Ian McEwan’ın, Roza Hakmen tarafından Türkçeye çevrilen, “Çocuk Yasası” adlı kitabı yeni yayınlandı. Ian McEwan’nın tüm kitapları beni düşündürmüştür. Ama 2014 de yayınlanan Çocuk Yasası’nın (The Children Act) etkisi daha derin oldu. Bunun nedenlerinden biri yazarın etkileyici kalemi, diğer nedeni çocuk, büyük insan haklarının her düzeyde ihlal edilen bir toplumda yaşamanın dayattığı zorluklar. Kitapta Yüksek Divan Aile Hukuku Dairesi hakimi Fiona Maye’ın ölüm kalım kararlarını verirken yaşanan değerlendirme süreci ve kararların gerekçeleri sergileniyor. Fiona’nın problemli davalarında kanunlar, etik değerlendirme, inançlar, geleneksel değerler, ailenin yetkileri, ergenlerin hakları birbiriyle çarpışıyor.
Bir sağlık sorununda, tıbben en uygun çözümün hangisi olduğu konusunda farklı seçeneklerin olduğu bir çağda yaşıyoruz. Seçenekler artınca o hastalığın tedavisinde karar vermek her zaman kolay değil. Bazen etkin çözüm inançlarımızla taban tabana zıt olabiliyor. Bu tür durumlarda en uygun olanı seçmek kolay olmuyor. Hele zamanla yarışılan, ölüm kalım meselesi, acil durumlar konu olduğunda. Son kararı verirken uyulması gereken ilkeler salt tıbbı uygulamalarla sınırlı değil. Etik ve yasal düzenlemeler de işin içine girebiliyor. Etiğin dayandığı, temel koşul sözkonusu kişinin iyiliği için “iyi niyet”tir. Bu zeminde, hedef kişinin refahı için en uygun olanı seçiliyor. Ne hukuk alanında ne tıpta meslek etiği yapay değildir. Değerlendiren uzman o kişinin iyiliği için, niye o kararın verildiğini ve kararın geçerli yasal düzenlemelere uygunluğunun gerekçelerini belirtmesi gerekir (Sercan 2014).
“Çocuk Yasası”nda 18 yaş altında çocukların özne olduğu farklı dava örneklerini görüyoruz. Evet, 18 yaşına kadar her insan çocuk sayılır (BM Çocuk Hakları Sözleşmesi 1989) ama doğal olarak yaşamın ilk 18 yılı hızlı gelişmelerin olduğu bir devre. Bu yıllarda, fiziksel, bilişsel, psikolojik, toplumsal ve ahlaksal gelişim evrelerinden geçeriz. Özellikle, 14-18 yaş ergenlik evresi, öncekilerden farklıdır. Hala çocuk ama bu devrede ergen kişinin donanımı, eğitim, sağlık konularında bilgileri yabana atılamaz. Dolayısıyla, hangi okula gideceği, mesleği seçeceği ve hastalandığında seçilecek tedavi yöntemi gibi yaşamlarını etkileyen önemli kararlarda onların onayını almak gerekir. Aslında işbirliği yapabilmesi için bu bir zorunluluktur. Bu durumda, çocuk hakları bağlamında 14 yaş üzerindeki, çocuklardan aydınlatılmış onam alınması gereklidir. ABD, İngiltere, Kanada gibi ülkelerde, 7-14 yaş grubu, çocukların kendileriyle ilgili tıbbi uygulama kararlar için ana-baba veya yasal temsilciden aydınlatılmış onam alınmasına ek olarak çocuğun onayının alınması da gerekiyor (Hasta Hakları 2014, Öztürk 2007).
Bu kitapta da, çocukların bağımsız karar verme durumları ve haklarının yaşa göre farklar göstererek aşamalı oluşunun örneklerini görüyoruz. Hakim Fiona karar verirken bazen ilgili çocuk-kişiye danışamıyor.
Örneğin; “bir kaç aylık yapışık ikizlerin ayrılma kararında onların karar verme yeterliliği yok. Ayrıldıklarında biri yaşayacak ama ayrılmadıklarında ikisinin de öleceğini bilimsel bilgilere dayanarak biliyorsak erişkin olan ana babanın, ikisinin de ölmesine, karar verme hakkı tartışılabilir. Ian McEven’ın etkileyici dili bizi, Fiona’na ile birlikte bu sürecin içine çekiyor, hatta yaşatıyor.
Bana, çocuklar ya da erişkinler için hak aramanın ve elde etmenin sorun, hatta tehlikeli olduğu bir ülkede, bu kitap hayal gibi geldi. Tabii ki, varlığına, özerkliklerine saygı gösterilmesi beklenen çocukların, kendi sağlıklarıyla ilgili konularda kendi çıkarları doğrultusunda karar verebilmeleri için verilen tıbbi bilgiyi anlayabilme, yorumlayabilme ve seçenekler arasından uygun seçimler yapabilme gibi özelliklerinin olup olmadığının uzmanlarca değerlendirilmesi gerekir.
