Hükümetin Kürt sorununu özgürlükleri ve demokrasiyi geliştirerek çözmeyi planlamasının ardından, barışçıl ve adil bir çözümün olanakları tüm toplumsal kesimlerce tartışılıyor. bianet, yurtsuzluğu yurt edinenlerin, eşitlik ve özgürlük için mücadeleye girişenlerin hikayelerini anlatan yazar Ayşegül Devecioğlu'na gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini, çözümü nerede gördüğünü sordu. Devecioğlu'nun son öykü kitabı Kış Uykusu, bu yıl Metis'ten çıktı.
Kürt açılımından ziyade, içinde bulunulan tarihi anın bize sunduğu olanaklardan söz etmeliyiz. Bu toprakların yüzlerce yıllık yaşam ve kültürel geleneklerinin, cumhuriyeti ve cumhuriyet öncesini kapsayan tarihin, Kürt halkının onlarca yıldır verdiği mücadelenin Türkiye'nin egemenlerinin büyük ölçüde savaşsız bir çözüm ister hale gelmiş olmalarının, dünyanın egemenlerinin bölgedeki tercihlerinin belirlediği iç içe geçmiş süreçlerin ürünü olan bir an bu.
"Barış fırsatı heba edilmemeli"
Ben bu noktaya gelinmesinde Kürt halkının mücadelesinin en belirleyici unsurlardan biri olduğuna inanıyorum, bu bana Türkiye halklarının ortak geleceği için umut veriyor.
Sayılabilecek birçok nedenle gelinen anın bize sunduğu fırsatın harcanmaması gerektiğini düşünüyorum. Milliyetçi-ulusal kibirle; kendimizden farklı var oluşları anlama konusundaki yeteneksizlikle, vicdansızlıkla, merhametsizlikle, zekâ eksikliğiyle heba edilmemeli barış fırsatı.
"Kürt halkının temsilcileriyle ortaklaşa bir çözüm"
Bütün algılarımızı, sezgilerimizi açarak, aklımızı kullanarak bu tarihsel anın daha adaletli, demokratik, barış içinde bir yaşama kapı açabilmesi için mücadele etmemiz gerekiyor. AKP'nin niyetlerinin -bu niyetleri tartışmanın- dışında, şu anda atılan adımlar çok önemli.
Çözüm, mevcut koşullarda asla olmayacak şeyleri değil de, olabilecek şeyleri, tarafların eşit haklara sahip olduklarının içtenlikle kabulüyle ortaya koymak ve hayata geçirmek anlamına geliyor.
İkincil, azınlık addedilen tarafa "alın işte biz bunları uygun görüyoruz" diyerek, onların dışlandığı bir programın dayatılması çözüm ya da açılım diye adlandırılamaz. Çözümün koşulları Kürt halkının temsilcileriyle ortaklaşa oluşturulmalı. PKK'lilerin, barıştan sonra hayatlarını normal koşullarda, öldürülme, tutuklanma endişesi olmadan sürdürebilme imkânı sağlanmalı. Taş attıkları için terörle mücadele kanununa muhalefetten tutuklu ya da tutuksuz yargılanan üç bin çocuk serbest bırakılmalı, koruculuk kaldırılmalı, insanlık suçlu işleyen, kadınlara tecavüz eden asker ve polisler yargılanmalı.
"Anadilin korunabildiği onurlu bir varoluş gerekli"
Kürt açılımı denilen şey, silahla, zalimlikle, binlerce kıyıma rağmen bir halkı yok ederek çözülemediği için mecbur kalınan gönülsüz bir razı oluş, bir lütuf olarak algılanmamalı. Yaşanan korkunç zalimliklere rağmen barış elini uzatan Kürt halkının onurlu bir var oluşa, ana dilini koruma ve geliştirmeye hakkı olduğu içtenlikle kabul edilmeli.
Bu süreç barışla sonuçlanmadığında, bunun Türkiye'de yaşayanlar için ne anlama geleceğini herhalde herkes akıl edebilir. Çok zulüm görmüş, çok hayatın yok olup gittiği, renklerini- farklılıklarını kaybettikçe yoksullaşıp çoraklaşan bu topraklar, otuz bin insanın daha kanını sorgusuz sualsiz içtikten sonra kime yar olacak? Bu barış fırsatı kaçırılırsa hepimizi nasıl bir hayat bekleyecek?(AD/DPK/EÜ)
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Ayşegül Devecioğlu: 1956 doğumlu. İstanbul'da yaşıyor. 1977 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi'nden öğrenimini tamamlayamadan ayrıldı. 1986'dan sonra gazete, dergi ve televizyonlarda çalıştı. Çeşitli dergilerde makaleleri, denemeleri yayımlandı. Ağlayan Dağ Susan Nehir, 2008 Orhan Kemal Roman Armağanı'nı kazandı.