6 Şubat depremlerinin ardından sahaya giden binlerce gönüllü ve profesyonel, ortak bir hedefle hareket etti: Destek olmak, dayanışmayı büyütmek ve özellikle çocukların güvenliğini korumak. Ancak insani yardım alanında sıkça gözden kaçan bir gerçek var:
İyi niyet tek başına güvenlik yaratmaz. Doğru yönetilmediğinde risk üretir. Bu nedenle afet sonrası müdahale süreçlerinde safeguarding, yani çocuk koruma politikaları, her çalışmanın merkezinde yer almalıdır. Safeguarding yalnızca kurum içi prosedürler değil; sahada çocukla temas eden herkesin davranışını şekillendiren etik bir çerçevedir.
Güvenlik ve yakınlık arasındaki ince çizgi
Deprem çocukları çok boyutlu bir yıkımla karşılaştı: Evlerini, okullarını, rutinlerini, sosyal çevrelerini ve kimi zaman bakım verenlerini kaybettiler. Bu kayıplar, çocuklarda yoğun bir “güvende olma” ihtiyacı doğurdu. Ancak afet koşulları, çocukların güvenlik algısını olağan dönemlere kıyasla daha kırılgan hâle getirir.
Bu süreçte:
• aşırı temas,
• yalnız görüşmeler,
• sürekli hediye verme,
• duygusal bağı güçlendiren davranışlar
gibi iyi niyetli görünen yaklaşımlar bile sınırları bulanıklaştırabilir. Travma yaşayan çocuklar, bazı uygunsuz davranışları “şefkat” olarak yorumlayabilir. Bu durum çocuğu savunmasız bırakır ve istismara açık hâle getirir.
Bu nedenle afet alanında çocukla kurulan her iletişim, mesleki standartlara, çocuk koruma ilkelerine ve etik sınır bilgisine dayanmalıdır.

20 KASIM DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ
Depremin çocukları: 2,5 yılın ardından hak temelli bir bakış
İyi niyetli hatalar da zarar verebilir
Deprem sonrası sahada görev alan birçok gönüllü çocuklarla çalışma konusunda eğitimli değildi. Bu nedenle:
• gereğinden fazla yakınlık kuruldu,
• çocukların özel alanına aşırı müdahale edildi,
• çocuğun anlatımları mesleki çerçevenin dışında alındı,
• bağımlılık yaratan ilişkiler gelişti,
• profesyonel olmayan “psikososyal destek” görüşmeleri yapıldı.
Bu davranışların çoğu kötü niyetten kaynaklanmıyor olsa da, kötü niyetin olmaması zarar verilmediği anlamına gelmez.
Çocuk koruma alanında ihmal ve ihlal çoğu zaman bilgisizlikten doğar.
Grooming: Görünürlüğü azalan, riski artan bir istismar dinamiği
Grooming, akademik literatürde bir yetişkinin çocuğu duygusal, psikolojik ve sosyal olarak manipüle ederek istismara hazırlaması olarak tanımlanır. Bu süreç anlık değil; planlı, aşamalı ve çoğu zaman fark edilmesi güç bir şekilde ilerler.
1. Grooming Sürecinin Aşamaları
a) Hedef Seçimi
İstismarcılar genellikle daha kırılgan, desteğe ihtiyaç duyan veya yalnızlaşmış çocukları hedef alır. Afet bölgeleri bu nedenle riskin yükseldiği ortamlardır.
b) Güven İnşası ve Erişim
Yetişkin, çevresiyle uyumlu görünerek çocuğa erişim sağlar. Afet ortamlarında rol ve sorumluluklar net olmadığından bu aşama kolaylaşır.
c) Sınırların Bulanıklaştırılması
Hediye verme, aşırı ilgi, fiziksel teması normalleştirme, sır paylaşma, “özel ilişki” kurma gibi davranışlarla çocuğun sınır algısı değişir.
d) İzolasyon ve Kontrol
“Bu bizim aramızda”, “Bunu kimseye söyleme”, “Seni en iyi ben anlıyorum” gibi ifadelerle çocuk sosyal çevresinden uzaklaştırılır.
2. Afet Sonrası Risk Neden Artar?
a) Denetim mekanizmaları zayıflar.
Çocuklar okul ve sosyal çevreden kopar; gözetim tutarlı değildir.
b) Çocuklar duygusal olarak daha savunmasızdır.
Yoğun kayıp yaşayan çocuklar yakınlığa daha hızlı yanıt verir.
c) Yetişkin rolleri belirsizdir.
“Gönüllü”, “yardım çalışanı” veya “ziyaretçi” kimliği sık sık karışır.
