Bana kimse sormaz atarlarken düğümü
Ben bir dilsizim silkemem ki yükümü...*
Her gün kadın cinayetlerine bir yenisi ekleniyor... Güldünya, Ayşe Yılbaş, Münevver Karabulut... Ev kadını, işçi, doktor adayı ya da öğrenci olmaları hiçbirşeyi değiştirmiyor. Hepsi yakın çevrelerinde 'ittiat etmeleri' gereken erkekler tarafından 'engel olamadıkları öfkeleri' nedeniyle öldürüldü, öldürülüyor... Elbette ölüm bu ilişkinin son aşaması. Çünkü bu öfke bazen (sözlü) taciz, dayak, tehdit etme, tartaklama, tecavüz olarak ortaya çıksa da, ölüm olası sonuçlardan biri. Yakın erkeklerden görülen şiddetin temelinde, 'sevginin göstergesi olarak ittiat' etmenin yattığını iddia edersek eğer, farklı biçimlerde ortaya çıkan şiddet uygulamalarının ittiatsizlik sonucu meydana geldiğini söyleyebiliriz. Ancak şunu da belirtmemiz gerekir ki, söz konusu ittiatsizlik, herhangi yapılan eylemi 'hafifletici' bir sebebe ihtiyaç duymaz. Kadın talep edileni, ya da 'sorgusuz sualsiz' yerine getirilmesi gerekeni yapmamaktadır. Bu kadının toplumsal konumlanışına ve bulunduğu çevreye göre değişse de en çok itiraz etme veya talebe karşı direnme olarak karşımıza çıkar.
Gözlerimde ürkeklik kimse bilmez küsümü
Çünkü adım kadın dinletemem sözümü
Erkeğe ittiat etme, kız çocuklarının erken yaşta karşılaştıkları bir süreçtir.* Ailenin erkek bireylerinin sıradan görünen taleplerinin sorgulamadan, itiraz etmeden yerine getirilmesi gerekir. Bu, babanın işten 'yorgun' geldiğinde terliklerinin getirilmesinden, uygun görülen kişiyle evlendirilmeye kadar birçok farklı örneği içeren uzun bir listedir. Burada önemli olan kız çocuğuna, daha çocukken, sınırlarının çizilmesi, ve yaşı ilerledikçe hayatına girecek olan eş, sevgili ya da patron/meslektaşına aynı şekilde ittiat etmeyi öğrenmesi için titizlikle 'sevginin' içine gizlenerek özellikle de ailenin kadınları tarafından öğretilir. Küçük kız karşılaştığı talepler karşısında itiraz edemediği gibi, itiraz ettiği durumların sonunda da alttan alan ya da özür dileyen taraf olarak konumlandırılır. O kadındır; yumuşak başlıdır, o annedir; affetmeyi bilir ve durumu her zaman idare eder, görevi budur.(DÜ/BÇ)
* Gülnur Acar-Savran, 'Seninle Oynarız Ama Bir Şartla...", Beden Emek Tarih içinde, İstanbul: Kanat Yayınları, 2004
* Adım Kadın, söz-müzik Bora Ayanoğlu, Hümeyra, Zuhal Olcay