Genetiği değiştirilmiş organizmalar, iptali istenen yönetmelik vesilesiyle son bir aydır Türkiye gündeminde yoğun bir şekilde tartışıldı. Danıştay, şimdilik tartışmanın hukuksal boyutuna nokta koydu.
Danıştay 10. ve 13 Daireleri Müşterek Kurulu 2 Aralık 2009 tarihli kararıyla 26 Ekim 2009 tarih ve 27388 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmeliğin 11. ve 20. maddelerinin yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.
Yürütmesi durdurulan 11. madde, GDO'ların ithalatını düzenlemeyi amaçlıyor. 20.madde ise, yönetmeliğin yayımlandığı tarihte yürürlüğe gireceğini öngörüyor.
Danıştay kararı dikkatli okunduğunda verilen kararın aslında söz konusu yönetmeliğin 11. ve 20. maddeleri ile sınırlı olmaksızın tamamının hukuka aykırı olduğunu ortaya koyuyor. Bu haliyle bu yönetmeliğe dayanılarak işlem yapılması mümkün değil. Anılan yönetmeliğin yasal dayanağının olmadığı net bir şekilde ifade edilmiş.
Danıştay'ın kararın gerekçesinde kuvvetler ayrılığı ilkesine yapılan ayrıntılı vurgu, kararın asıl dikkat çekici yönünü oluşturuyor. Daha ilginç olanı Danıştay'ın pek alışık olmadığımız bir şekilde kararın gerekçesinde, kuvvetler ayrılığı ilkesini ve yasama ile yürütme organı arasındaki düzenleme yetkisinin sınırlarını hatırlatmasıdır.
2009 yılında en temel ekolojik konularda yüksek mahkemeler tarafından verilen kararlara baktığımızda kuvvetler ayrılığı ilkesinin zedelenmeye başladığını ve mahkemeler tarafından verilen iptal ve yürütmeyi durdurma kararlarının gerekçelerinde bu hususun gittikçe öne çıktığını görüyoruz.
Maden Yasası ile ilgili Anayasa Mahkemesi'nin İptal Kararı, Danıştay'ın Madencilik Faaliyetleri İzin Yönetmeliği hakkındaki Yürütmeyi Durdurma Kararı, Nükleer Santrallerin Kurulması ve İşletilmesi Hakkındaki Yönetmelik ile ilgili Danıştay'ın verdiği Yürütmeyi Durdurma kararı ve son GDO'larla ilgili Danıştay Kararı... 2009 yılı içinde tarım, gıda, enerji, madencilik gibi Türkiye'nin temel ekolojik sorunlarıyla ilgili yasa ve yönetmeliklerin tamamına yakını yargıdan döndü. Yasalar, Anayasa Mahkemesi'nden yönetmelikler de Danıştay'dan döndü.
Bu yargı kararlarının ortak bir yönü daha var. Sayılan yasa ve yönetmelikler, AKP Hükümeti'nin elinde bulundurduğu yürütme erkini yasama erki gibi kullanmasıyla hazırlandı. Kuvvetler ayrılığı üzerine konuşulurken hep "yargıya müdahaleden" bahsediyoruz. Ama üzerinde yeterince durmadığımız ve gözden kaçan asıl nokta, yürütmenin yasamaya müdahalesidir.(MH/EÜ)