türkiye'nin de altında imzası bulunan ve 27 ocak 1995 tarihli ve 22184 sayılı resmi gazete'de yayınlanan çocuk haklarına dair sözleşme(1) birleşmiş milletler genel kurulu tarafından 20 kasım 1989 tarihinde kabul edilmiştir. bu nedenle 20 kasım dünya çocuk hakları günü sayılmıştır.
ulusal mevzuat sayılan bu sözleşmenin dışında 3.7.2005 tarihinde kabul edilen 5395 sayılı "çocuk koruma kanunu" da 'korunma ihtiyacı olan veya suça sürüklenen çocukların korunmasına, haklarının ve esenliklerinin güvence altına alınmasına ilişkin usûl ve esasları' düzenlemektedir.
şu anda ülkemizde sağlık hizmetleri "sigortalı olma" koşuluna bağlı olarak sunulmaktadır.
yürürlükte olan 5510 sayılı "sosyal sigortalar ve genel sağlık sigortası kanunu"na göre 18 yaşına kadar tüm vatandaşların sağlıkla ilgili harcamaları ebeveynleri üzerinden hak sahibi oldukları sağlık güvenceleri kapsamında karşılanmaktadır.
sgk yasası bunu "genel sağlık sigortalısı sayılanların çocukları, ana ya da babanın tescil edilmiş olmasına bakılmaksızın ve ayrıca bir işleme gerek olmaksızın 18 yaşına kadar genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi olarak sağlık hizmetlerinden ve diğer haklardan yararlandırılır. 18 yaşından küçük çocuğun ana ve babası da yok ise 18 yaşına kadar 60 ıncı maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (7) numaralı alt bendi kapsamında primi Devlet tarafından ödenmek üzere genel sağlık sigortalısı sayılır" diyerek kayıt altına almıştır.
bedelsiz değil!
bunun pratik karşılığı çocukların da büyüklere uygulandığı gibi yararlandıkları sağlık hizmetleri için kullanma ücreti, katkı payı ve ek ücret ödeme durumunda olmalarıdır.
ek ücretin talep edilmeyeceği ayrıcalıklı durumlar arasında ise çocuklarla ilgili olarak "yenidoğana verilen sağlık hizmetleri", "organ, doku ve kök hücre nakilleri", "doğumsal anomaliler için yapılan cerrahi işlemlere yönelik sağlık hizmetleri" bulunmaktadır.
hizmet sunumuyla ile ilgili coğrafi, toplumsal ve ekonomik eşitsizlikler ile olanaksızlıklar bir yana, çocuklar söz konusu sağlık hizmetlerinden ancak bir "bedel ödenmesi" halinde yararlanabilmektedirler.
çocukların bir ekonomik kazancı söz konusu olmadığına göre bu harcamalar "eğer varsa" çocukların sigortalı olan ebeveynleri tarafından karşılanmak durumundadır.
çok çocuklu, yoksul, işsiz, düzenli sigortalı olmayanların çocukları bakımından bunun yaratacağı sorunlar açıktır; ama daha önemlisi bu durum "hizmeti kullan(a)mama"ya yol açmaktadır.
oysa çocuk haklarına dair (cenevre) sözleşme'de çocuğun sağlığıyla ilgili düzenlemeleri çok açıktır. Sözleşmenin 24, 25 ve 26. maddeleri tüm çocukların ayrımsız ve koşulsuz bir şekilde sağlıkla ilgili haklarını tanımlamaktadır:
bu durum sözleşmeyi imzalayan ve kabul eden "taraf devletler"e şu yükümlülükleri getirmektedir:
- taraf devletler, çocuğun olabilecek en iyi sağlık düzeyine kavuşma, tıbbi bakım ve rehabilitasyon hizmetlerini veren kuruluşlardan yararlanma hakkını tanırlar.
- hiçbir çocuğun bu tür tıbbi bakım hizmetlerinden yararlanma hakkından yoksun bırakılmamasını güvence altına almak için çaba gösterirler.
- bu hakkın tam olarak uygulanmasını takip ederler ve özellikle; a)bebek ve çocuk ölüm oranlarının düşürülmesi, b)bütün çocuklara gerekli tıbbi yardımın ve tıbbi bakımın, temel sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine önem verilerek sağlanması, c)temel sağlık hizmetleri çerçevesinde ve başka olanakların yanı sıra, kolayca bulunabilen tekniklerin kullanılması ve besleyici yiyecekler ve temiz içme suyu sağlanması yoluyla ve çevre kirlenmesinin tehlike ve zararlarını göz önüne alarak, hastalık ve yetersiz beslenmeye karşı mücadele edilmesi, d)anneye doğum öncesi ve sonrası uygun bakımın sağlanması, e) bütün toplum kesimlerinin özellikle ana-babalar ve çocukların, çocuk sağlığı ve beslenmesi, anne sütü ile beslenmenin yararları, toplum ve çevre sağlığı ve kazaların önlenmesi konusunda temel bilgileri elde etmeleri ve bu bilgileri kullanmalarına yardımcı olunması, f)koruyucu sağlık bakımlarının, ana-babaya rehberliğini, aile planlaması eğitimi ve hizmetlerinin geliştirilmesi; amaçlarıyla uygun önlemleri alırlar.
- çocukların sağlığı için zararlı geleneksel uygulamaların kaldırılması amacıyla uygun ve etkili her türlü önlemi alırlar.
- bu maddede tanınan hakkın tam olarak gerçekleştirilmesini tedricen sağlamak amacıyla uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi ve teşviki konusunda karşılıklı olarak söz verirler. bu konuda gelişmekte olan ülkelerin gereksinimleri özellikle göz önünde tutulur"
söz konusu hükümlerin tümü de yürürlükte olan sgk yasası ve uygulamasıyla açıkça çelişmektedir.
devlette süreklilik esastır ve mevcut yöneticiler daha önceden konulmuş kurallara, verilmiş taahhütlere ve ondan daha önemlisi genel insan haklarına, hukukun üstünlüğüne riayet etmek zorundadırlar. Hangi gerekçeyle olursa olsun, bir hakkın gereğinin yerine getirmeyen devlet "hak ihlâli" yapan ya da ona göz yuman bir konumda sayılacaktır.
çocuk hakları günü'nde bir kez daha anımsatıyor ve devleti şu anda yönetenlere sorumluluklarının gereğini yapmaya çağırıyorum. (ms/hk)