Arjantin gazetelerinden, son darbe döneminde (1976-1983) "insanlığa karşı işlenmiş suçlar" kapsamında yeni yargılamalar, aranıp ta yakalananlar, kimliği teşhis edilen "kayıplar" asıl kimliği açığa çıkan cunta döneminde evlat edinilmiş kişiler vb. türünden haberler hiç eksik olmuyor.
Fakat Arjantin'deki "geçmişle hesaplaşma" sürecinin giderek büyüyen toplumsal sorunları perdeleme işlevi gördüğü ve daha çok adli bir sürece dönüştüğünü söylemek sanırım abartılı olmaz.
Türkiye'de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dersim özrünü ya da 12 Eylül'le hesaplaşmayı toplumsal muhalefeti dizginleme aracı haline getirdiği yönündeki eleştiriler Arjantin için de geçerli denilebilir. Türkiye'de darbeyle ve karanlık tarihle yüzleşme adımları atıldığı izleniminin oluştuğu her aşamanın arkasından gazeteciler tutuklanıyor, KCK, Ergenekon operasyonlarıyla yığın yığın siyasetçi, aydın gözaltına alınıyor, uzun tutukluluk süreleri bir türlü kısalmıyor...
İşkenceci işadamı
Arjantin'de işin bu noktaya gelmesinde her açıdan Kirchner hükümetlerinin önemli bir payı olduğu bir gerçek. Ayrıca, bu alanda mücadele veren insan hakları örgütlerinin kendi bağımsızlıklarını gözetmeyen tutumu da bu durumu besliyor. Sosyalist solunsa görece "seyirci" konumu işin tuzu biberi.
Geçen hafta bazı gazetelerin manşetinde "Arjantin'de ilk defa bir iş darbe döneminde işlediği suçlar nedeniyle yargıç karşısına çıkıyor" haberi yer alıyordu. Darbe sürecinin içinde bizzat yer almış olan iş adamlarının yargılanması, bir süredir insan hakları mücadelesi veren örgütlerin talebiydi. Fakat bu haber beklentileri karşılayan tarzda olmasa da yine de olumlu bir yönelime işaret ediyor.
Habere dönecek olursak, bir taşımacılık firmasının sahibi olan Marcos Levin kendi iş yerinde çalışan 12 işçiye işkence yapılmasına eşlik etmekten yargı karşısına çıkacak.
1977 Ocağında Salta eyaletinde askerlere Levin yanında çalışan işçileri sendikal faaliyet nedeniyle ihbar ediyor. Daha sonra ise işkencecilerle birlikte başına kar maskesi geçirerek bizzat işkence yapıyor.
İşçilerden Birleşik Taşımacılık Sendikası'na (UTA) üye olan diğer arkadaşlarının isimlerini vermeleri isteniyor. Kurbanların yakınları ve o dönem benzer işkencelere maruz kalmış kişiler tarafından çeşitli kereler şikayette bulunulmuş.
Levin'se bu süreçte işlerini büyüterek bugünlere kadar gelmiş. Ancak nihayet geçen hafta kurban yakınlarının baskıları işe yaradı. Levin 7 Şubat'ta yargıç karşısına çıkacak.
Arjantin'in 24 Ocak'ı
Buradaki bazı insan hakları örgütlerinin talebi olan, cunta döneminin ekonomik politikalarını şekillendiren, destekleyen, ve bu süreçte doğrudan gasp dahil çeşitli biçimlerde servet transferi gerçekleştirerek beslenip büyüyen sermaye kesimlerinin hala yargılama konusu yapılmaması ister istemez hesaplaşma sürecini sınırlıyor.
Nitekim nasıl ülkemizde 24 Ocak Kararları varsa burada da dönemin Ekonomi Bakanı Celestin Rodrigo'nun soyadından türetilen El Rodrigazo programı var.
Bakan tarafından 4 Haziran 1975'te "Ya yarın beni öldürürsünüz ya da yarın iyi şeyler olmaya başlar" sözleri eşliğinde açıklanan program cuntanın habercisidir. Çünkü bu ekonomik program ancak işçi hareketi sona ererse uygulanabilecek şekilde hazırlanmıştır.
Belki de Türkiye'dekinden bu programın geleceğinin en önemli farkı, Rodrigo'nun Turgut Özal gibi ikbal sahibi olamayışıdır. Rodrigo darbe sonrası tutuklanır.
Bu neo-liberal programın ilanının paralelinde faşist terör örgütü Triple A* sokakları ısıtma işini hızlandırır.
Darbe sonrası ise destekçi iş çevrelerinin Buenos Aires sokaklarında "hürriyet şenlikleri" tertipledikleri bilinen vakalar arasında. Cuntanın iktidarda kaldığı zaman dilimi her açıdan bir "soygun" dönemi. Arjantin kaymak tabakası içinde de "kayıplar" olur. Bu kaybedilen iş adamlarının servetleri bu dönemde el değiştirecektir.
Geçmişle hesaplaşmak, olan bitene karşı bir toplumsal bilinç oluşturmayı hedeflemeli. Mevcut hukukun suç olarak tanımlamadığı fakat gerçekte suç olan durumları "yargılamak" için bu işin mücadelesini verenler kendi hukuklarını oluşturmalılar. Yoksa hiçbir zaman bağımsız olmayan düzenin mahkemelerinden, bizzat parçası oldukları sermayedar kesimlerle hesaplaşması beklenemez. Ve bu gerçekleşmediği sürece bazı failler cezalandırılmış olacak fakat düzen terörünü "terörle mücadele yasası" vb kılıflar altında sürdürmeye devam edecek. (AS/HK)
* Triple A (La Alianza Anticomunista Argentina - Arjantin Anti-Komünist Birliği) 1973-76 arası sayısız kaçırma, işkence yaparak öldürme, bombalamalar yoluyla bir çok katliama imza atan faşist terör örgütü. Katliamlar ağırlıkla solcu ve aydın kişileri hedeflediği gibi sıradan halka da yöneliyordu. Zaman zaman kurbanlar arasında sağcı politikacılar da oluyordu. Örgütün bir numarasının ise cunta öncesi dönemin gölge başkanı olan Jose Lopez Rega olduğu biliniyor. Rega, Juan Domingo Peron'un özel sekreteriydi.