DAR bölge seçim sistemi ülke barajlı bir sistem olarak uygulanabilir mi?
Hayır uygulanamaz. Eğer dar bölge seçim sisteminde ülke barajı uygulanmaya kalkılırsa, seçim bölgelerinde en çok oyu almış kişiler yerine daha az ya da çok daha az oy almış ve fakat seçilememiş ama partileri seçim barajını aşmış adayları meclise taşır. O durumda da seçime, kazanınca meclise gidebilmek için partili adaylar yerine ağırlıkla bağımsız adaylar katılır. Bu da iktidar dışındaki partileri ya yok eder, ya da partiler seçilmiş bağımsız adaylarla her seçim sonrası yeniden oluşur.
DAR bölge seçim sistemi barajsız bir seçim sistemi olduğuna göre temsilde adaleti mi sağlar, yoksa güçlüyü daha güçlü mü kılar? Her bir seçim çevresinden en çok oyu alan tek bir aday seçilebildiği için DAR bölge seçim sistemi bir çoğunluk sistemidir. Her tekil seçim çevresinde ayrı ayrı çoğunluk desteğini alabilmenin koşulu, ardında sosyal, ekonomik veya ideolojik, siyasal güçlü bir desteğin bulunmasıdır. Dolayısıyla güç, etkisini arttırabildiği oranda her tekil seçim çevresinde çoğunluk haline de gelerek yaygınlaşabilir. İşte AKP’nin DAR bölge seçim sisteminin tercih etmesinin altında da bu yatıyor.
2011 genel milletvekili seçimlerinde AKP Türkiye’nin 81 ilinin 66’sında, 957 ilçenin de 764’ünde en çok oyu alan parti, yani birinci parti oldu. 13 il’de ve 184 ilçede ise AKP ikinci sıraya düşüyor. AKP 2011 seçimlerinde sadece 2 il ve 9 ilçede ilk iki sıraya girememiş önemli bir çoğunluk partisi.
DAR bölge seçim sisteminde Türkiye 550 seçim çevresine ayrılacak ve bu seçim çevrelerinin oluşturulmasında il ve ilçe sınırları belirleyici olacak. 957 ilçenin bazıları tek başına bir DAR bölge seçim çevresi olurken, kimi seçim çevreleri 2 ya da 3 ilçenin bir araya getirilmesinden oluşacak. Çünkü DAR bölge seçim çevreleri yaklaşık olarak birbirlerine eşit büyüklükte yerleşim yerleri olarak düzenlenmek zorunda. Bu olgu da AKP’nin seçime girerken DAR bölge seçim çevrelerinin asgari yüzde 73,1’inde ortalama yüzde 80’inde çoğunluk partisi olarak seçime girdiğini gösteriyor. AKP bu ağırlığını 2015 seçimlerinde de sürdürebilir mi, belli değil. Ama bunu sağlaması durumunda AKP’yi meclise asgari 400 milletvekiliyle sokacak belki de tek seçim sistemi DAR bölge seçim sistemi olduğu da şüphe götürmez.
DAR bölge seçim sistemi aday etkisine, yerel yönetim seçimleri gibi büyük oranda açık bir seçim sistemidir. Dolayısıyla bu aday etkisine açıklık birinci partiler için olumsuz, muhalefet partileri için ise önemli bir olumlu etki kaynağı olabilir. Bu açıdan da MHP en avantajlı parti olarak görünüyor*. Çünkü MHP 2009 yerel yönetim seçimlerinde kazandığı ilçe belediye başkanlıklarının yüzde 90’ında aday etkisinden yararlanmış bir parti görünümü veriyor. AKP ise aday etkisiyle kaybeden bir parti konumunda. CHP ile BDP ise DAR bölge seçim sisteminin kaybedenleri arasında olabilir. Hele bir de seçim çevresi düzenlemeleri iktidar lehine bir yapıda gerçekleşecek olursa CHP ile BDP açısından kayıpların boyutu daha da artabilir.
