“Onların bugün büyük görünen güçleri ve imkanları bizlere vız gelir. Onlar bir avuç, biz ise milyonlarız. Kaybedeceğimiz hiçbir şey yoktur, ama kazanacağımız koca bir dünya vardır.”[1]
Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü (CTE), sitelerindeki kendi tanımlarıyla "ceza infaz kurumları ve tutukevlerini yönetmek, denetlemek ve diğer sair işleri yapmakla görevli” Adalet Bakanlığına bağlı olan bir kurum. 2000’lerin başından bu yana Avrupa Konseyi üyesi ülkeler arasında Türkiye'nin en yüksek tutuklu ve hükümlü sayısına sahip ülkelerin başında geldiğini düşününce aslında fazlasıyla iş yüküne sahip bir kurum. Hele ki pandemi sürecinde hapishanelerin ayrımcı infaz düzenlemeleri ile tam olarak boşaltılmayıp kapasitenin üzerinde mahpusun tutulmaya devam edilmesiyle birlikte idaresinin pek de kolay olmadığını ve hatta bunun başarılamadığını, yaşanan ağır hak ihlalleri ile gördük, görüyoruz.
Basın kuruluşlarıyla kavga
Tüm bunlara rağmen CTE bu ihlalleri gidermek için adımlar atmak yerine her gün bir basın kuruluşu ile kavgaya tutuşuyor. Bu kavgayı kurumun sadece bu yıl yaptığı açıklama sayısından dahi görebiliyoruz. 2019’un Aralık ayından itibaren 2022 yılına kadar tek bir basın açıklaması yapmayan CTE, 2022 yılının Şubat ayından bu yana tamı tamına 38 basın açıklaması yayınladı. Bu açıklamaların tümünde kurum, hapishanelerde yaşanan ve kamuoyuna yansıyan hak ihlallerini -özellikle işkence suçu iddialarını- yalanlarken bunu bazen bu iddiaları yansıtan basın kuruluşlarının açık ismini vererek bazen de örtülü olarak yaptı. Bu açıklamaların resmi bir kurumun kamuoyunu aydınlatmak amacını taşımaktan ziyade bir kavgayı çağrıştırdığını ise basın açıklamalarında kullanılan üslupta görebiliriz. Örneğin Deutsche Welle’nin 15.04.2022 tarihinde yaptığı “Cezaevlerinde işkence ve kötü muamele iddiaları” başlıklı bir habere[2] karşı yapılan açıklamada[3] CTE tarafından aynen şu sözler kullanıldı:
“Almanya kaynaklı Deutsche Welle (DW) Türkçe Servisi tarafından hazırlanan ve içerisinde 'Suç duyurularının takipsiz kaldığı' iddialarını barındıran manipülatif, karalayıcı, algı oluşturmaya yönelik haberle ilgili basın açıklaması yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. ...
"DW’nin ülkemizde bağımsız kurum ve kuruluşlar tarafından sürekli denetlenen ceza infaz kurumları ile ilgili yalan ve algıya yönelik haberler üretmek yerine, kendi ülkesindeki cezaevlerinde yaşanan ve birçok medya organına yansıyan şiddet, kötü muamele, tecavüz ve intihar olaylarını araştırıp haber yapmasında fayda olduğu düşünülmektedir."
İnkar
Görüldüğü üzere açıklamada haberin manipülatif, karalayıcı, algı oluşturmaya yönelik iddialar taşıdığı söylenmekle yetinilmemiş bir de Almanya kaynaklı olduğuna dikkat çekilen kuruluşa “git kendi ülkendeki tecavüz ve intihar haberlerini haber yap, bizimkilerden ne istiyorsun” denilmiş. Ancak bu açıklama ile okurda hapishanelerde yaşanan hak ihlallerini “yerli ve milli” basın kuruluşlarının yayınlamasının CTE’yi rahatsız etmeyeceği algısı oluşmasın. Zira CTE 16 Nisan 2022 tarihinde, ismi dahi “yerli ve milli” olan Milli Gazete’de yer “Denetimli serbestlik hakkı gasp ediliyor" başlıklı bir habere[4] karşı da açıklama yayınladı.[5] Elbette bu gazete Almanya kaynaklı bir gazete olmadığı için üslup biraz daha basın açıklamasını andırıyordu. Ancak açıklama yine söz konusu gazetede yer alan bir haberi yalanlama açıklamasıydı. Yani basın kuruluşunun yerli veya yabancı olması fark etmeksizin hapishanelerde yaşanan tüm ihlalleri inkar etmeyi seçen CTE’ye göre şu anda hapishanelerde her şey gayet yolunda ilerliyor. Öyle ki bu durumu neredeyse her açıklamasının sonuna eklediği şu iki paragrafla pekiştiriyor:
“Barındırılan her hükümlü ve tutuklunun başta yaşam hakkı olmak üzere tüm temel hak ve özgürlükleri noktasında titiz ve özenli uygulamalar sergilenmekte, işkence ve kötü muameleye sıfır tolerans anlayışı ile hareket edilmektedir. ... Söz konusu iddialar, kamuoyunda algı oluşturmaya ve kurumlarımızı yıpratmaya yönelik olup, bu tür gerçek dışı haber ve paylaşımlara itibar edilmemelidir.”
