Önceki hafta bianet’te yer alan yazımda bebek ve çocuklarda beyin ve sinir sistemi için çok zararlı olarak nitelenen klorpirifos isimli tarım zehrini –bir kez daha- gündeme getirmiştim.
Klorpirifos tarımda kullanılan yüzlerce zehirli maddeden biri. Ülkemizde 2016 yılında yasaklandı ve piyasada bulunan klorpirifos içerikli tarım zehirlerinin de toplatılmasına karar verildi. Ancak dört yıldan fazla bir süredir kullanımı yasak olan klorpirifosun gıda ürünlerinde hâlâ kalıntısı çıkıyor. Bu ise piyasada hala klorpirifos bulunduğu anlamına geliyor.
İki farklı formu var
Klorpirifos piyasada iki farklı kimyasal formda bulunan bir tarım zehri. Bunlardan biri klorpirifos etil diğeri ise klorpirifos metil olarak niteleniyor. Klorpirifos etil olanı kısaca klorpirifos olarak anılıyor.
2016 yılında Avrupa Birliği (AB) ülkeleri dâhil çok sayıda ülkede ve Türkiye’de alınan yasaklama ve toplatma kararı, klorpirifos etil ile ilgili. Klorpirifos metil hakkında ise yol açtığı sağlık zararları hakkındaki tartışmalar bir sonuca varmadığı için bir yasaklama kararı alınmamıştı.
Ancak geçtiğimiz günlerde AB’nin ilgili kurumları tarafından klorpirifos metil için de bir karar alındı.
AB'de ikisi de yasaklandı
AB Komisyonu 23 Temmuz 2020'de aldığı bir kararla, klorpirifos etil ve klorpirifos metil için yürürlükte olan maksimum kalıntı sınırı değerlerini tüm gıda ve yem ürünleri için 0.01 miligram/kilogram değerine düşürdü. Bu değer daha önce klorpirifos etil için geçerli olan sınır değerinin klorpirifos metil içinde uygulanacağı, bir başka deyişle her iki tarım zehrinin de kullanımının yasaklandığı anlamına geliyor.
Yasaklama kararının alınmasında klorpirifos metilin genotoksik (genlerde hasar oluşturucu) etkileri ile ilgili bilgilerin çok yetersiz olması ve gelişimsel nörotoksik etkileri ile ilgili şüpheler etkili oldu. Gelişimsel nörotoksisite bebek ve çocuk sağlığı açısından çok önemli bir mesele. Gelişimsel nörotoksik etkiye sahip kimyasal maddeler beyin, omurilik, motor gelişim ve bilişsel yetenekler üzerinde olumsuz etkilere yol açıyor.
Otizm, dikkat eksikliği hiperaktivite sendromu, disleksi, öğrenim güçlükleri ve diğer bilişsel bozukluklar bu kimyasal maddelerin yol açtığı sağlık sorunlarından bazıları. Klorpirifosun olumsuz etkileri yaş küçüldükçe daha çok artıyor. Dolayısıyla bebekler ve çocuklar en duyarlı olan kesimi oluşturuyor.
Türkiye'de hala kullanılıyor
AB’de alınan karara benzer bir karar henüz ülkemizde alınmadı. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın tarım zehirlerinin hangi ürünlerde kullanılacağı hakkında bilgi veren internet sitesinde klorpirifos metil kullanımının hala serbest olduğu görülebilir. Bakanlık sitesinde klorpirifos metil için belirlenen maksimum kalıntı limiti değerleri sofralık ve şaraplık üzümlerde 0,2 mg/kg, domates, biber ve patlıcanda ise 0,5 mg/kg olarak belirtiliyor.
Klorpirifos metil kullanımının ülkemizde de derhal yasaklanması ve piyasada bulunan klorpirifos metil içerikli tarım zehirlerinin tamamının toplatılması gerekiyor.
Sonraki nesilleri korumak için
Bu, önlem işe yarayacak mı sorusu akla gelecektir. Bu soru bir başka soru üzerinde de düşünmemizi gerektiriyor: AB’de alınan yasaklama kararı bir işe yarayacak mı? Eğer iyi bir takip ve denetim yapılırsa işe yarayacaktır. Ancak klorpirifos 1965, klorprifos metil ise 1966 yılından beri piyasada kullanılıyor. Onlarca yıldır kullanılan bu zehirli kimyasal maddelerin sayısını asla bilemeyeceğimiz bebek ve çocukta yol açtığı zarar nasıl tazmin edilecek sorusunun yanıtı ne yazık ki belirsiz. Esasen böyle bir soruya yanıt verebilmek de tam olarak olanaklı değil. Ama her iki zehirli kimyasal maddenin de çocuklarda sağlık zararı oluşturduğuna hiç kuşku yoktur. Alınan karar ile en azından bundan sonraki nesiller korunabilir.
Klorpirifos etil ya da yaygın kullanılan şekliyle klorpirifos için ülkemizde 2016 Mart ayında alınan yasaklama ve toplatma kararının bir işe yaradığını söylemek imkânsız. Aradan neredeyse 5 yıl geçti ama gıda ürünlerinde klorpirifos kalıntısı hala çıkıyor. Bu konuda Bianet’te geçen hafta yer alan “AKP-MHP, çocuk sağlığını neden önemsemiyor?” başlıklı yazı (ve yazının sonunda yer alan linkler) ülkemizde ilgili kamu kurumlarının toksik kimyasal madde kullanımı ile nasıl mücadele etmediği-edemediği hakkında yeterli bir fikir verecektir. Aynı şey klorpirifos metil için de geçerli olabilir. Ancak bütün bu olumsuzluklara rağmen öncelikle yapılması gereken ülkemizdeki ilgili mevzuatta bir değişikliğe gidilerek klorpirifos metil kullanımının yasaklanması ve piyasada bulunan ürünlerin toplanmasıdır.
Tüm doğal hayatı etkiliyor
Sorun sadece insanlarla ilgili değil, doğal hayatın bütünü ile ilgili. Toksik kimyasal madde kullanımı sonucu yol açılan kimyasal kirlilik biyoçeşitlilik kaybının en başta gelen nedenlerinden biri. Klorpirifos meselesi sadece bir örnek. Havayı, toprağı, suyu, gıdaları kirleten binlerce toksik kimyasal maddeden sadece biridir klorpirifos.
Klorpirifos örneği üzerinden meseleye bakmak kamu kurumlarının gerçekten bir işlevi kalıp kalmadığını düşünmemizi gerektiriyor. Sorunları derinleştiren birer fail gibi iş gören bu kurumları bambaşka bir anlayışla yeniden kurmak gerekiyor. Kimyasal kirlilik, susuzluk, yaygın biyoçeşitlilik kaybı ve iklim krizi gibi bir dizi ağır meseleyle güçlü ve iyi organize olmuş kamu kurumları olmadan baş edebilmek olanaksız. Er ya da geç bu meseleleri düşünmek zorunda kalacağız.