Hocaların hocası olarak anılan Prof. Nermin Abadan Unat, 93 yaşında. Çoğumuzun evimizde yemek yapmaya üşenip internetten pizza ısmarladığı bu çağda kendi evinde 40-50 kişilik bir davetli kalabalığını, zeytinyağlı dolmaları, börekleri, kanapeleri ve kırmızı şarapları ile ağırlıyor.
Her bir davetli ile teker teker ilgilenip birbiri ile tanışmayanları tanıştırıyor. Kimin hangi çalışma içinde olduğunu anlatıyor. Kim göç konusunu araştırıyor, kim nefret suçları ile ilgileniyor hocamız hepsini izliyor. Şiirler okuyor, gülüyor, söylüyor.
Davetin sonunda da bütün diğer davetlerinde gözlediğim bir jesti ihmal etmiyor. Evinin çalışanlarını, bu yemekleri hazırlayanları misafirlerine takdim edip emeklerini övüyor, teşekkür ediyor.
Davet maili
Yeni yıl için hepimize ayrı ayrı internetten yolladığı davet postası şöyleydi:
“Değerli dostlar, meslekdaşlar, eski yeni arkadaşlar, 2015'te daha güzel bir yarına bakabilmek için bir araya gelelim dedim. Bu nedenle sizleri 27 Aralık Cumartesi günü saat 17.00'den itibaren evimde “ Zeytindalı + Barış + Yılbaşı “ coctail party/Open House’a bekliyorum.
Kıyafet: Serbest, Zihniyet: Alabildiğine hoşgörülü, Hedef : Daha fazla demokrasi
NOT. Geç gelenler için çorba bulunacak.
Davet sahibi Nermin Abadan-Unat,
Tevellüt: Hayır, Doğum: Evet = 1921”
Zeytinden yana
Bu mail bile ne çok ipucu veriyor hocamız hakkında.
93 yaşında ama Osmanlıca tevellüt kelimesini kullanmıyor ve duru Türkçe’den yana.
İnsanların yaşlandıkça kendi doğrularına sarıldıkları bir ortamda “hoşgörü” kelimesini özellikle vurguluyor.
Zeytin ağaçlarının kesilmesine üzülmüş, bu olayları ve tartışmaları izlemiş, santrallere karşı zeytinden yana tavrını koymuş.
Savaş değil barış istiyor. Hedefi demokrasi. Sadece eski arkadaşları ile buluşmuyor, yeni arkadaşlarını da çağırıyor. Evin salonuna göz gezdirince ne çok “yeni arkadaş” bulduğunu da hayretle izliyorum. Genç doktora öğrencileri, asistanlar hatta bu öğrencilerin yerlerde yuvarlanan üç beş yaşındaki bebeleri.
Dairesinin kapısı açık. Gelenler önce kapının karşısındaki mutfaktaki iki vefakar çalışanı tarafından karşılanıyor. Bu emektarlar bir karı koca. Hem Nermin hocanın arabasını kullanıyor hem de ev işlerinde yardımcı oluyorlar.
Nermin hoca yakın zamana kadar kendi arabasını da kullanırdı ama artık kullanmıyor. Amerika’daki oğlu Mustafa Kemal bir süre önce buna engel olmuştu.
Çiçekli eşarp
Davet sahibi olarak Nermin hoca boynuna gelininin hediyesi olduğunu belirttiği çiçekli bir eşarp dolamış, kırmızı rujunu da sürmüş. Her bir misafiri ile ayrı ayrı ilgileniyor.
Güldal Mumcu’nun elinden tutup mutfağa götürüyor. Buzdolabının üstünde Uğur Mumcu’nun öldürüldüğü günlerde basılmış bir renkli afişi var.
- 19 yıldır burada duruyor, diye gösteriyor.
Güldal Mumcu da ona bir anısını anlatıyor.
- Uğur ile evlendik bir hafta sonra dedi ki hadi hocamıza ziyarete gidelim. Beni size getirdi hatırlıyor musunuz?