İşlem yerine açıklama
İşkence ve kötü muameleye sıfır tolerans… Peki daha üç hafta önce işkence ve intihara yönlendirme iddiaları ile gündeme düşen[6] Silivri 5 Nolu L Tipi hapishanesinde hayatını kaybeden mahpus Ferhan Yılmaz'ın kanlı tabutuna[7] karşı da bu şaşalı sözler mi geçerli olacak yoksa hakikat mi? Kimi düşünürlere göre hakikat elle tutulamaz ve adlandırılamaz, sadece düşüncenin bütünsel devinimi ve etkinlikleri keşfedildiğinde gerçekleşebilir. Kimi düşünürlere göre ise hakikat, iktidar ilişkilerince üretilen bir yanılsamadan ibarettir. Oysa hakikat ne elle tutulamaz soyut bir gerçekliktir ne de yanılsamadır. Hakikat an’dır. Bu zamanın payımıza düşen hakikati ise kanlı bir tabut olarak elimize verildi. Buna rağmen CTE, Silivri ile ilgili açıklamasında[8] yine şaşalı sözleri tercih etti ve işkence şüphelisi gardiyanlar ile kurum müdürlerini soruşturma sonuna kadar açığa almaktansa işkenceye maruz bırakılan tüm mahpusları başka hapishanelere sevk ederek olayın üstünü kapatmaya çalıştı.[9]
Hapishanelerden işkence yasağının ihlali iddiaları başta olmak üzere neredeyse her gün ağır hak ihlalleri gelmeye devam ediyorken dışarıda da durumlar pek farklı değil. Örneğin barışçıl gösteri ve toplanma özgürlüğü hakkını kullanmak isteyen yurttaşlara da işkence yapıldığını duymakla kalmıyor, bu suç kameralar önünde rahatlıkla işlendiği için ekranlardan izlemeye devam ediyoruz. En son Çağlayan Adliyesi önünde hasta çocukları için adalet nöbetine gelen iki annenin işkenceyle gözaltına alındığına şahitlik ettik.[10] Yine geçtiğimiz hafta Halkların Demokratik Partisi’nin Genel Merkezi önünde Batman milletvekili Ayşe Açar Başaran’ı “Seni çivilerim” diyerek tehdit eden bir polis memuruna şahitlik ettik.[11] Ve tüm bu şahitliğimiz onlarca kamera sayesinde oldu. Demem o ki onlarca kamera, polisi ne işkence etmekten ne de bir milletvekilini tehdit etmekten alıkoydu. Dolayısıyla kameraların olmadığı hapishanelerde nelerin yaşandığını tahmin etmek çok da zor değil. Bu gerçekliği CTE’nin onlarca yalanlama açıklaması değiştirmiyor. Ülke tarihinin inkar üzerine kurulu olduğunu düşününce kurumların hak ihlalleri karşısında verdiği bu reaksiyon biz yurttaşlara çok da önemli bir ayrıntı gibi gelmiyor belki. Ancak Jose Saramago, İsa’ya göre İncil kitabında “utanç çoğunlukla koruyucu meleklerin en güvenilir olanıdır” der. Eğer bazen sadece bir anlığına utanılabilseydi hakikat bu kadar kolay reddededilemezdi. Ve yine eğer bir anlığına utanabilseydi bu utanç ağzımızdan düşmeyen insanlık onurunu belki o zaman koruyabilirdi.
(EE/NÖ)
Dipnotlar
[1] Mahir Çayan
[2] https://www.dw.com/tr/cezaevlerinde-işkence-ve-kötü-muamele-iddiaları-artıyor/a-614789
[3]https://cte.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/ceza-infaz-kurumlarinda-iskence-ve-kotu-muamele-iddialarina-iliskin-basin-aciklamasi18042022030804
[4] Yazının yazıldığı tarihte ilgili habere ulaşılamamıştır.
[5]https://cte.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/milli-gazetede-yer-alan-iddialara-iliskin-basin-aciklamasi16042022023948
[6] İddialara ilişkin olarak Özgürlükçü Hukukçular Derneğinin yayınladığı raporlar için bknz;https://twitter.com/ohd_istanbul/status/1513766878245707782?s=21&t=wwS-krHXALr4nBXMOKAOjg
https://twitter.com/ohd_istanbul/status/1514286853951795201?s=21&t=wwS-krHXALr4nBXMOKAOjg
[7] Silivri 5 No'lu L Tipi hapishanesinde 3 hafta önce kamuoyuna yansıyan işkence iddialarından sonra hapishanede hayatını kaybeden Ferhan Yılmaz'ın taşındığı tabutun kanlar içindeki görüntüsü ailesi tarafından yayımlandı.Görüntünün tetikleyici olabileceği düşüncesiyle yazıda görsele yer verilmemiştir.
[8]https://cte.adalet.gov.tr/Home/SayfaDetay/silivri-5-nolu-l-tipi-kapali-ceza-infaz-kurumu-ile-ilgili-iddialara-iliskin-basin-aciklamasi12042022030908
[9] Konuyla ilgili Marmara Hapishaneleri İzleme Heyeti’nin açıklaması için bknz; https://twitter.com/ohd_istanbul/status/1514895098944892933?s=21&t=wwS-krHXALr4nBXMOKAOjg
[10] Konuya ilişkin görüntüler için bknz; https://twitter.com/dokuz8haber/status/1522160792350638080?s=21&t=fGSYMLj8qQxD-YAvXFozlg
[11] Konuya ilişkin görüntüler için bknz; https://twitter.com/hdpkadin/status/1522152786158399489?s=21&t=fGSYMLj8qQxD-YAvXFozlg