“Coğrafya kaderdir” demiş İbni Haldun. Bu vecize o kadar yoğun kullanılıyor ki, neredeyse duymayan yok.
Evet, coğrafik bütünün sosyal, siyasal, kültürel ve ekonomik ikliminin coğrafik parça üzerinde illa ki etkileri olur. Bu etkiler kimi zaman bağlayıcı da olabilir.
Fakat coğrafyayı “Kader” olarak algılamak, bu “kader” e peşinen teslim olmak anlamına gelmez mi?
Gelir.
Bu algı, birey ya da toplum iradesini göz ardı etmek anlamına da gelir aynı zamanda.
“Coğrafya kaderdir” ifadesini coğrafyamızdaki siyasetçilerin sıkça kullanılıyor olması ise manidardır.
Siyasetçiler bu ifadeyle bilinçli ya da bilinçsiz, statükoculuğu mantığa büründürmektedirler aslında. Dolayısıyla da gelenekçiliğe, otoriterliğe, silahlanmaya, savaş ve çatışmaya, en önemlisi de demokratikleşmeye mazeret aracına dönüştürmektedirler.
Oysa gerek tarihsel, gerekse güncel bazı örneklere baktığımızda bu ifadeyle tezat durumların yaşanabildiğini görmek mümkündür.
Atina ve Sparta aynı yarımadada bulunan ve sürekli çatışma halinde olan iki şehir devletiydi. Ama Atina kaderini demokrasiden, Sparta ise aristokrasiden yana çizmişti. Atina’dan insanlığa bilimsel felsefeye kadar büyük bir miras kalmışken, Sparta’nın sadece isminin kalmış olması ise üzerinde ayrıca durmayı gerektiren bir husus.
Keza aynı yarımadada yaşayan ve aynı soydan gelen ama biri kaderini sosyalizmden, diğeri ise kapitalizmden yana çizen Kuzey Kore ve Güney Kore de iyi bir örnek.
Ya, süper güç kapitalist Amerika Birleşik Devletleri ile burnunun hemen dibindeki sosyalist Küba’ya ne demeli?
İlla “kader”li bir vecize aranacaksa, Heraklitos'a da kulak verelim. Ta 2500 yıl öncesinden Heraklitos bize göz kırpmakta ve “insanın yazgısı kişiliğidir” demektedir.
Üzerinde biraz düşünüldüğünde, kaderin kişilikle ilişkilendirilmesinin daha isabetli bir tespit olduğu görülecektir.
Zira nerede yaşıyorsak yaşayalım kişiliğimiz de bizimle yaşıyordur ve nereye gidersek gidelim kişiliğimiz de bizimle gelecek ve yaşamımıza yön verecektir.
Aynı mekan ve koşullarda yetişip büyüyen iki kardeşin bile kader çizgilerinin birbirlerinden farklı, bazen de tam tezat olabiliyor olması başka nasıl izah edilebilir ki?
Bu durum toplumlar için de geçerlidir. Çünkü toplumların da bir kişilikleri vardır.
Netice itibariyle;
Coğrafyamızı değiştiremeyebiliriz ama kişiliğimizi değiştirebiliriz. Buna bağlı olarak kaderimizi de değiştirebiliriz.
(AB/APK/EMK)