Midyat’tan Dargeçit’e uzanan yolun iki tarafında belli aralıklarla asker ve korucuların nöbet tuttuğu kuleler var. Korunaklı, sağlam, taştan kulelerde sadece birkaç kişi seçilebiliyor ve yol kesecek gibi görünmüyorlar.
Ancak endişelenmemek mümkün değil. Kulelerin varlığı bile, netameli bir bölgeye girdiğimizin işaretini veriyor. Dargeçit’in girişine yakın ve ilçeye hakim tepenin üstünde konumlanmış askerler ve namlusu ilçeye dönük tank iyice tedirgin edici.
Dargeçit’te öğreniyorum, sokağa çıkma yasağının uygulandığı günlerde, ilçeye girmek isteyen HDP’li milletvekilleri ve sivil toplum örgütü temsilcilerinin yolu burada kesilmiş. İlçeye girmekte ısrar edince tazyikli su ve biber gazıyla durdurulmuşlardı.
Dargeçit’te pırıl pırıl bir kış güneşi var, ancak rüzgâr, Kela Surê (Kale-Sur) tepesindeki karın soğuğunu ilçeye taşıyor. İlçe merkezi sakin, ama insanların yüzünde 19 gün süren kuşatmanın yorgunluğunu, öfkesini, tedirginliğini okumak mümkün. Merkezdeki caddede Akrepler dolaşıyor ve insanlar bu duruma alışmış ya da aldırmaz gibi görünüyor.
Tarihi ilçe
Dargeçit hem her yere çok uzak hem de çok yakın. Siirt, Batman ve Şırnak’ın komşusu ve bu şehirlere giden yolun yaklaşık 2 kilometre uzağında. Belki biraz sapa bir yerde olduğu için, ama daha çok tamamen kuşatıldığı için 19 gün boyunca medyada yeterince haber olamadı, adeta kaderine terk edildi. Ve belki Sur, Cizre ve Silopi’de kuşatma devam ettiği için, kuşatma bittikten sonra da ilçede olup bitenler yeterince yer almadı.
Mardin’in en eski ve küçük ilçelerinden biri Dargeçit. Uzun yıllar boyunca Süryanilere ev sahipliği yapmış. Zamanla Süryaniler göç edince ilçe Kürtlere kalmış. Süryanilerin burada yaşadığını gösteren kilise iki yıl önce restore edilmiş, kilisenin açılışına Süryaniler de davet edilmiş.
Dargeçit’in sırtını dayadığı Kela Surê tepesinde geçmişin izlerini gösteren kalenin sadece kalıntıları kalmış.
Nüfusu yaklaşık 15 bin olan ilçe merkezinin insanları mevsimlik işçi olarak çalışıyorlar. Erkeklerin çoğu Güney Kürdistan’da inşaatlarda, kadınlar ise Karadeniz’de, Ege’de tarım işçisi olarak çalışıyor. Hemen her evde ailenin süt, peynir ihtiyacını karşılayacak hayvanlar besleniyor.
Dargeçit’te 11 Aralık 2015’te başlayan sokağa çıkma yasağı 29 Aralık’ta kaldırıldı. Bu süre içinde üç PKK’li ve beş sivil öldürüldü.
Çatışma izleri
Çatışmaların yoğun yaşandığı mahallelere Dargeçit Belediyesi Eşbaşkanı Mahmut Kılıç’la gidiyoruz. Safa mahallesinde, yol kenarında yanmış, geriye iskeletleri kalmış motosiklet ve arabalar duruyor. Kimi barikat amacıyla kullanılmış, kimi de park halindeyken çatışmalar sırasında yanmış.
Barikatlar kaldırılmış, ancak bize eşlik eden Dargeçitliler barikatların kurulduğu caddeleri, sokak başlarını gösteriyorlar. Çatışmalar sırasında evlerinin ne hale geldiğini göstermek için ısrar ediyorlar. Bu ısrarın nedenini yine bir Dargeçitli izah ediyor: “Sizi hasar tespiti yapmaya gelen heyet sanıyorlar. Zararları görülsün, karşılansın istiyorlar.”
