Bir kadın, bir erkek; bir çift. Adam ilk kez dile getiriyor; bebek mi yapsak? Hem de İkea’da alış veriş yaparlarken! Kadında şaşkınlık, korku, dehşete kapılma, daha fazla şaşkınlık, umut, biraz daha umut, korku, kararsızlık, en çok kararsızlık.
Böyle başlayan diyalog, dünyaya bir çocuk getirmenin “kişisel ve toplumsal sorunlarının” masaya yatırılması ile devam ediyor. Kadın dehşete kapılma ile kararsızlık arasında gidip gelirken, “karbon salınım izlerimizi” ormanlarla silmeden en azından dengelemeden neden çocuk yapamayacaklarını anlatıyor. Ama bir saniye sonra da iyi insanlar oldukları için iyi bir anne baba olacaklarını bu yüzden çocuk yapmaları gerektiğini söylüyor. Adam ara ara kadını sakinleştirmek için “nefes al” diyor, zira kadın panikten nefes almayı unutuyor. “Yoksa evlatlık mı alsak?”
Hadi bir insan yapalım
Çiftimiz küresel iklim değişikliği sorunlarına karşın çocuk yapılır mı sorusu ile epey uzun, detaylı ve samimi şekilde uğraşıyorlar. Ancak soruların yanıtlarını vermek her zaman yetmez. Çocuk yapmak meşakkatli bir yoldur, kararlılık gerektirir ancak sizin dışınızdaki etkenlere de bağlıdır.
Çiftimiz bu karar sürecinde bir yandan kendilerinin dünyadaki varlıklarını, diğer yandan birbirleri ile olan ilişkilerini, geleceğe dair beklentilerini sorgularlar. “Çocuk yapmalı mı?” sorusuna verdikleri yanıt aynı zamanda yaşamla, birbirleri ve dünyayla ilişkilerinin açıklamasıdır.
“Çocukları ile kendilerini var eden annelerden olmak istemiyorum.”
“Çocuklarımla rekabetçi ya da eğitimci olmayan oyunlar da oynamak istiyorum”
“Hala seks yapabilmek istiyorum.”
Çocuk yapma isteği vücut saatinin getirdiği bir alarm mıdır? Üreme ihtiyacı sadece hayvansal güdü müdür? Yoksa sadece yalnız kalmak korkusu mu? Geride iz bırakmak? Ölüme karşı durmak? Kendini onlarda var etme isteği? Hepsi? Peki, buna nasıl karşı durulur ki?
İnsanlığın en büyük sorunu; iklim değişikliği
İklim değişikliği yüzyılımızın en büyük felaketi olmasına karşın aslında maalesef pek de gerektiği farkındalığa erişemiyor. Ancak çiftimiz, başlarda daha çok kadın, daha sonra adam da dâhil olarak bu konuya epey kafa yoruyorlar. “Çocuk yapmalı mı?” sorunusun yanıtını ararken, cevabı rasyonelize etmeye çalışırken hep bir yerde iklim değişikliği tartışması yer alıyor.
Zaman atlamalarının saniyeler arasında ve çoğu zaman birer cümle ile ifadelenmesi, seyircinin hiç zorlanmadan beş dakika sonrayı da, 2 yıl sonrayı da kavraması oyununun kurgusundaki başarının sadece tek bir yanını oluşturuyor.
Dekor, oyunun girişinde görevlilerin de seyircilere “beyaz çizgilere basamayalım lütfen” diye uyardığı çevresi beyaz şeritle belirlenmiş kare bir zemin ve onun üzerindeki zaman zaman azalan, zaman zaman artan ışıklardan ibaret. Ancak görevlilerin beyaz çizgilere basmayın uyarısı sadece bizim için değil oyuncu için geçerli olunca bu aynı zamanda kendimize çizdiğimiz, bize çizilen çerçevelere, sınırları da anlatmış oluyor. Ayrıca dekor olmayan dekor aynı zamanda zaman akışında mekan sorununu ortadan kaldırıyor.
Adaylılar ve ödüller
Dizilerde izlediğim oyuncuları, tiyatroda izlediğim her seferinde televizyon ve tiyatronun ne kadar farklı olduğunu fark ediyorum. Dizilerin düz anlatım ve oyunculukların tiyatroda nasıl coşkuya, enerjiye ve yeteneğe dönüştüğünü görmek büyük keyif. Engin Hepiler sakin, tam büyümemiş ve yeni çevreci müstakbel babada, Nergis Öztürk ise epey nevrotik, aklı bolca karışık, hep çevreci müstakbel annede çok inandırıcı ve samimi bir oyun çıkarıyor.
Bütün bunlar birleşince ödüller ve adaylıklar kaçınılmaz oluyor. “Akciğer” oyunu Mehmet Birkiye’ye 21. Yapı Kredi Afife Jale Ödülleri Yılın En Başarılı Yönetmeni, Nergis Öztürk’e Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu adayları arasında yer veriyor. Aynı zamanda Nergis Öztürk 22. Sadri Alışık Ödülleri’nde Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu adayı olurken, XVII Direklerarası İstanbul Seyirci Ödülleri’nde ise Performans Ödülü’nü kazanıyor. (BY/NV)
Yazan: Duncan Macmillan
Çeviren: Barış Arman
Yöneten: Mehmet Birkiye
Işık ve Dekor tasarımı: Cem Yılmazer
Kostüm tasarımı: Şirin Dağtekin
Yapım Koordinatörü ve Yönetmen Yardımcısı: Zeynep Balkan
Yapım Sorumlusu, tanıtım ve sosyal medya: Beyza Şekerci
Oyun Fotoğrafları: Mehmet Çakıcı
Reji asistanları: Ömer Güneş, Doğa Halis
Sahne amiri: Musa Can Pekcan
Işık tasarım asistanı ve uygulama: Yasin Gültepe
Oynayanlar: Nergis Öztürk, Engin Hepileri