Ortalık günlerdir domuz gribi haberleriyle çalkalanıyor. Hepimiz panikteyiz "Aman domuz gribi virüsü bize de bulaşır mı!" diye... Aslında mevsimsel gripten pek de farkı olmayan bu hastalık, en çok da anneleri korkutuyor. Virüs çok hızlı yayılma özelliğiyle beraber öncelikle çocukları ve gençleri tehdit ediyor çünkü.
Bir anne olarak elbette ben de endişe duyuyorum bu durumdan ama yanı başımızda duran çok tehlikeli başka virüslerin de farkında olalım istiyorum. Örneğin bunlardan biri öyle bir virüs ki biz yetişkinler aslında sevgimizi göstermeye çalışırken, bu virüsü çocuklarımıza taşıyıp hasta ediyoruz onları. Kaş yapalım derken göz çıkarıyoruz kısacası, bilgisizlikten ve özensizlikten... Nasıl mı, işte cevabı!
Çevrenizdeki bebek sahibi yakınlarından çoğu kez şu sözü duymuşsunuzdur, "Öpmeye doyamadım, çok tatlı. İnsanın yiyesi geliyor!" Oysa çocukları sevgiden de olsa öpücüklere boğmak hiç de doğru değil, hele yabancıların, yani tanımadığımız kişilerin çocuğumuzu öpmesine izin vermek koca bir hata!
Öpücük hastalığı
"Tanımadığım biri çocuğumu niye öpsün?" diyebilirsiniz ama milletçe içimizdeki çocuk sevgisi, her şeyi yaptırıyor bize... Güzel bir bebek gördük mü, sokakta ya da herhangi bir mekanda yanına gidip, pat diye yanağına bir öpücük kondurabiliyoruz. Sonuç; tükürükte taşınan ve son yıllarda bebekleri ve küçük çocukları da tehdit eden 'Öpücük hastalığı'...
Önce kulağa şaka gibi geliyor ama son derece ciddi bir hastalık bu.Kişiden kişiye öpüşme yoluyla geçiyor. Dış kaynaklara göre hastalığın toplumda görülme oranı, yüz binde 50. Ancak özellikle lise yıllarında bu oran yüz kat artıyor... Asıl adı 'Enfeksiyoz mononükleozis' olan öpücük hastalığı, daha çok ergenler ve erişkinlerde rastlanan akut bir enfeksiyon hastalığı aslında. Ne var ki bebeklere de geçmesi olası.
Bu yüzden küçükleri severken, onları özellikle dudak çevresinden veya ağızdan öpmek büyük tehlike yaratıyor. Hastalığın yol açtığı rahatsızlıklar ise hiç de adı gibi romantik değil. Tipik özellikleri; ateş, membranlı faranjit, lenf bezlerinde, dalakta ve karaciğer büyüme... Kişinin kan sayımı tablosunda da ciddi değişiklikler meydana gelebiliyor. Hastalık kimi zaman da fark edilmeyecek kadar hafif seyredebiliyor.
Çocuk Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hilal Mocan, "Hastalığın bebeklerde de görülmesi çok ürkütücü. Buna neden olan epstein-barr virüsünün tek kaynağı ise insan. Bulaşması, çocuklar arasında veya çocukla erişkin arasında yakın temas ya da dudaktan öpme ile oluyor. Enfeksiyon yapan bu virüs, tükrükte taşınıyor. İlginçtir çevremde çocuğunu dudağından öpen ailelere sık rastlıyorum. Bu gerçekten çok sakıncalı. Anne-babalar yakınlığı ne olursa olsun, çocuklarını kucağına alıp öpmeye kalkan herkesi de uyarmalı" diyor.
Apandisit sanılabilir
Yüksek ateş yapan hastalığın teşhisinde de önemli bir noktaya dikkat çekiyor Mocan:
"Hastalık aniden veya yavaş olarak ateş, baş ağrısı, titreme, iştahsızlık ve kırıklıkla başlayıp, lenf bezlerinde şişme, şiddetli boğaz ağrısı ile devam edebilir. Ancak bu klinik tablo, hem şiddet hem süre olarak belirgin farklılıklar gösterebilir.
"Çocuklarda erişkinlere göre genellikle daha hafif seyreder. Ateş, 39-40 dereceye kadar yükselir ve ortalama altı gün sürer. Ağır vakalarda üç hafta kadar ateş yüksekliği devam edebilir. Çocuklarda ateş, genellikle daha düşük ve daha kısa sürelidir. Hastalık sırasında tipik olarak en çok boyun bezelerinde şişlik görülür. Karın içindeki bezeler şişerse, karın ağrısı yaparak yanlışlıkla apandisit sanılabilir."
Şüphelenilen vakalarda hızlı test olarak "monotest" yapılması öneriliyor. Yapılan bu testle, hastalığa neden olan epstein-barr virüsüyle (EBV) ilgili değerlerin ölçülmesi gerekiyor. İlginçtir, öpücük hastalığının özel bir tedavisi yok. Üstelik hastalık süresince antibiyotik kullanımı da yasak. Ancak yatak istirahati ve iyi bir destek tedavisi genelde iyileşmek için yeterli. Hastalık bulguları tamamen düzelene ve dalak tamamen küçülene kadar yakın temastan kaçınılması, çocuğa ağır spor yaptırılmaması da en doğrusu.
Şimdi, çocuğumuzu öpmeden ya da öptürmeden önce bir kez daha düşünmemizde yarar var sanırım, ne dersiniz?(İK/EÜ)