bianet okurları, Kürt sorununda barış ve çözüm için kendi yol haritalarını yazıyor. Siz de kendi "yol haritanızı" [email protected] adresine gönderebilirsiniz.
bianet'in bu meseleyi duyurduğu linkte yer alan çok renkli bayraktan yola çıkarak, konuyu demokrasi ve insan hakları bağlamından çıkarıp "Kürt, Güneydoğu, terör" gibi başlıklar altında incelediğimiz sürece çözüme ulaşamayacağımızı düşünüyorum.
Türkiye'de Kürtlerin yaşadığı acılarla Ermenilerin yaşadığı acıları birbirinden ayırmak, Kürtlerle uygulanan ayrımcılıkla eşcinsellere uygulanan ayrımcılığı ya da ateistlerin yaşadığı tehlikeleri birbirinden bağımsız değerlendirmek çözüm yolunda bir fayda sağlamaz.
Tarih boyunca Kürt halkı çeşitli sebeplerden çeşitli halklar tarafından baskı ve zulüm görmüştür. Ama bunu sadece Türkiye Cumhuriyeti ile ilintilendirmek realist bir yaklaşım değil.
Sorunun çözümü için öncelikli adım, konuyu izole etmekten çok içselleştirmek olmalı. Türkiye'de Kürtlerin Kürt kimliklerini deklare ettikleri için yaşadıkları acılar, aslında tüm Türkleri ilgilendirmelidir. Zira statüko, dün Kürt'ü, bugün eşcinseli, yarın ateisti, sadece farklı olduğu ve kendi çizdiği kırmızı çizgilere uyum sağlamadığı için cezalandırabilir.
Dolayısıyla Kenan Evren cuntası sonrasında Diyarbakır Cezaevi'nde işkence görenler sadece Kürt davası savunucuları olarak değil Türkiye Cumhuriyeti içinde statükoya direnen muhalif bir grup olarak da değerlendirilmelidir ve sahiplenilmelidir.
Öte yandan, başta ordu ve yargı olmak üzere Türkiye'deki hiçbir kurumun meseleyi Avrupalı kaynakların çizdiği yol haritaları ve yaptıkları tanımlamalarla değerlendirmelerine gerek olmadığını düşünüyorum. Çünkü Türkiye gibi kozmopolit toplumlar zaten fazlasıyla çeşitli bakış açıları geliştirebilirler. Yeter ki kanuni düzenlemeler bu farklıklıların cesurca seslendirilmesine müsaade etsin. Yeter ki insanlar şiddete ve işkenceye maruz kalmadan aykırı düşüncelerini dile getirebilsin.
Bugün Türkiye'de yaşanan toplumsal dönüşüm ve küresel alanda yaşanan bilgi zenginliği Türkiye'nin kendi sorunlarını kendi başına çözebilecek yetenekleri geliştirmesi için yeterlidir. Umarım Kürt halkı da bu konuda çözümü dışarıda değil içeride diyalog yoluyla aramanın doğruluğunu görür. (ET/TK)