* Haberin fotoğraflarına ulaşmak için tıklayın.
"Çocuklar hayatın her alanında varlar ama iş onlara söz hakkı vermeye gelince imkanlar kısıtlı. Gazete bu ihtiyaçtan doğdu. Çocuklar ilk sayıdan itibaren sahiplendi."
Türkiye'nin ilk Kürtçe-Türkçe çocuk gazetesi, Denge Zarokan/Çocuk Sesi birinci yaşını doldurdu. Diyarbakır Bağlar Belediyesi'nin Çocuk Eğitim Merkezi'ne devam eden çocukların tasarlayıp çıkartığı gazete tamamen çocukların yazı, resim ve karikatürlerinden oluşuyor. Gazeteyi çocuklar çıkarıyor, çocuklar dağıtıyor.
Merkezi sosyal hizmet uzmanı Senar Ataman, Zeynep Demir ve Menduh Temiz yürütüyor. Çocuklar okuldan çıkınca merkeze geliyor ve burada yürütülen çalışmalara katılıyor.
"Gazete kulaktan kulağa yayıldı ve çocuklar merkeze de daha fazla gelmeye başladı" diye anlatıyor Ataman.
Gazete, çocukların kendilerini ifade etmeleri için çok önemli bir araç sunuyor. Okulla, evle, sokakta yaşadıklarıyla ilgili dertler, haberler en yalın şekilde çocukların ağzından kendine gazete sayfalarında yer buluyor.
"Kayıt parası olmasın"
Son sayıdan bir örnek, 15 yaşındaki Rewşen okula kayıt parası alınmamasını istiyor. Okulun istediği 50 TL'yi çıkartmak için pazarda taşımacılık yaptığını ve 25 lira kazandığını, kalanı da komşulardan borç aldıklarını anlatıyor. "Bir de okul kravat parası ortaya çıktı ve kravat almak zorunluydu ama alamıyordum. Kravatı ise bizim komşumuzun oğlunun eski bir kravataını alarak hallettim. (...) Biz ve bütün çocuklar okumak istiyoruz."
Komşusunun tutuklandığını anlatan Didem "Polisler inanmayıp onu götürdüler ve hapse girdi. Zaman geçti, hakim karşısına çıktı. 'Ben taş atmaya gitmedim, evime gitmek istiyorum' dedi. Ama hakim ona üç yıl hapis cezası verdi ve bir daha çıkmadı" diye anlatıyor.
Ali Ramazan'sa dayısının oğlunun, kardeşi şalteri indirince asansörde kaldığını, çıkınca da "bir daha asansöre binmeyeceğim" dediğini yazdı. Diyar'ın bu sayıya katkısıysa "barış nedir?" diye sorarak yaptığı röportaj.
"Çoğalması lazım"
Gazete çalışmalardan sadece biri. Koro, halk oyunları, drama, fotoğraf atölyeleri, çocukların derslerine destek çalışmaları yapılıyor. Merkeze gelen çocuklar çoğunlukla 12-14 yaşlarında.
Çocuklar için en çekici olanlar koro ve halk oyunları çalışmaları. Oyun ekibi son olarak Cizre Festivali'ne katıldı. Hem alkış almak, hem de yaptıkları gezi çocukların çok hoşuna gitmiş durumda. "Keşke daha uzun kalabilseydik" diyorlar.
Son 15 yılda ilçe haline gelen Bağlar, 350 bin nüfusa sahip. Göçlerle kalabalıklaşan, yoksul bir ilçe. 2009 seçimlerinde Demokratik Toplum Partisi (DTP) adayı Yüksel Baran oyların yüzde 68'ini alarak belediye başkanlığına seçildi.
Bir süre önce yeni yerine taşınan merkezin geniş bir salonu, çocukların kullanabileceği bilgisayarları, derslerin yapılacağı sınıfları var. Merkezin bahçesinde bir park ve hemen yanında da basketbol sahası bulunuyor.
