Ne oluyorsa çocuklukta oluyor. Çocuk yetişkinliğe doğru yol alırken ve elbette yetişkinliğinde ekilen “iyi” ya da “kötü” neyse o biçiliyor. Şimdilerde yeni bir albüm var… Fazıl Say’ın “Türk Besteciler Serisi” olarak başlattığı projedeki ilk albüm “Çocuklar İçin”.
Albüm Adnan Saygun, İlhan Baran, Muhiddin Dürrüoğlu ve Fazıl Say eserlerinden oluşuyor. İsminin çocuklar için olduğuna bakılmaması gerektiğine ise albümü dinledikten sonra bir yetişkin olarak karar verebilirsiniz. Zira ister ebeveyn, ister çocuk, ister eğitimci olun…
Öyle ki Say, her bestecinin eserinden önce kendi yazdığı metinlerle eserlerin öyküsünü anlatıcı Selen Öztürk’ün içten sesiyle dinleyenlere kılavuz oluyor. Bu eserlerinin öyküsünün dinleyende ya da okuyanda bir karşılık bulmasının nedeniyse bana göre Fazıl Say’ın sadece iyi bir sanatçı olması değil aynı zamanda Kumru’nun babası Fazıl, olması da pek etkili.
Dinleyenlere sınıf ortamındaki bir öğretmen yerine elinden tutup çocukları oyunun içine dahil eden bir arkadaş ya da yetişkinseniz kolunuza girip sizi başka bir atmosfere götüren yolu iyi bilen dostunuz gibi hissettirebiliyor.
İşte tam bu noktada Fazıl Say, klasik müziğin sadece belli bir kesim için olduğu algısının yıkılmasını sağlıyor. Bu yönüyle de albüme, derdi “iyi” müzik olanların karşılaşması ya da kavuşması olarak da bakılabilir.
Albümün ilk sırasında, iyi bestelerin yaratıcısı, uluslararasında pek çok ödül kazanmış, albümü dinledikçe hocaların hocası diye bahsedebileceğimiz Adnan Saygun eserleri bulunuyor. Albümdeki “İnci’nin Kitabı” adlı bölümdeki İnci, Afacan Kedi, Masal, Kocaman Bebek, Oyun, Ninni ve Rüya eserleriyle Saygun sanki evcilik oynamak için dışarı çıkmış kapı önündeki o çocuğun keyifli anlarından sizi haberdar ediyor.
İlhan Baran, albümde Saygun’dan sonra yer alan ikinci besteci ve aynı zamanda Saygun’un yetiştirdiği öğrencilerden biri. “Çocuk Parçaları” bölümünde Saygun’un eserlerinde kapı önünde oyun oynayan çocuğun kırdaki oyununa, kırlardan Ege’nin kıyılarına ya da kıyıya dik uzanan o dağların eteklerinde koşturduğuna, oralardan ta Anadolu’nun bozkırlarında gezindiğine tanıklık edebiliyorsunuz. Bu tamamen hayal gücünüz ile bu güzel eserler arasında.
Muhiddin Dürrüoğlu’nun “6 Prelüd” bölümü albümde İlhan Baran eserlerinden sonra yerini alıyor. Dürrüoğlu ve Fazıl Say, İlhan Baran’ın “özel statü” olarak bahsedilen iki öğrencisi ve iki yakın arkadaş olduklarını yine albümdeki eserler öncesi paylaşılan metinlerden öğrenebiliyoruz.
Derslerden sonra yaptıkları futbol maçları da Say ve Dürrüoğlu’nun çocukluklarındaki güzel anlardan haber ediyor bizi. Dürrüoğlu’nun henüz 14 yaşında bestelediği bu prelüdlerin ilginç içeriklerde olduğu bilgisini de edinebiliyorsunuz. Mesela “3. Prelüd- Scherzando” çok hızlı ve çalınması çok zor ve otuz saniyede bitiyor bilgisiyle bu eserin isminin ne olabileceği dinleyiciye sorularak albümün içinde gezinen biri olarak cevap verme coşkusunu hissettirebiliyor. Mesela ben bu bölüme Say ve Muhiddin’in koştukları 100 m. koşusu ismini verdim.
İlginç olarak belirtmek istediğim bir başka eser ise “2. Prelüd Largo”. Dürrüoğlu’nun bu eserini Fazıl Say, “Sanki uzaya çıkmış ve makamsal müzik yapmış gibi” olarak yorumluyor. Adeta Baran’ın kırlara, bozkırlara götürdüğü o küçük çocuk sınırları aşarak Dürrüoğlu eserleriyle daha ötelere uzay boşluğunda gezintiye çıkıyor.
Fazıl Say, albümdeki son sanatçı. Atletizmdeki bir bayrak yarışmasında koşan atletler gibi elden ele verilen o bayrak Say’ın elinde bitiş çizgisine varıyor gibi. “4 Parça” ismini verdiği bu bölümdeki bazı eserlerin isimlerine bakıldığında bir çocukluk ganimeti günışığına çıkmış gibi görünüyor.
Mesela “İstanbul’da Bir Kış Sabahı” aynı albümdeki İlhan Baran’ın “Sessiz Sabah”ına, yine Say eseri olan “Ses” İlhan Baran’ın bozkırlara çıkardığı o çocukla Say’ın olgunluk döneminde karşılaşıp selam verdiği geçmişten bir dostu gibi gelmiyor değil bana. Hele ki en yakın örnek olarak Fazıl Say’ın “Yeni Şarkılar” albümündeki bazı eserlerinde kullandığı enstrümanlarla uzay boşluğunu, dahil olduğumuz evreni hissettirerek hayal kurdurması, Fazıl Say’ın çocukluk ganimetinin kıymetini bilen bir yetişkin olarak hava boşluğundaki yerini almasını sağlıyor.
Ayrıca “4 parça” bölümündeki eserlerden biri de kızı Kumru’ya ithaf ettiği “Kumru” isimli beste. Albümdeki at çizimleri de başarılı bir binici olan Kumru Say’a ait. Hala öğrenci olmakla beraber hem iyi bir sporcu hem de çizimle yakından ilgilenen Kumru kendiden küçükler için iyi bir rol model.
Çocuklar kendileri için yapılan iyiliği hissedip sorgusuz sualsiz o iyiliği sahiplenen kıymetli varlıklar. Ada Müzik’ten çıkan “Çocuklar İçin" albümünün çocuklardaki tesirini ‘Facebook Çocuklar İçin’ adresinden de izleyebiliyorsunuz. (AÖİ/NV)