Kitabımıza dönersek; Fiona, kan nakli hemen yapılmazsa ölecek olan ama içinde büyüdüğü topluluk daha doğrusu tüm tanıdıkları ve ailesinden gördüğü ve benimsediğini zannettiği inançları nedeniyle tedaviyi reddeden 17 yaşında bir genç için karar verirken “… bir nükleer bilimcinin ciddiyeti ve işleyişe bağlılığıyla..” (sy 33) davanın taraflarıyla görüşüyor. Taraflar hastanenin temsilcileri, gencin vasileri, Çocuk ve Danışma Mahkemesi Danışma ve Destek Hizmetleri temsilcisi (syf. 50). Üç tarafın uzlaştığı tek konu gencin akıllı ve durumunu anlıyor olması. Ama, Fiona son kararını gencin kendisiyle görüştükten sonra verebiliyor. “Mahkemeler çocuğun menfaatini göz önüne alarak, anne babanın dini ilkelerine aykırı müdahalede bulunmaktan kaçınmalıydı” (syf. 19). “17 yaşındaki genç Adam’ın ölüm hakkında ancak genel ve biraz romantik bir fikri vardı”. “Onu … dininden ve kendinden korumak gerekiyordu” (syf. 89). Karar verilirken “mahkemenin, inanç ifadesine saygı göstermek dışında, belirli bir din hakkında hiçbir görüşü olmamalıydı” (syf. 67).
Kitabın beni kişisel olarak etkileyen ve imrendiren nedenlerinden ilki, genel hasta haklarıyla ilgili. Ülkemizde, erişkin hastalara, ameliyathane kapısında, bilgilendirmeden, okuduğunun ne anlama geldiğini hazmetmeden “bilgilendiril-memiş” onam kağıtları imzalatılabiliyor. Oysa, klinik uygulamada hastadan alınan aydınlatılmış onamın, geçerli bir onam olabilmesi için açık ve anlaşılır olarak bilgilendirmeli, onam alınması sürecinde her hangi bir baskı, zorlama, telaş olmaması gerekmektedir. Dahası, hastanın anlamak için anlamlı, anlamsız sorularına yanıt verilmesi gerekmektedir.
Türkiye’de de örnek kararlar alan hakimler ve etik kurallara uygun karar mekanizmalarını titizlikle uygulayan ve uygulanması için ortam yaratmaya çalışan doktorlar var. Ama sağlıkçılara dayatılan performans sistemi içinde, hele acil koşullarda yoğun iş baskısıyla bu kararlar için kurulların işletilmesi, istense de, gerçekleştirilmesi zor. Özenli sağlıkçılar da böylesi bir vakti ayırmalarının engellenmesinin ağırlığını yaşıyor.
Kitaptan etkilenmemin ikinci nedeni, ergen haklarıyla ilgili. Ülkemizde yöneticilerin, idarecilerin, çocuk haklarının yaşama geçirilmesinde ne kadar içtenlikli ve dürüst davrandığı, bir başka deyişle çocuklarının ölüm, cinsel saldırıya maruz kalmak dahil zarar gördüğü bir dünya yaratılmasında kimlerin başlıca sorumlu olduğu başka bir tartışmanın konusu.
Bu ortamda, çocuklarla ilgili kanun ve yönetmelikleri yapanların, uygulayanların ve çalışma alanları çocuk olan meslek derneklerinin, sivil toplum kuruluşlarının, çocukların yaşları ve gelişimsel olgunluk düzeyleri dikkate alınarak aşamalı bir biçimde görüşlerinin alınması, artan ölçüde karar alma süreçlerine aktif katılımlarının sağlanması anlayışını benimsenmesini ve uygulanabilirlik ortamını yaratmak için kolları sıvamalıdır.
Sonuç
Çocuklar, hele ergenler, kendileriyle ilgili kararlarda söz sahibi olmalıdır. Çocukların sadece acil tıbbı sorunları olduğunda kararı ana babası vermiyor. Ailenin onayı, onların yaşam boyu etkileyen eğitim, meslek seçimi ve evlilik gibi konularda da yasal bir zorunluluk.
Ergenleri yabana atmayalım. Gençlerle çalışırken, hele pırıl pırıl ne olduğunu veya ne olmadığını, kendi kimliğini bilen gençlerle çalışırken yaş ve konum olarak yetkili ve yeterli konumda olan ana babalara onların görüşlerinin ciddiye alınması gereğini anlatmak güç oluyor. Ergenin seçimleri kendirlerinkine denk düşmediğinde uzmanlara danışmaya ve bilgi almaya gelen aileler, çok kere kendi normlarına, inançlarına uygun kararların ergenlere benimsetilmesini talep ediyorlar. Bu tür kararlarda ana baba olmanın haklarından veya hükümdarlığından vazgeçilmesi anlayışını geç kalmadan sarsmak gerekir.
Çocukların kararlarını paylaşmak, biz “yetişkin-büyüklerden” farklı olan kararlarına saygı duymak gelecek kuşaklar içinde biz büyümüşlerinde ortak kurtuluş yolu olacaktır. (ŞY/HK)
Kaynaklar
Hasta Hakları Yönetmeliği 01.08.1998 tarih ve 23420 sayılı Resmi Gazete Madde 24- (Değişik:RG-8/5/2014-28994)
Hafize Öztürk Türkmen (2007) Çocuk Psikiyatrisi ve Etik. Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları (Ed.A.Soykan Aysev, Y.Işık Taner), Golden Print, 1.Basım, 1001-1017
Mustafa Sercan (2014) Etik ve Psikiyatri. Nevzat Yüksel (Ed) Ruhsal Hastalıklar. Akademisyen Yayınları, Ankara. 833 - 842
TPD İnsan Hakları ve Etik Bilimsel Çalışma Birimi (2002): Ruh Hekimliği (Psikiyatri) Hasta
Meslek Etiği Kuralları. Türkiye Psikiyatri Derneği Bülteni Eki
* Çocuk Yasası, Ian McEwan, Çev. Rosa Hakman, Yapı Kredi Yayınları, 153 sayfa, İstanbul 2016.