Erkek şiddeti gündemden düşmüyorken uzmanlar kadına yönelik ayrımcılığın kadın mücadelesi içinde sınırlandırılmasına karşı çıkıyor, yetkilileri ve özellikle erkekleri harekete geçmeye çağırıyor. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, Kadın Çalışmaları'ndan akademisyen Serpil Sancar'ın "Erkeklik İmkansız İktidar-Ailede, piyasada ve sokakta erkekler" isimli kitabından "Erkek egemenliğe karşı erkekler" başlığı altındaki makaleyi kısaltarak alıntılatılıyoruz.
Erkeklerin farklı cinsellikler ve toplumsal cinsiyetler arasındaki adaleti gerçekleştirmek amacıyla bir araya gelerek yaptıkları faaliyetler dünyada önemli politik hareketlerden biridir.
Dünyanın birçok yerinde erkekler politik gruplar ve ilişki ağları içinde, çoğu zaman kadınlarla da dayanışarak, cinsiyet eşitliği için farklı mücadeleler yürütüyorlar.
Son 30 yılda erkekler tarafından kurulan bu tür gruplar çeşitli kampanyalar yaparak uluslararası destekler oluşturup şiddet karşıtı somut adımlar atmayı başardılar.
1970'lerde ilk ortaya çıkmaya başladığından beri cinsiyet ayrımcılığını yok etmeyi amaçlayan erkek gruplarının önemli bir odağı, erkeklerin kadınlara karşı uyguladığı şiddetin engellenmesi oldu.
Kadınlara karşı şiddet cinsiyet adaletsizliğinin temeli olduğu gerçeğinden hareket eden bu erkek örgütlenmeleri, erkeklerin kadınlar üzerindeki tahakkümüne yol açan aile içi şiddeti ve genel olarak kadınlara yönelen şiddeti durdurmak için çeşitli yollar deniyorlar.
Kadınlara yönelik şiddeti durdurmayı amaçlayan erkek hareketi 1990'lı yıllardan itibaren daha da yaygınlaşarak dünyaya yayıldı. Bu erkek hareketi erkeklerin "erkek şiddeti"ni durdurmak konusunda sorumlu olduklarını kabul ederek, önce tek tek kendi hayatlarındaki şiddeti yok etmeyi hedefliyorlar; dahası bunun da ötesine geçerek, kamusal ve kolektif bir eylem alanı yaratarak kadınlara yönelik erkek şiddetini engellemenin yollarını arıyorlar. Şiddet karşıtı erkek hareketi kamusal tartışmaları örgütlemek ve şiddete karşı bir kamu bilinci geliştirmek amacıyla değişik eylemler yapıyor, yürüyüşler düzenliyor; şiddet kullanan erkeklerle birlikte grup çalışması yapıp şiddete yol açan erkeklik hallerini içerden dönüştürmeye çalışıyorlar; okullarda, cezaevlerinde ve işyerlerinde çalışma grupları, eğitim programları düzenliyorlar ve çoğu zaman kadın örgütleri ile de birlikte çalışıyorlar.
Erkeklerin şiddet karşıtı örgütlenmesinin en bilineni Beyaz Kurdele Kampanyası (White Ribbon Campaign), 4 kıta ve 35 ülkede faaliyet gösteren, şiddete karşı erkekleri harekete geçmeye çağıran bir kampanya.
Kanada'nın Montreal kentinde bir kadın sığınma evinde 14 kadının katledilmesinin 2. yıldönümü olan 1991 yılında başlatılmış; ABD, Avrupa, Afrika, Latin Amerika, Asya ve Avustralya'da yeni yeni ortaya çıkan erkek gruplarıyla genişleyerek dünya çapında bir eylemliliğe ulaşmış bir örgüt.
Erkeklerin, kadınların maruz kaldıkları erkek şiddetine karşı çıkmaları için cesaretlendirilmesine çalışıyor; erkekler beyaz kurdele takarak, kendileri hiçbir zaman kadına karşı şiddet uygulamayacaklarına, uygulanan şiddeti kabul etmeyeceklerine ve buna karşı sessiz kalmayacaklarına söz veriyorlar.
Beyaz Kurdele Kampanyası aynı zamanda eğitim stratejileri geliştiriyor, babalar yürüyüşü düzenliyor, kadın örgütleri için fon artırıcı çalışmalar yapıyor.
