Dağlar dünyanın en zor, en çetin ve en kararsız koşullarına sahip olmalarına rağmen, sundukları olanaklar ve olasılıklarla birçok insanı kendilerine çeker; kiminin hayallerine, kiminin ümitlerine, kiminin de isyanına ev sahipliği yapar. Dağların tersine yoğun insan yerleşimlerinin gözlendiği düzlükler ise, verimli ovalar ve akarsu vadileri olarak ekonomik etkinlikler açısından gezegen üzerindeki en uygun alanlardır. Bu sebepten dolayı, deprem ve sel gibi felaketlerle karşılaşma ihtimaline rağmen dünya ve elbette Türkiye nüfusunun büyük bir bölümü, kendi sonlarını da getirebilecek bu tektonik düzlükler ve çöküntü alanlarına hücum etmişlerdir.
İşte Dağ Başında, Enkaz Altında isimli eser, her şey yolunda giderken kazalar ve felaketler sonucu kâbusa dönen yaşamları ve bir grup insanın kendi hayatlarını riske atarak hiçbir karşılık beklemeksizin yaptıkları kurtarma çalışmalarını anlatıyor. Aynı şekilde, kurtarıldıktan sonra teşekkür etmeyi unutacak kadar şaşıran, topladıkları kır çiçeklerini verecek ya da hâlihazırda elindekilerin tamamını AKUT’a bağışlayacak kadar minnet duyan kazazede ya da depremzedeleri yan yana satırlarda bulabileceğimiz bir fotoğraf albümü gibi farklı insan manzaralarını da gözler önüne seriyor.
Arama Kurtarma Derneği (AKUT) gönüllüleri, dağlarda yapılan etkinlikler sırasında kaybolanları, tırmanış kazalarında yaralananları; deprem sonucu yıkılan binalarda, enkaz altında hayatta kalmayı başaranları, sellerin neden olduğu taşkınlar nedeniyle mahsur kalan canları ırk, cinsiyet, dil, din, tür ayrımı gözetilmeksizin kurtarmak için yıllardır çalışıyor. Kendisi de bir AKUT kurucusu ve gönüllüsü olan Yılmaz Sevgül tarafından kaleme alınan bu kitap, kurtarma öykülerini yalın bir dille ve duyguları işin içine faza karıştırılmaksızın okuruna sunuyor.
1993 ile 2012 yılları arasında gerçekleşen toplam otuz olaydan oluşan kitapta yirmi bir anı, dağda kaza geçiren ya da mahsur kalan insanların kurtarılışını aktarıyor. Bunların dışında, beş anı Türkiye, Hindistan ve Pakistan’da gerçekleşen depremlerde enkaz altında çalışan, görev yapan AKUT gönüllülerinin yaşantılarını anlatırken, iki anı sel-taşkın ve iki anı da yangın sırasında gerçekleştirilen kurtarmaları kapsıyor. Kurtarılanlar genellikle dağcılar, dağ turizmi ya da sporlarına meraklı insanlar olmakla birlikte, kimi zaman bir tutam ot için tehlikeli bir uçurum kenarında mahsur kalan bir keçi ya da ekmek parasını kazanmak için hayatını riske atan sıradan biri de olabiliyor. Enkaz altında yapılan çalışmaların çoğu hüsranla bitse de, bazen de sevinç gözyaşlarıyla da sonlanıyor.
Sadece arama kurtarma çalışmalarının değil önleyici güvenlik uygulamalarının da kaleme alındığı bu kitap zamandizinsel (kronolojik) bir sıralama içeriyor. Kanyonların büyülü güzelliklerine kapılarak kaybolan; aç, susuz ya da taşkın sularıyla evinde mahsur kalan ve yardım bekleyen insanların kaygılı bekleyişinin yanında; yangınlarla savaş alanına dönen ormanların kahreden görüntüleri eşliğinde hayat kurtarma yarışının heyecan dolu öyküleri okuru etkisi altına alıyor.