Evlerin halini görünce bu taleplerinin haklılığı daha iyi anlaşılıyor. Batman’da çalışan Seyfi Turan memleketi Dargeçit’te iki katlı bir ev yaptırmış. “Elimde avucumda ne varsa bu eve yatırdım” diyor. Ev, neredeyse tamamen harabeye dönmüş. Evin her tarafında kurşun izleri var, kimi duvarları tamamen yıkılmış. İlk aklıma geleni söylüyorum Seyfi Turan’a: “Umarım evde kimse yoktu.” Evdekilerin sağ çıkması mümkün değil çünkü.
“Yoktu” diyor Turan ve ekliyor: “Batman’da çalıştığım için ailece ordaydık. Emekli olunca memleketimde yaşamak istediğim için yaptırdım bu evi.” Sonra susuyor, eve bakıyor ve iki elini yanlara açarak, “Görüyorsunuz” diyor ve yine susuyor.
Seyfi Turan’ın evine yakın mütevazı bir cami var, o da çatışmalardan nasibini almış. Caminin duvarlarında ve minaresindeki kurşun izleri, çatışmada kutsal olanın gözetilmediğini gösteren bir varlık gibi duruyor. İmama bakıyorum, camideyse ve kabul ederse sohbet etmek istiyorum. Peşimizi bırakmayan çocuklar her şeyi bildikleri gibi imamın camide olmadığını da biliyorlar.
Fatma Acar 10. sınıfa gidiyor. Yaşadığı evin ne hale geldiğini göstermek istiyor. Konuşurken arada ağlamaklı oluyor, öfkeden sesi titriyor Fatma’nın. Evin halini görünce acısı da öfkesi de anlaşılır oluyor. Yoksul evin banyo duvarını delen onlarca kurşun, salonla banyo arasındaki duvarı da delmiş, karşı duvara saplanmış. Kurşunların deldiği banyonun demir kapısından güneş ışığı giriyor, evin salonuna kadar uzanıyor.
“Evde miydiniz” diye soruyorum Fatma’ya. Sokağa çıkma yasağının getirildiği gün okula gitmiş Fatma, yasağın devam ettiği 19 gün boyunca geri dönememiş eve. Ailesi aşağı kata sığınmış, birkaç gün sonra evi terk edip yakınlarının yanına gidebilmişler. Önceki evlerden biliyorum, evlerin aşağı katlarını hayvanları için ayırmış Dargeçitliler. Kaç gün boyunca hayvanlarıyla birlikte çatışmaların bitmesini korkuyla beklediklerini düşünüp irkiliyorum.
Fatma o kadar dolu ki, dokunsan ağlayacak, bu nedenle “Hayvanlarınız öldürüldü mü” diye soramıyorum. Başka bir Dargeçitli evinin altındaki ahırı göstererek koyunlarının, hindilerinin öldürüldüğünü söylüyor. Belediye Eşbaşkanı Mahmut Kılıç üç gün boyunca sokaklarda öldürülmüş hayvan topladıklarına dikkat çekiyor.
Genç bir kadın evinin balkonundan sesleniyor bize. O da evinin durumunu göstermek istiyor. Darmadağın bir ev manzarası. Kela Surê tarafına bakan bütün odalarda kurşunlar var.
Mediha Oral babalarının yaşamadığını, biri erkek iki kardeşi ve annesiyle yaşadığını anlatıyor. Bir erkek kardeşi askerde, biri de Erzurum’da üniversite okuyor, “Sizin gibi gazeteci olacak” diyor. Mediha ve kardeşleri mevsimlik işçi olarak çalışıyor. “Bu evi kız kardeşimle ben çalışarak yaptık” derken ağlamaya başlıyor. Arada yaşlı annesi bir şeyler konuşmak istiyor, ama her defasında engelliyor Mediha. “Annem çok ağlıyor. Askerdeki, okuldaki kardeşlerim annemizin ağladığını öğrensin istemiyorum.”
Odanın içindeki mermilerin fotoğrafını çektiğimi gören bir çocuk cebindeki mermi kovanlarını çıkarıyor, “Bunları da çek abi” diyor. “Bunlardan daha çok var bende” diye de ekliyor.