Ataman, daha fazla kaynakları olsa daha fazla çocuğa ulaşabileceklerini, benzer merkezlerin çoğalması gerektiğini söylüyor.
Merkez, facebook'ta!
Bilgisayarlar işe de yarıyor; çocukların hepsinin facebook hesabı var, hatta hocalarına da öğretmişler. Merkezle ilgili haberler facebook üzerinden yayılıyor. Ayrıca ödevler bilgisayarda yapılıyor. Okullarında da var ama az ve sıra çok uzun; oysa burada rahatça kullanabiliyorlar.
Öte yandan herşey serbest değil, düzenli bir işleyiş için kurallar var ve kuralları da çocuklar ortaklaşa oluşturmuşlar. Didem "MSN yasak, okullar açılınca facebook'a da girmiyoruz. Çamurlu ayakkablılarla içeri girmiyoruz. Gürültü yapmıyoruz" diye kısaca anlatıyor. Merkezin düzeninden de onlar sorumlu.
Anadil
Gazetedeki haberlerin biri de anadilde eğitim için yapılan okul boykotu üzerine. Çocukların hepsi Kürtçe ve Türkçe konuşabiliyor. Türkçe'yi ilkokula başlamadan önce, evde öğrenmişler. Şimdi okulda yazmayı da sökmüşler ama Kürtçe geri kalmış, aralarında iyi yazabildiğini söyleyen yok. Anne-babası yazabilen de az.
Ataman, bu yüzden gazetedeki Kürtçe yazı sayısının da az olduğunu anlatıyor. Çözüm için Kürtçe dersi de koymuşlar üç ay için ve etkili olmuş. Şimdi ara verilse de derslere geri dönmek için çalışıyorlar. Çocuklar da bu konuda hevesli.
Okuldaki durumu sorunca, bazı öğretmenlerinin Kürtçe konuşabildiğini anlatıyorlar. Sevilen öğretmenler onlar çünkü anadilini konuşunca öğretmen daha yakın ilişki kuruyor; çocukların aileleriyle konuşabiliyor. Sormaya bile gerek yok ama -başbakan lüzum görmese de- çocukların hepsi okulda Kürtçe'yi, yani anadillerini de okur yazar hale gelmek istiyor.
Ataman, Kürtçe sesli öyküler bulmayı planladıklarını, bir dönem Kürtçe masal kitapları dağıttıklarını anlatıyor.
Uçaklar kalkmasın!
Salı öğleden sonra merkezde olan çocuklar Didem, Şeyhmus, Ramazan, Sevim, Murat, Şeyhmus, Diyar, Leyla, Merve, Berfin ve Şermin'di. Merkez belediyenin desteğiyle kurulsa da, çocukların belediyeye de müdanası yok. "Sokağımızda çöp tenekesi yok", "Su kanalları temizlensin, kışın her yeri su basmasın" diye bir çırpıda sıralıyorlar eleştirilerini.
Röportajı çözerken, çocukların sesi sık sık kesiliyor. Nedeni yakındaki askeri havaalanına konuşlanan hava kuvvetlerinin bitmek bilmeyen uçuşları. Ataman uçakların geçtiği rotada 30'a yakın okul olduğunu anlatıyor. "O sırada elinizde megafon da olsa sesinizi duyuramazsınız. Sadece çocuklar değil çalışanlar da, evde yaşayanlar da aynı dertten muzdarip. Diyarbakır vuvuzelası..."
Ayrılmadan önce çocuklar bir de mini konser veriyor. Erbanelerini kapıp kendi seçtikleri üç şarkıyı söylüyorlar. Şarkılar ne diyor bilmiyorum, ama hüzünlüler. Çocukların sesi uçaklarınkini bastırabildiğinde, belki hep beraber neşeli şarkılar söyleriz, diye aklımdan geçiyor. (EÜ)
* Fotoğraf Ece Yıldız.
** Denge Zarokan'ın son sayılarına ulaşmak için tıklayın.