Fotoğraf: AA
Başta Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi olmak üzere birçok uluslararası sözleşmede 18 yaşın altındakiler çocuk olarak tanımlanıyor. Türkiye'nin onayladığı, çalışma yaşamında asgari yaşı belirleyen 138 sayılı Uluslararası Çalışma Sözleşmesi de 18 yaşın altındakileri çocuk olarak tanımlıyor ancak, sorun bundan sonra başlıyor.
Sözleşmeye göre çalışma yaşı, zorunlu öğretimin tamamlanmasından önce başlayamaz. Her halükarda, 15 yaşın altında olamaz. Daha da ötesi, aynı sözleşme, ekonomisi ve eğitim olanakları yeterince gelişmemiş ülkelerde işveren ve işçi örgütlerinin görüşü alındıktan sonra asgari çalışma yaşının 14 olarak belirlenebilmesine de olanak tanıyor.
İş Kanunu'na göre asgari çalışma yaşı
Uluslararası Çalışma Sözleşmesi'nin çalışmaya başlama yaşı olarak uygun bulduğu yaş seviyesi 15 olarak belirlenince, 2003 yılından bu yana yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu'nda asgari çalışma yaşı 15 yaşı tamamlamış olanlar şeklinde belirlenmiş ancak, 14 yaşını tamamlamış olanların da, "çocuk işçi" olarak, sağlıklarına, ahlaklarına zarar vermeyecek ve eğitimlerini aksatmayacak şekilde özel olarak tanımlanmış hafif işlerde çalışabilecekleri kabul ediliyor.
İş Kanunu'nda, 15 yaşını tamamlamış 18'den gün almamış olanlar ise, "genç işçi" olarak tanımlanıyor ve bunların da çalışabileceği işler özel olarak belirlenmiş durumda. Şu halde, 15 yaşındaki çocuk işçiler ve 16-18 yaş arasındaki genç işçiler yaşlarına göre özel olarak belirlenmiş işlerde de olsa yasal olarak çalışabilir kabul ediliyorlar.
Çalışma yaşı çelişkisi
2012 yılında yürürlüğe giren 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nda, sadece genç işçi tanımı yapılıyor. Buna göre, iş sağlığı ve güvenliği bağlamında en az çalışma yaşı, 15 yaşını tamamlamış olanlar olarak tanımlı. Üstelik, 4857 sayılı İş Kanunu genel olarak sanayi, ticari işler ile 51 ve daha fazla işçi çalıştırılan tarım işlerini kapsarken, 6331 Sayılı Kanun, İş Kanunu'nun kapsam dışında bıraktığı tarım dahil çalışan bir kişinin bulunduğu (çocuk, çırak, işçi) tüm işleri kapsıyor.
Başka bir ifadeyle, İş Kanunu'nun kapsamında olsun olmasın tüm işyerlerini kapsayan bu Kanuna göre asgari çalışma yaşı, 15 yaşını bitirmiş olanlar yani, 16 yaş olduğu halde, 4857 sayılı İş Kanunu'ndaki 15 yaşındakilerin çalışabileceğine yönelik hüküm devam ediyor.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'ndaki yaş tanımı açık ve net olduğu halde ve madde gerekçesinde, "Çocuk çalışan tanımı bu tasarıda özellikle tanımlanmamış olup, mesleki eğitim dışında çocuk çalışanların istihdamının kısıtlanması Kanun amaçlarından biridir" denilmesine karşın, gerekçenin devamında, "Ancak çocuk işçi için İş Kanunu'nun getirdiği kısıtlamalar çerçevesinde çalışmaya izin verilen işlerde çalışanlar da bu Kanun kapsamı dışında mütalaa edilemez...." denildiğinden, 15 yaşında olanların da hafif işlerde çalıştırılabileceğine dair İş Kanunu'ndaki hükmün devam ettirildiği anlaşılıyor.
