştığı sanatsal etki kaybolduğunda, renk skalasına kolay ulaşıp renkleri ekrana anında taşımanın katma değeri pek yüksek olmuyor.
Dahası, serginin gerek içeriği gerek hazırlanış biçimi, Hockney'nin Yorkshire doğası içerisinde büyülenişini diline dolasa da, son kertede akıllarda kalan Yorkshire'daki ağaçlar değil, 74 yaşındaki usta sanatçının teknolojiyi nasıl sevinçle kucakladığı oluyor.
En nihayetinde tablet bilgisayar olarak nitelendirilebilecek alet, sergi kataloglarında bir reklam metninde karşılaşabileceğiniz kadar coşkuyla sunuluyor.
Hockney, bir röportajında sadece 450 Sterline nasıl içinde hem kamera hem fotoğraf makinesi olan bir alet alabildiğini heyecanla anlatıyor.
İçinde hem fotoğraf makinesi hem kamera olan aletler arasında daha ucuz seçenekler olduğunu anımsayabilenler, ayarı kaçmış bir iPad kutlamasına prestijli bir müzede maruz kalmanın şaşkınlığını yaşarken, geriye kalanlar 74 yaşındaki usta sanatçının, altı çizildiği gibi, "bu yaşına rağmen" yeniliklerin peşinde olmasını takdir ederek sergiden ayrılıyorlar. (SB/AS)
* Sergi hakkında buradan bilgi alabilirsiniz.
* Sergi, 21 Ocak - 9 Nisan tarihleri arasında şu adresten görülebilir: David Hockney RA: A Bigger Picture, Kraliyet Sanat Akademisi, Londra.