Kampanyalardan elde edilen gelir, kadın savunuculuğu programlarına, şiddet mağdurlarına ve kurbanlarına gönderiliyor (Flood 2003a).
Uluslararası kampanyaların yanı sıra, neredeyse bir düzine ülkede erkeklerin kadınlara karşı uyguladığı şiddeti sonlandırmaya yönelik çalışan erkek grubunun varlığı biliniyor.
Örneğin Hindistan, Mumbai'de Men Against Abuse and Violence (Taciz ve Şiddete Karşı Erkekler) grubu aile içi şiddete odaklanmış gönüllü bir örgüt. Orta Amerika'da aile içi şiddete karşı kampanyalar yürüten Puntos de Encuentro (Buluşma Noktalan) ve Men Against Violence (Şiddete Karşı Erkekler) örgütleri erkekleri eşlerine saygı göstermek, aile içi çatışmaları barışçı şekilde çözümlemek ve aile içi şiddete karşı mücadelede yardımlaşmak için geniş bir eğitim kampanyası sürdürmüş.
Şubat 2000'de Namibya'da toplanan "Kadınlara Yönelik Şiddete Karşı Erkekler Konferansında Malavi, Kenya, Güney Afrika ve Zimbabwe'den erkek grupları cinsiyet temelli şiddete karşı bir araya gelerek stratejiler ve deneyimler konuşmuşlar. Avustralya'da Men Against Sexual Assault/MASA (Cinsel Saldırıya Karşı Erkekler) yine önemli ve etkin bir başka örgüt.
Şiddet karşıtı erkek hareketlerinin en güçlü olduğu yerlerden biri olan ABD'de 100'ü aşkın erkek grubu var: Men Overcoming Violence/MOVE (Şiddetle Baş Eden Erkekler), Men's Resource Centre (Erkek Destek Merkezi), Men Can Stop Rape (Erkekler Tecavüzü Durdurabilir) bunlardan birkaçı.
1999 Kasımında Men's Resource Centre tarafından yayımlanan tam sayfa bir ilanda yer alan şu cümle çarpıcı: "Tüm erkekleri eril şiddet kültürünü reddetmeye ve kadınlar için, erkekler için ve çocuklar için iletişime dayalı bir işbirliği kültürü yaratmaya davet ediyoruz" (Flood 2003a; 460).
Şiddet karşıtı erkek grupları şiddetin engellenmesi için stratejiler geliştirmişler. Engelleme stratejisinin amacı ilk elden erkeklerin şiddete yatkınlığını azaltmak.
Bunu yapmak için şiddeti destekleyen inançların, değerlerin ve söylemlerin farkına varılarak karşı çıkmak, şiddeti yücelten eril iktidar ilişkilerine karşı çıkmak gerektiği ve alternatif olarak şiddet karşıtı olan, cinsiyet eşitliği içeren bir erkeklik, toplumsal cinsiyet ve erkek kişiliği örnekleri inşa etmek amaçlanıyor.
Yakın zamanlarda Erkekler Tecavüzü Durdurabilir tarafından düzenlenen "Gücüm, incitmek için değil" kampanyası buna bir örnek olarak verilebilir.
"Güç kampanyası" süresince liselerde konferanslar verilmiş, okul ve otobüslere posterler asılmış, okul eğitmenleri ve çalışanları için elkitapçıkları hazırlanmış ve bir de gençlik dergisi yayım gerçekleştirilmiş. Bu faaliyetlerde erkeklerle kadınların arasındaki ilişkilerde şiddeti azaltmak, cinsel ilişkilerde birbirine saygılı olma ve karşılıklı rızayı gözetmeyi cesaretlendiren bir içerik oluşturulmuş.
Şiddetle mücadelede hem şiddeti uygulayan hem de şiddete maruz kalmış insanlarla çalışmak gereği vurgulanıyor.
Bazı şiddet karşıtı erkek grupları, doğrudan şiddet kullanan erkeklerle çalışmayı etkin buluyor; özellikle şiddet kullanmaktan suçlu bulunmuş, hapishaneye girmiş erkeklerle çalışarak danışma grupları oluşturuyorlar ve bu gruplarda gönüllü olan ya da mahkeme kararı ile katılıma zorunlu tutulmuş erkeklerle çalışarak onları kendi şiddetleriyle yüzleştirmeyi amaçlıyorlar.