DAR bölge seçim çevresi düzenlemeleri yaklaşık her 120 – 150 binlik nüfus için bir DAR bölge seçim çevresi oluşturulacağı öngörülürse (76 milyon / 550 seçim çevresi), BDP’nin oy aldığı coğrafyanın milletvekili sayısının azalıp, CHP’nin oy aldığı yörelerin milletvekili sayısının artacağı öngörülebilir. Dolayısıyla partilerin bir de bu yöndeki etkilere açık olması gerekecektir.
Siyasi partilere devlet yardımı, belde örgütlenmesi ve eş başkanlık
AKP’nin demokrasi paketinde seçim sistemleri tartışmasının yanı sıra siyasi partiler yasasıyla ilgili üç konu daha gündeme geldi.
Siyasi partilerin devlet yardımı alabilmek için almaları gereken oy oranının yüzde 7’den yüzde 3’e düşürülmesi özellikle küçük siyasi muhalif partileri açısından önem taşıyor ve bu, demokrasi paketinin olumlu maddelerinden birisi. Ayrıca bu madde BDP’yi parti olarak seçime katılmaya özendirme açısından pakete konmuş izlenimini de içinde barındırıyor. Çünkü BDP yüzde 5 barajlı DARALTILMIŞ bölgeli seçim sistemiyle 2015 seçimlerine katılacak ve 2011 düzeyinde de oy alacak olursa, büyük olasılıkla 2011 seçimlerinde bağımsız adaylarla kazandığı sandalye sayısına 2015 seçimlerinde ulaşamamış olacak.
Siyasi partilere devlet yardımının SP ve DP gibi partiler açısından da özendirici bir destek olacağı düşünülebilir. Ama bu özendirme bir yönüyle AKP aleyhine çalışırken bir diğer yönüyle de -oyların milletvekilliğine dönüşümünde- AKP lehine işlev görebilir. Çünkü SP ve DP oylarını arttırırlarsa bu AKP’ye gitmeyen ya da AKP’den kaçan oylarla gerçekleşebilir. Bu oy artışı seçim barajını aşma düzeyine gelmedikçe, değerlendirme dışı kalan oy oranlarının artması olarak işlev göreceği için, en büyük partinin milletvekili kazanma sayısındaki yükselişe kaynaklık edecektir.
Siyasi partilerin beldelerde örgütlenme zorunluluklarının kaldırılması siyasi partiler açısından örgütsel güçlerini daha rasyonel kullanma olanakları açısından olumlu bir girişim. Ne var ki 6360 sayılı yasayla Büyükşehirler statüsü düzenlenirken 30 ilin kırları kentlere dahil edilip belde ve köyler mahallelere çevrildiği için zaten Türkiye’nin dörtte üçünde belde kalmadı, Bu nedenle belde örgütlenmesi de otomatik olarak yok olma sürecine girdi. Böylece AKP demokrasi paketinde fiilen gerçekleşen belde örgütlenmesinin yok oluşunu siyasi partiler yasasında da uygulamaya sokmuş oldu.
Demokrasi paketinin siyasi partiler yasasıyla ilgili bir maddesi de, halen BDP ve Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (YSGP) gibi partilerde fiilen uygulanmakta olan eş başkanlık yönetimini fiili uygulamadan yasal uygulama boyutuna da taşımasıdır.
Değişim ve gelişimin ürettiği fiili uygulama yapı ve süreçlerini yasal çerçeveye de taşımak, ortaya zamanla çıkabilecek gereksiz ve anlamsız sürtüşmelere fırsat vermeden sistemin uyumlaştırılması açısından önemi olan bir kendiliğindenlik mekanizmasıdır. Bu yaklaşımın yaygınlaşması önemlidir ama, bu tür uygulamaların demokrasi paketinin reformist ürünleri olarak sunulması da; demokratik yaklaşım yerine bir iletişim tekniğini ikame etmenin pek de ötesine geçemiyor. (ST/HK)
* Belediye Başkanlığı Seçimlerinde Aday Etkisi başlıklı 19 Ağustos 2013 tarihli Bianet’te yayınlanan yazımda partilerin aday ya da parti etkisiyle kazandıkları belediye başkanlıklarına ilişkin bazı bulgular sergilemiştim. O yazıya bakılacak olursa benzer eğilimin DAR Bölge seçim sisteminde aday etkisinin yönü konusunda da fikir sahibi olunabilir.