40, 50 KİŞİ
Salonda kimler yok ki? Tanıdıklarımı sayayım, bir o kadar da tanımadığın davetli olduğunu ilave edeyim. Jülide ve Fahri Aral, Mehmet Kabasakal, Binnaz ve Zafer Toprak, Selcan Kaynak, Çiğdem Kağıtçıbaşı, Fazıl Sağlam, Nilgün Cerrahoğlu ve eşi Gian Paolo Papa, Ali Sirmen ve eşi Mine Sirmen, Barış Aybay, Rona Aybay, Artun Ünsal, Zeynep Altay (Davetin sonunda yediğimiz özel pastayı Viyana’daki kızına ısmarlamış ve getirtmiş) Halen ders vermeyi sürdürdüğü Boğaziçi Üniversitesi’nden yeni arkadaşları gençlerle birlikte 40 - 50 kişiyi buluyor open house partiye katılanların sayısı..
Hocamız bir yandan herkesle ayrı ayrı ilgilenirken bir yandan da kendi görüş ve önerilerini anlatmayı sürdürüyor. Mesela Güldal Mumcu ile Kılıçdaroğlu’na mesaj yolluyor.
“Bir CHP heyeti gidip Tunus’taki gelişmeleri incelemeli.”
Ya da gençlere Yunan Konsolosluğu’ndaki bir sergide başarılı Türk kadınlarının kendisi de dahil 3 – 5 kişi olarak gösterildiğini bunu protesto etmek gerektiğini anlatıyor.
Bana İletişim Araştırmaları Derneği'nin (İLAD) bu yıl vereceği Müşerref Hekimoğlu kadın gazeteci ödülünde hangi adayların öne çıktığını soruyor. Geçen yıllarda bu ödülü kazanan kadın gazetecilerin Müşerref Hekimoğlu hakkında tek satır yazmamış olmalarına sitem ediyor.
Nazım'dan şiir okuyor
Koç, Bilgi ve Boğaziçi üniversiteleri ile bir Avrupa üniversitesini bir araya getirmiş büyük bir proje başlatmış bir yandan da bu projeye daha fazla fon bulma derdinde.
Bunları söylerken bir öğrencisi (70 yaşından 25 yaşına kadar her yaştan öğrencisi var ama gençlerden birine görev vermiş) elinde Nazım Hikmet’in şiirleri olan bir antoloji ile geliyor.
Hocanın arattığı şiirin bulunduğu sayfayı açmış. Hemen salonun girişindeki minik çanı çalıp herkesi susturduktan sonra bu şiiri okumaya başlıyor.
Nazım’ın ünlü “Akrep gibisin kardeşim” şiirini. Koca antolojideki incecik harflerle yazılmış şiiri, biraz zorlansa da gözlüksüz okuyor. Ben artık resim çekmeyi bıraktım cep telefonumun videosunu açtım. Bu anları kaçırmamaya çalışıyorum.
Tunus’ta laik kesimin seçimleri kazanması ve diktatörlüklerle savaşın da gündeminin birinci maddeleri arasında. Unutmayalım yılbaşı partisinde bile “Hedef daha fazla demokrasi”. Yeni bir konuşmayı daha videoya kaydediyorum.
Sonra biraz da salondaki resimleri inceliyorum. Geniş çalışma odası bir yana, salonun da bir duvarı kütüphane elbette. Sehpalarda raflarda sevdiklerinin resimleri çerçevelerde.
Benim de hocam olan birinci eşi Prof. Yavuz Abadan ile son yıllarda yitirdiği ikinci eşi Prof. İlhan Unat’ın fotoğrafları bir sehpada karşılıklı duruyor.
Oğlu gelini ve torununun resimleri de duvarda asılı. Yavuz Abadan öldüğü zaman yüzünün maskı çıkarılmış, o da duvarda asılı. Hocamızın gönlü zengin, sevdiklerini unutmuyor. Azimli, hedefleri için mücadele ediyor. Çalışkan, bu yaşında her yere koşturup yetişmeye çalışıyor.
Bir ara bana, Aysel Aziz hocanın neden gelemediğini soruyor. Ben de “Beli ağrıyormuş kalkamıyorum dedi” diyorum. Gülümsüyor:
- Ben öyle her ağrıya aldırsam ohoo, diyor.
Birden aklıma yıllardır tanıdığım hocamızın şimdiye kadar bir kere bile hastalıktan, yaşlılığın zorluklarından yakınmadığı geliyor. Demek ki her sorunu, zorluğu, üzerine gide gide yeniyor bu muhteşem kadın.
Yaşlılığı bile yenmiş. 93 yaşında ama yaşına göre bedeni ve içinde yaşattığı “küçük kız çocuğu Nermin” hepimizden daha genç.
Güzel bir davetti.
2015 yılına girerken Nermin hocayı bir kez daha rol modelim seçtim. (FÖ/NV)