Şiddet karşıtı eğitimin önemli bir amacı, erkek çocuklarının ve yetişkin erkeklerin şiddet içeren erkeklik değerlerine karşı dirençlerini geliştirecek yöntemler oluşturmak olarak tanımlanıyor.
Erkeklerin şiddet karşıtı çalışmaları birçok yeni yöntemi geliştirerek uygulanabilir hale getirmiş. Örneğin Hindistan'da erkeklerin kadınlar üzerine şiddetini gösteren filmler kullanılmış. Güney Afrika'da "Gerilla Tiyatrosu" barlarda dolaşarak tartışmalar örgütlemiş. Kamboçya'da erkekler için toplum merkezlerinde broşürler dağıtılmış. Amerika'da "Amerika Baştan Başa" adlı bir yürüyüşle toplumsal bilinç yaratma amaçlanmış. Tecavüz Karşıtı Eğitim, üniversite kampüslerinde özellikle Kuzey Amerika'da yaygınlaşmış ve Kampus içi Tecavüzü Engelleme Programlarında, yaşıt erkek öğrencilerin eğitmen olarak kullanılmasında başarı sağlamış.
Şiddet karşıtı erkeklerin oluşturduğu yöntemlere bakınca "tecavüzcü erkek terapisi", "silahsızlanma siyaseti", "barış inşası", "şiddetsizlik eğitimi" gibi adlar altında tanımlanan eylemleri görüyoruz (Connell 2002b). Şiddet kullanan erkekler hakkında yapılan araştırmalar yeni yeni bilgilere ulaşmayı sağlıyor. Örneğin erkeklerin egemen erkek değerlerine rağmen, korkularını söyleyebildikleri ortamlarda eril şiddetin azaldığı saptanmış (Collinson ve Hearn 2005).
Erkeklerin şiddet karşıtı çabalarını destekleyen bir faktörün feminist kadın örgütleriyle işbirliği olduğu vurgulanıyor.
Burada anılan birçok erkek örgütü feminist kadın örgütleri ile işbirliği yoluyla kendi stratejilerini geliştirmiş. Bu örgütlerin hangi tür bir feminizme dayanması gerektiği uzun bir tartışma olmakla birlikte, günümüzün şiddet karşıtı erkek gruplarının, pro-feminist erkek faaliyetlerinin daha genişleyen ağlarının bir ürünü olduğu söylenebilir.
Örneğin NOMAS (Cinsiyetçiliğe Karşı Erkekler Ulusal Organizasyonu, ABD), Avrupa Pro-Feminist Erkekler Ağı, Değişim İçin Erkekler Ağı (İngiltere) gibi örgütler buna örnek gösterilebilir.
Erkeklerin, şiddet karşıtı kadın grupları ile işbirliği yapması çok hayati önem taşıyor ve bu işbirliğinin yarattığı tartışma, eleştiri ve karşılıklı öğrenme süreci erkek örgütlerinin baskıcı erkeklik davranışları ile yeniden uzlaşmasını engelleyerek, şiddeti durdurmak konusunda erkek ve kadın çıkarlarının ortaklığını gösteren bir tavır sergileyebiliyor.
Öte yandan cinsiyet farklarına dayalı toplumsal ilişkilerden birçok erkeğin doğrudan maddi kazanç elde ettiği ve bundan vazgeçmenin kolay olmadığı ortada. Özellikle erkeklerin kadınların sunduğu ev içi hizmetlerinden karşılıksız yararlanıyor oluşu ve bu ayrıcalıklardan vazgeçmeye karşı gösterilen direnç bunun tipik örneği. Bu tür dönüşümlerin bazı erkeklerde kimlik sorunlarına yol açtığı ve "kadınlaşacağı" korkusu ile bu tür eğilimleri desteklemedikleri araştırmalar sırasında da açığa çıkıyor.
Geliştirilebilecek çalışma ve programların çeşitliliğine rağmen genellikle şiddet uygulayan erkeklere, genç erkek çocuklarına ve okul öğrencilerine, üniversite kampüslerindeki genç erkeklere yönelik eğitim programları stratejik olarak en yaygın kullanılan yöntemler. Öte yandan değişimi en zor, ama değiştiğinde hızlı tetikleyici olacak erkek egemen kurumları merkeze alan çalışmaların gereği özellikle vurgulanıyor. Bunun için hükümet ve kamu politika larının şiddete karşı erkekleri duyarlı kılacak ve ev ile iş yaşamı arasındaki dengeyi daha eşitlikçi tarzda düzenlemelerini kolaylaştıracak politikaların geliştirilmesi talep ediliyor.