Halbuki İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'nun ilgili maddesinde, en az çalışma yaşı olarak sadece 15 yaşını bitirmiş (genç işçi) olmak koşulu belirtilmişken, maddenin gerekçesindeki cümleden hareketle 15 yaşındakilerin (çocuk işçi) de Kanun kapsamında olduğunu varsaymaya çalışmak, gerekçenin kanun maddesi haline getirilmesinden başka bir anlam taşımıyor. (*)
Sonuçta, çalışma yaşamını ilgilendiren iki yasa arasındaki asgari yaş çelişkisini gidermek için gerekçedeki açıklama kullanılmamalı. Bu nedenle, İş Kanunu'nda 15 yaşındaki çocukların çalışmasına izin veren düzenleme kaldırılmalı ve asgari çalışma yaşı olarak, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu'na paralel olarak sadece 15 yaşını tamamlamış olanların çalışabilmesine izin verilmelidir. Böylece, çocuk işçilerin çalışmasına İş Kanunu izin veriyor savunusu da engellenmiş olacaktır.
En kötü işlerde asgari çalışma yaşı
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından 1999 yılında kabul edilen ve Türkiye'nin de 2001 yılında onayladığı, en kötü işlerde çocuk çalışmasının önlenmesine ilişkin 182 sayılı sözleşme, 18 yaşın altında olan tüm çocukları kapsıyor.
182 Sayılı ILO Sözleşmesi'nin 3. maddesinde en kötü işler şöyle sıralanıyor:
*(a) Çocukların alım-satımı ve ticareti, borç karşılığı veya bağımlı olarak çalıştırılması ve askeri çatışmalarda çocukların zorla ya da zorunlu tutularak kullanılmasını da içerecek şekilde zorla ya da mecburi çalıştırılmaları gibi kölelik ve kölelik benzeri uygulamaların tüm biçimleri;
*(b) Çocuğun fahişelikte, pornografik yayınların üretiminde veya pornografik gösterilerde kullanılması, bunlar için tedariki ya da sunumu;
*(c) Çocuğun özellikle ilgili uluslararası anlaşmalarda belirtilen uyuşturucu maddelerin üretimi ve ticareti gibi yasal olmayan faaliyetlerde kullanılması, bunlar için tedariki ya da sunumu;
*(d) Doğası veya gerçekleştirildiği koşullar itibariyle çocukların sağlık, güvenlik veya ahlaki gelişimleri açısından zararlı olan işler.
Yine, maddenin (d) şıkkında, "Doğası veya gerçekleştirildiği koşullar itibarıyla çocukların sağlık, güvenlik veya ahlaki gelişimleri açısından zararlı olan" diğer işlerin de, sözleşmeyi kabul eden ülkelerdeki mevzuat veya yetkili makam tarafından ilgili işçi ve işveren kuruluşlarına danışıldıktan sonra, belirlenmesi isteniyor. (m. 4)
Bunun üzerine, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, "sokakta çalışma", "küçük ve orta büyüklükteki işletmelerde ağır ve tehlikeli işlerde çalışma" ile "mevsimlik tarım işlerinde çalışmayı" en kötü işler olarak belirledi. Bakanlık 2005 yılında, ilgili kurum ve kuruluşların katkılarıyla çocuk işçiliğinin en kötü biçimlerinin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak "Çocuk İşçiliğinin Önlenmesi İçin Zamana Bağlı Ulusal Politika ve Program Çerçevesi" hazırladı.
Ancak, 10 yıllık bir süreçte söz konusu programda hedefe ulaşılamadığı için "Ulusal Politika ve Program Çerçevesi" 2017-2023 yıllarına ertelendi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, bir yandan da Ekim 2020'de en kötü işlerden mevsimlik tarım işlerinde çocuk çalışmasını önlemek üzere işverenleri, çocukları, aileleri, tarım aracılarını kapsayan bilgilendirme ve tutum değiştirme hedefiyle, Avrupa Birliği'nin (AB) finanse ettiği 40 aylık yeni bir proje başlattı.