3. Sahadan Gelen Örnekler
Deprem sonrası raporlanan bazı durumlar grooming’in erken işaretlerini taşıyordu:
• sürekli hediye getiren yetişkinlerin gizlilik talep etmesi,
• çocuğu aileden uzaklaştıran söylemler,
• yalnız görüşmeler veya çocuğu köşeye çekme,
• özel mesajlaşmalar ve aşırı iltifatlar.
Bu davranışlar tek başına istismar değildir; ancak grooming’in bilinen erken göstergeleridir ve acilen raporlanmalıdır.
Safeguarding neden toplumsal bir sorumluluktur?
Çocuğun güvenliği sadece kurumların değil; temas eden her yetişkinin sorumluluğudur. Etkin bir safeguarding sistemi:
• fiziksel temas ve yakınlığın sınırını belirler,
• yalnız görüşmeleri yasaklar veya denetler,
• fotoğraf & hikâye paylaşımını kısıtlar,
• şüpheli davranışların raporlanması için güvenli mekanizmalar kurar,
• çocuğun bağımlı hâle gelmesini engeller.
Bu kurallar yalnızca bürokratik gereklilik değildir; çocuğun yaşam hakkını ve güvenliğini koruyan bariyerlerdir.
Sahadan yansıyan gerçekler
Deprem sonrası karşılaşılan örnekler, çocukların ne kadar hızlı risk altına girebileceğini gösterdi:
• gönüllülere duygusal olarak bağlanan çocuklar,
• “Beni kurtaran kişiyle kalmak istiyorum” diyen yalnızlaşmış çocuklar,
• kontrolsüz bireysel ziyaretler,
• yetkin olmayan kişilerce yürütülen “destek” görüşmeleri.
Her bir örnek aynı gerçeği vurguluyor:
Safeguarding varsa çocuk güvendedir; yoksa hiçbir çocuk tam anlamıyla güvende değildir.
Çocuğu asıl koruyan: Yetişkinin sınırı
Çocukla temas eden herkes şu soruları sormalı:
• Bu davranışım çocuğu güçlendirir mi, yoksa bağımlı mı kılar?
• Yakınlığım çocuğun güvenliğini riske atıyor olabilir mi?
• Mesleki ve etik sınırları koruyor muyum?
• Yardım ederken farkında olmadan zarar verebilir miyim?
Bu soruların cevabı yalnızca iyi niyette değil; yetkinlikte, farkındalıkta ve etik duruşta saklıdır.
Sonuç: Çocuklar yakınlık değil, güven arar
Gerçek çocuk koruma, çocuğun etrafına duvar örmek değil; güvenli bir çember oluşturmaktır. Afet bölgesinde yaşananlar bize şunu hatırlattı:
Yardımın gücü kadar bir sınırı da olmalı.
Ve o sınırın adı: çocukların güvenliği, iyiliği ve geleceği
Ek: Tanımlar ve başvuru mekanizmaları
Safeguarding (Koruyucu Güvenlik)
Çocukların her türlü ihmal, istismar ve sömürüden korunması için oluşturulan etik kurallar, prosedürler ve güvenlik mekanizmalarının bütünüdür. Sahada çocukla temas eden herkesin uyması gereken standartları belirler.
Grooming (Duygusal Manipülasyon Yoluyla Yaklaşma)
Bir yetişkinin çocuğun güvenini kazanarak onu istismar sürecine hazırladığı planlı ve aşamalı manipülasyon sürecidir. Hediye verme, aşırı ilgi, sır paylaşma, yalnız görüşme, izolasyon gibi davranışlarla ilerler.
Çocuk Koruma
Çocukların fiziksel, duygusal, psikolojik ve sosyal güvenliğini sağlamak amacıyla yürütülen önleme, müdahale ve izleme faaliyetlerinin tamamıdır. Temel amacı çocuğun her ortamda güvenli bir yaşam sürmesini sağlamaktır
Çocuk İhmali, istismarı ve sömürü şüphesinde başvuru mekanizmaları
112 –Acil Çağrı Merkezi
Hayati tehlike, şiddet, cinsel istismar veya acil risk durumlarında.
ALO 183 – Sosyal Destek Hattı
Çocuk istismarı, aile içi şiddet, ihmal ve risk bildirimleri için 7/24 çalışan hat
155 – Polis İhbar Hattı
Acil olmayan ancak suç şüphesi taşıyan durumlar için.
Aile ve Sosyal Hizmetler İl/İlçe Müdürlükleri
Profesyonel inceleme, koruma tedbirleri ve sosyal hizmet müdahaleleri için.
Cumhuriyet Savcılıkları
Cinsel istismar, ağır ihmal veya suç şüphesi içeren her durumda doğrudan başvuru yapılabilir.
Çocuk İzlem Merkezleri (ÇİM)
Cinsel istismar vakalarında çocuğun ifadesinin uzmanlar eşliğinde tek seferde alındığı güvenli merkezlerdir.
(HÖ/NÖ)



