Son yirmi yıl içinde İstanbul Üniversitesi Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi'yle Sağlık Bakanlığı'na bağlı İstanbul Lepra Hastanesi elemanlarının, Cüzamla Savaş Derneği ve Vakfı'nın desteğiyle gerçekleştirilen alan çalışmalarıyla ülkemizde lepra kontrol altına alınmış durumda.
Nereden nereye?
Ülkemizde cüzzamla mücadele çalışmaları Doç. Dr. Etem Utku tarafından 1957'de başlamış. Dr. Utku'nun bir kazada vefatından sonra kısmen yavaşlayan çalışmalar; bu hastalığın tedavisinde etkin olan yeni ilaçlardan oluşan kombine tedavilerin de kullanıma girmesiyle 1980'li yıllarda yeniden başlamış. Prof. Dr. Türkân Saylan'ın öncülüğünde oluşan bir ekibin özverili çabaları sonunda tüm kayıtlı hastalara ulaşılarak kontrolleri yapılmış ve onların çevresindeki yeni hastalar da bulunmuş.
Cüzzam bir sağlık sorunu olmaktan çıkmasına karşın mevcut hastaların sağlıkla ilgili gereksinimleri yanında yaşamaları için gereken ekonomik ve sosyal ihtiyaçları yalnız bu kurumlardaki çalışanların değil, toplumun da desteğini gerekli kılıyor. Bu nedenle aynı zamanda cüzzamla ilgili gönüllü örgütlenmelerde de görev yapan hastane ve merkez çalışanları şimdi daha çok desteğe gerek duyduklarını belirtiyorlar. Çünkü daha önce sorun büyükken gerekli koşul ve olanakların zorunlu olarak sağlandığını, oysa şimdi bu tür desteklerin çok aza indiğini belirtiyorlar.
Cüzzam nedir?
Cüzzam, kol ve bacaklarımızda duyu ve hareket işlevlerini ileten sinirlerin kılıflarına yerleşen bir basilin oluşturduğu bir enfeksiyon hastalığıdır.
Bu hastalığa yakalanmış ve vücutlarında çok miktarda basil taşıyan cüzzamlı hastalardan damlacık enfeksiyonu ile solunum yolundan bulaşır. Basilin solunum yolundan bulaşması ancak çok sayıda kişinin sürekli olarak yaşadığı ve bir arada olduğu küçük, dar ve havasız mekanlarda olasıdır.
Bu durum ise kuşkusuz ekonomik koşullarla yakından ilişkilidir. O nedenle geri kalmış ülkeler ve yörelerde henüz tümüyle ortadan kalkmış değildir. Normal koşullarda insanların bir çoğu bu basile karşı tıpkı önceden aşılanmış gibi bir doğal bağışıklığa sahiptir. Bu bağışıklık durumu soydan gelen bir özelliktir. Hastalar ve bazı insanlar kendi soylarına bu bağışıklık yoksunluğunu aktarırlar. Bu kişiler eğer basille karşılaşırlarsa hasta olabilirler. Yani hasta olabilmek için vücudun bu basile karşı doğal bağışıklık halinin olmaması ve basili almak gerekir. Bu koşulların ikisinin bir arada olması gerekir. Dolayısıyla hastalık cüzzamlıların çevrelerinde ve yakınlarındaki kişilerde görülür.
Tedavisi nasıl yapılıyor?
Söz konusu basilleri yok eden etkin antibiyotiklerin birlikte ve uzun süreli kullanımıyla yapılmaktadır. Standart tedavi süresi 2 yıldır.
Cüzzamdan korunmak için tüm hastaların erken tanı ve tedavileri gereklidir. Bir aşısı yoktur. Bilinçlenme ve bilgilenme önemlidir. Bu hastalığın az da olsa henüz görülme olasılığının olması nedeniyle özellikle eski ve izleme altındaki kayıtlı hastaların bulunduğu yerlerde görev yapan sağlık çalışanlarının bu hastalığı bilmesi ve aktif çaba göstermesi
önemlidir.
Cüzzam, tanısı kolay, tedavisi kesin, erken tanı konduğunda önlenebilir, çağdışı bir hastalıktır.
Dünyanın geri kalmış ülkelerinde, açlık, yoksulluk, yaşam ve temizlik koşullarının kötülüğü, sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamama, iyi beslenememe, aşırı üreme, iç savaşlar, sürekli göçler gibi nedenlerle kökü kazınamamaktadır.
Bugün, yapılan çalışmalar ve taramalar sonucu, yaşayan kayıtlı hastaların sayısı 2500'e inmiş olup, bunların tümüne yakınının özgün cüzzam (lepra) tedavisi tamamlanmıştır. Her yıl 10 - 15 kadar yeni hasta saptanmakta, bunlar da derhal tedavi edilmektedir. Tüm hastalarımız tedavilerini bitirmiş olmakla birlikte, yaşlılık hastalıkları, geç tanı nedeniyle oluşmuş geri dönmeyen sakatlıkları ve kötü sosyal durumları nedeniyle, Cüzzamla Savaş Derneklerinin katkılarıyla, devletin Cüzzam hastanelerinde (Ankara, Elazığ, İstanbul) tedavi ve yardım görmektedirler.(NK)