Ne yapmalı?
En kötü işlerden biri olarak belirlenmiş, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin ağır ve tehlikeli işlerinde, 18 yaşın altındakilerin çalıştırılmasının önlenmesi konusu, esasen mevcut yasal düzenlemeler çerçevesinde çözümlenebilecek ama takibi zor bir konu. Bir taraftan çocuk ve genç işçilerin çalışabileceği bir işten söz ediliyor, sonrada o işin ağır ve tehlikeli olan bölümünde çalıştırılamayacakları belirtiliyor.
Bu nedenle, yasal olarak çalıştırılabilecekleri bir işte çocuk veya genç işçi olarak çalışırken, işin ağır ve tehlikeli işlerden sayılan bölümünde çalıştırılıp çalıştırılmadıklarının anlaşılabilme yolu, işyeri düzeyinde sıkı takip gerektiriyor. Bunun için, iş denetiminin "en kötü işler" olarak saptanan alanlarda çalışmalarını yoğunlaştırması beklenir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, çocuklar için mevsimlik tarım işlerini 2005 yılında en kötü işler arasında belirlediği halde, 2012 yılında yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca bazı mevsimlik tarım işleri, "az tehlikeli işler" arasında sayıldığından, genç işçilerin (16-18 yaş) bu işlerde çalıştırılabileceği anlaşılıyor. Üstelik halen yürürlükte olduğu için, İş Kanunu'na göre, az tehlikeli işlere karşılık gelen hafif işlerde tanımlanmış tarım işlerinde 15 yaşındaki çocuk işçiler de çalıştırılabiliyor.
Halbuki 182 Sayılı ILO Sözleşmesi uyarınca, istisnasız tüm mevsimlik tarım işleri en kötü işlerden sayılmış olduğundan, 18 yaş altındaki hiçbir çocuk ya da genç işçinin mevsimlik tarım işlerinin hiçbirinde çalıştırılmaması gerekiyor. Bu nedenle, "yaş" ile ilgili düzenlemeler genel olarak İş Kanunu'nda yapıldığından, İş Kanununa mevsimlik tarım işlerinde asgari çalışma yaşının 18 olduğu yönünde hüküm konulması gerekiyor.
Sonuç olarak
Asgari çalışma yaşı konusunda İş Kanunu ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu arasında var olan farklılığın giderilebilmesi için, İş Kanunu'ndaki 15 yaşındaki çocukların çalışmasına izin veren düzenleme kaldırılmalı, her iki kanunda asgari çalışma yaşı (15 yaşını bitirmiş) konusunda paralellik sağlanmalıdır.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından 182 Sayılı ILO Sözleşmesi uyarınca mevsimlik tarım işleri istisnasız en kötü işlerden kabul edildiği için İş Kanunu'nda yapılacak bir düzenleme ile mevsimlik tarım işlerinde asgari yaşın 18 olduğu yönünde düzenleme yapılmalıdır.
Ayrıca asgari çalışma yaşı olarak 18 yaşın dikkate alınması ve 18 yaşın altındakilerin çalıştırılmasının önlenebilmesi konusunda duyarlılığın artırılması için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca uygulanmakta olanlar yanında diğer kurum ve kuruluşlarca da projeler geliştirilmelidir. (DK/KÖ)
(*) "...yasal metne yansımadığı takdirde bu aracın (gerekçenin) kullanılması düşünülemez. Çünkü yorumcu metne bağlıdır; gerekçe ve hazırlık çalışmalarının izdüşümünü yansıtmayan bir metni, bunlara uymadığı gerekçesiyle ne daraltabilir ne genişletebilir ne de değiştirebilir..." diyor Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, E.1993/1, K.1995/1 ve tarih 30.06.1995 tarihli kararına muhalefet şerhi. Yargıtay Kararları Dergisi, C:21 S:11 (Kasım 1995)