Çocukken cebimde gazoz kapakları taşıdığımı ve yıllar sonra söylediklerimi hatırlıyorum: “öyle sıcaktı ki, ellerin ellerimi tuttuğunda/kimbilir hangi çocukluğumdan kalma/gazoz kapaklarını buldum ceplerimde”.
Dargeçitli çocuklar, yıllar sonra nasıl hatırlayacaklar bugünleri, ceplerinde taşıdıkları mermi çekirdeklerini?
“Müzakere sürecine dönülmeli”
Dargeçit Belediyesi Eşbaşkanı Mahmut Kılıç’la sohbete, “Barikatlar neden kuruldu” sorusuyla başlıyoruz. Kılıç, 7 Haziran seçimlerinden öncesine gidiyor. “Parti çalışanlarımız, meclis üyelerimiz, gençlerimiz gözaltına alınıyor, sudan bahanelerle tutuklanıyordu. Barikatlar kuruluncaya kadar sürdü bu. Gençler kendilerini savunmak, bu tutuklamalara sessiz kalmamak için kurdular barikatları. Belki barikatlar kurulmayabilirdi, ama böyle bir inisiyatif geliştirdiler.”
Mahmut Kılıç’ın kuşatmanın sürdüğü 19 gün boyunca belediye eşbaşkanı olarak zor günler geçirdiği muhakkak, peki insan olarak nasıl etkilendi? “Dargeçit küçük bir yer” diyor Kılıç, “Burada herkes akraba, herkes birbirini tanır. Kuşatma altındaki mahallelerde akrabalarım, dostlarım yaşıyor. İnsan üzülüyor, endişeleniyor elbette. İnsanlar ölüyor cesedini alamıyorsun, yaralananları alıp hastaneye götüremiyorsun. İnsanlar arayıp evlerinin tarandığını söylüyor ve hiçbir şey yapamıyorsun, bu çaresizlik çok kötü.”
Sokağa çıkma yasağı kalktı, ancak Dargeçit’in etrafı tanklarla çevrilmiş, şehir merkezinde Akrepler ve diğer zırhlı araçlar tur atıyor. Kılıç, “Sokağa çıkma yasağı resmi olarak kalktı, ancak fiili olarak devam ediyor” diyor. Evleri hasar gören, hayvanları öldürülen insanların mağduriyetlerini gidermeye çalıştıklarını anlatıyor Kılıç. Mardin Büyükşehir Belediyesi’nin gıda yardımında bulunduğunu, evleri hasar gören insanlara katkıda bulunacağını söylüyor. “Ama daha önemlisi insanların ruhunda yaratılan tahribat” diyor Kılıç. “Bunun için de çalışma yürütüyoruz. Ama devlet şiddeti öyle tahribat yarattı ki insanların beyninde, kimsenin devlete güveni kalmadı. Devlet barış içinde bir ülke istiyorsa, insanların güvenini kazanmalı önce.”
En çok sorulan, cevabı en çok merak edilen soruyu soruyorum Kılıç’a: Barikatlar ne zaman, hangi koşullarda kalkar? Cevabı kısa ve net oluyor Kılıç’ın:“Müzakere sürecine dönülürse kimse hendek kazmaya, barikat kurmaya ihtiyaç duymaz.”
Gazeteci Murat Verim: Can güvenliğimiz yoktu
Gazeteci Murat Verim Dargeçitli. Sokağa çıkma yasağıyla başlayan çatışmaları izlemeye çalışmış 19 gün boyunca. “Bizim de can güvenliğimiz yoktu, rahat çalışamadık tabi” diyor. “Vurulabilirdik, tutuklanabilirdik.
Çatışma sürecinde başına bir şey gelmedi Murat’ın. Biz Dargeçit’ten ayrıldıktan bir gün sonra, Çalışan Gazeteciler Günü olan 10 Ocak’ta evinden gözaltına alındı. Bu satırları yazdığım sırada Murat hâlâ gözaltındaydı*. (VE/EKN)
* Murat Verim, 11 Ocak günü sorgusunun ardından serbest bırakıldı.