Bu çalışmalar sırasında özellikle kadın örgütleriyle birlikte çalışmanın önemi vurgulanıyor (Connell 2003; 15-27). Erkeklerin cinsiyet eşitliği ve şiddete karşı çalışmalara katılmasını amaçlayan spesifik programlar "babalık eğitim programları", "şiddet karşıtı erkekler için programlar", "cinsel ve üreme sağlığı programlarına erkeklerin katılımını sağlamak", "okul ders programlarında erkeklik rol klişelerinin değişimini sağlamak", "cemaat temelli programları özellikle şiddete karşı desteklemek" gibi başlıklarla ele alınıyor.
Değindiğimiz birkaç örnek dışında, Türkiye'de şiddete karşı çıkan erkeklerin kendi aralarında geliştirdiği bir örgütlenme ve politik stratejiler tartışması olduğundan bahsetmek pek mümkün değil. Yine de şiddete karşı gelişen bir direnme ve değiştirme deneyiminin varlığından bahsedebiliriz. Bunlara iyi bir örnek aşağıda:
Ben pro-feminist ve antimilitarist bir erkeğim... Kadın hareketi yükseliyorken bu süreci daha bilinçli sorgulayarak daha farklı baktığım bir dönem yaşadım. Feminist bilince sahip ve haklarını sonuna kadar koruyarak ilişkilerini ona göre düzenleyen kadınlarla beraber çalışmak da benim için şans oldu. Hâlâ da devam ediyor beraber çalışmamız. O süreç de benim için kendimi sorgulayıcı ve öğretici oldu; onların benden, benim onlardan öğrendiğim bir dönem oldu. Ben bu çalışmaları sürdürürken bir anti militarist dernek kurduk, şu anki noktama da o dernek sürecinde ulaştım. Yurtdışındaki barış hareketleri ve anti militarist gruplarla ilişkilerim oldu. Onlarla tanıştık ve yabancı arkadaşların varlığı özellikle kadın-erkek eşitliği konusunda, bütün muhalifliğimize, solculuğumuza rağmen, kendi içimize dönüp bakmaya yol açtı. O kapalı çevre içinde kendimizi görmemize imkân sağlayan bir pencere açtı. Almanyalı kadınlar çok farklı; erkekler de çok dikkatli özenli olmaya çalışıyorlar. Çarpıcı; hakikaten insanlar toplumu ne kadar sorguluyorlar ve bunu bir fantezi olarak görmüyorlar. Bu deneyim düşünmemi sağladı. Onlarla yaptığımız toplantılarda kadınların rollerinin çok daha farklı olduğunu; az olmalarına rağmen ciddi ağırlıklarının olduğunu gördüm. Bu arada eşcinsellerle ilişkiler de benim için önemli bir deneyim oldu. Bu arada da bizim derneğimizin içinde biz bütün bu politik işleri yapmaya çalışıyoruz ve kadın sayısı artıyordu. Hatta bir süre sonra aslında bir feminist grup oluştu; daha çok kafa yormaya başladık. Ama orada tersten bir baskılama da söz konusu oldu. Benim gibi düşünen birkaç arkadaş da, şöyle bir şey söyledik: "Sol camiada geleneksel rollerin dışında kalmaya çalışan erkekler olarak çok zor durumdayız. Çünkü ne o tarafa gidebiliyoruz; orada o tür erkeklerin sohbetinden bir şey almamız mümkün değil. Ama burada da bazen bizim kadın arkadaşlar çok garip davranıyorlar ve her şeyi çok sorguluyorlar, bizim bütün iyi niyetli çabalarımızı desteklemek, kanalize etmek gibi bir şey yapmıyorlar, nerde bizim yerimiz?" gibi ciddi sıkıntılar yaşadık. Bu bizim kafamızı meşgul eden bir sorun oldu. Beraber olduğum kadın da bu gruptaydı. Biz bir sorun olduğunda yüksek perdeden tartışırken o bu sorunlara ayna tutuyordu, gözüme soka soka. Evde de yani feminist vardı. (SS)
* Serpil Sancar, Erkeklik: İmkânsız İktidar/ Ailede, Piyasada ve Sokakta Erkekler, Metis Yayınları, Nisan 2009, 978-975-342-719-7. Fiyatı 22 YTL.