Kitapta yer alan olaylar, yoğunluklu olarak Batı Toroslar Dağ Sırasının görkemli kayalıkları ve dünyaca ünlü kanyonlarında gerçekleşiyor. Doğal güzelliklerin sunduğu huzur ve mutluluğu paylaşmak isteyenlerin başına gelen trajedileri akıcı bir şekilde aktaran eserde, çok basit tercih hatalarının ağır bedellerinin olabileceği gösteriliyor. Türkiye’nin doğa harikası dağ ve vadileri dışında, insanı derin düşüncelere iten, deprem gerçeği unutularak inşa edilmiş yapılar ve yıkılmış, viraneye dönmüş şehirler de anıların arka planını oluşturan bir başka fon. Bazen binlerce yıl sessiz kalan yerkabuğundaki kırılmaların insanları yataklarında ya da yemek masasında yakaladığı ve yuva denilen meskenlerin birer ölüm kapanına dönüştüğü afetler, AKUT gönüllülerinin görev alanlarından bir diğeri…
Kitap, her durum ve koşulda insanların yardımına koşan AKUT gönüllülerinin karşılaştığı sorunlara ve ürettikleri çözümlere dair içeriden bir bakış açısı vermesi açısından da önemli. Özellikle deprem gibi büyük afetlerden sonra ortaya çıkan o korkunç manzara esnasında can kurtarmaya çalışan bu gönüllülerin yaşadığı bazı olumsuz durumlar, okurken insanın tüylerinin diken diken olmasına sebep oluyor. Yaşam kurtarmak için harekete geçen gönüllülerin olay yerine ulaşmak için gerçekleştirmeleri gereken prosedürler, sonrasında bin bir zorluk ve zahmetle olay yerine ulaştıklarında karşılaştıkları kimi anlamsız dayatmalar da, bu olumsuz durumların bazılarını oluşturuyor.
Kurtarma esnasında karşılaşılan sorunların genellikle ekonomik ya da teknolojik olması beklenirken, toplumsal ve politik engellerle karşılaşan gönüllülerin yaşadıklarını dinlemek bu yüzden çok değerli. Kimi zaman geleneksel kavramların, kimi zaman toplumsal baskıların, kimi zaman da siyasi önyargıların hem kurtaranın hem de kurtarıcının hayatını tehlikeye attığı olaylara tanıklık edilen bu sayfalar, bence kitabın en önemli bölümleri arasında. Zira anlaşılan o ki, bu kurtarma çalışmalarında gönüllüler sadece doğa koşullarına karşı değil, birçok sorun yaratabilecek taleplere ve yanlış yönlendirilmiş kitlelere karşı da bir mücadele yürütüyorlar.
Kitabın dikkat çeken bir diğer özelliği de dağcılık etkinlikleri ya da hayat mücadelesi esnasında yaşamını yitiren kurtarma gönüllülerinin anılması; geçmişin mutlu sonla biten anılarının yanı sıra, ruhları sonsuza kadar puslu zirveleri saran bulutlar ve tundra çiçekleri arasında yaşayan dağcılar unutulmamış ve eser, yapılan işin doğası olarak ortaya çıkan tehlikeler ve alınan risklere karşın yılgınlığa, teslimiyete düşmeden hayat kurtarmayı sürdüren insanlara adanmış.
Dağ Başında, Enkaz Altında, doğa sporlarına meraklı olan, dağ turizmine ilgi duyan ve dağlık alanlarda bilimsel ya da ekonomik çalışmalar gerçekleştiren herkesin faydalanabileceği bilgiler içermesinin yanı sıra, başka canlıların hayatı için gözünü kırpmadan harekete geçen insanların öykülerini okumak isteyenlere de aradıklarını veriyor. Dağ Başında, Enkaz Altında, bu inanılmaz öyküleri birinci ağızdan dinlemek isteyenlere önerilir! (OÇ/AS)
* Dağ Başında, Enkaz Altında - Arama, Kurtarma Güncesi, Yılmaz Sevgül, İletişim Yayıncılık, Ağustos 2014, 368 sayfa.
Yılmaz Sevgül kimdir? |
1969 yılında Dersim'de doğdu. Antalya Akdeniz Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu'nda doğa sporları alanında öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Yüksek irtifa tırmanışlarının en önemlileri olan Khan-Tengri (7.010 m.), Mustagata (7.548 m.) ve Everest (8.850 m.) tırmanışlarını gerçekleştirdi. AKUT'un kuruluş çalışmalarında bulundu. Ulusal ve uluslararası olmak üzere 60'ın üzerinde dağ, deprem, sel arama ve kurtarma operasyonlarına liderlik yaptı. Antalya Geleneksel Kaya Tırmanış Rehberi kitabını yazdı. Olympos Dağının Görkemi adlı bir fotoğraf kitabı var. |