Çok değil, yaklaşık sekiz ay önce Türkiye’de bambaşka bir politik iklim vardı, AKP’ye karşı ortak bir mücadele hattının nasıl örüleceği konuşuluyordu. Bunu Milliyet Gazetesi’nde Kadri Gürsel 9 Temmuz tarihli “Laik Türkler daha iyisini hak edebilir” başlıklı yazısında, Burak Cop ise T24 adlı sitede “CHP ve BDP seçim ittifakı yapmalı” adlı yazısında dile getirdi.
Bu yazılanlar sosyalist siyasetlerin de gündemine de girdi. Sarıyer Halkevleri’nin çağrısıyla 9 Aralık Pazar günü yapılan panelde Cumhuriyet Gazetesi yazarı Ergin Yıldızoğlu, Sendika.org yazarı Ferda Koç, Yurt Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Denizli Milletvekili İlhan Cihaner ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel tarafından “AKP karşıtı mücadelenin sol eksende birleşme olanakları” etraflıca tartışıldı.
Bu tartışmalar ortaya çıkmadan önce Sosyalist hareketler ve BDP yerli yerinde durmaktaydı; değişen ve tartışmanın başlamasına sebep olan şey CHP’nin ulusalcılıktan daha demokratik bir zemine doğru hareketiydi.
Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki CHP’nin 2011 genel seçimlerinde İlhan Cihaner, Melda Onur, Şafak Pavey, Veli Ağbaba, Sezgin Tanrıkulu, Hüseyin Aygün gibi isimleri meclise taşıması, Kürt sorununa yaklaşımındaki değişiklikler ve adı geçen vekillerin birçok toplumsal meselede öne çıkan çalışmaları sosyalist sol’da ve BDP tabanında CHP’ye dönük algının değişmesini de beraberinde getirdi.
CHP’li milletvekillerinin olumlu karşılanan bu tutumları dışında Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) çeşitli uygulamalarına ve operasyonlarına karşı yapılan eylemlerde, etkinliklerde, mahkeme önlerinde; CHP tabanı, BDP tabanı ve sol ve sosyalist hareketler bir araya geldi, birbirini tanıdı kısmen de yakınlaştı.
Buralarda konuşulan da aynıydı “AKP karşıtı bir bloku nasıl kurarız?” İlk birlikteliğin yerel seçimlerde yapılmasının çok olumlu sonuçlar doğuracağında hem fikir olundu. BDP Eşbaskanı Selahattin Demirtaş da konuyla ilgili NTV’ye bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Açıklamasında olası bir ittifakın koşullarını belirtti.
Burada CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun o dönem yaptığı açıklamaların ve gezilerin de payı var. Kılıçdaroğlu genel seçim turu kapsamında Hakkâri’ye gitti. Hakkâri belediyesi ve halkı tarafından oldukça misafirperver bir şeklide karşılandı. Konuşmasında AKP’ye yüklendi ve “özerklik” sözü verdi.
Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti esnasında ise Hakkâri esnafı kepenk indirmişti. Kılıçdaroğlu Geçtiğimiz kurban bayramında Diyarbakır’ı ziyaret etti. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir ile görüşen Kılıçdaroğlu Diyarbakır’da da iyi karşılandı.
KCK operasyonlarını eleştirdi, Kürt sorunu için "Bu sorunun çözümü siyasi hayatıma mal olacaksa siyasi hayatımı feda ediyorum" dedi.
Kılıçdaroğlu CHP’nin görüşmeyi pek tercih etmediği yazar ve gazetecilerle de birkaç kez bir araya gelerek Kürt sorununun çözümünde dair görüşlerini aldı.
Türkiye siyasetinin hızla değişen dengelerinde bahsettiğimiz CHP ve BDP arasındaki yakınlaşma da değişti. Hüseyin Aygün’ün PKK’liler tarafından kaçırılması, Birgül Ayman Güler’in ırkçı açıklamaları, Haluk Koç’un açıklamaları, Deniz Baykal’ın CHP grup toplantısı konuşması ile birlikte yakınlaşma denilen şey berhava oldu.
Sadece berhava olmakla da kalmadı tabana yayılarak tam tersi bir etki yarattı da diyebiliriz.
Lüleburgaz’da Halkın Demokratik Kongresi'nin (HDK) yapacağı ve Sebahat Tuncel’in katılacağı ekoloji paneli CHP’lilerin baskısı sonucu iptal edildi.
Panele katılacak olan CHP Milletvekili Emre Köprülü, Sebahat Tuncel’in katılmasını bahane ederek katılmayacağını belirtti, CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur’a ise katılmaması için baskı yapıldı. Melda Onur bu durumu “Parti tasarrufu sebebiyle katılamayacağım” diyerek twitter hesabından açıkladı.
İçinde milletvekillerinin de yer aldığı HDK’nin düzenlediği Karadeniz gezisinde CHP’nin tavrı pek misafirperver değildi. Olayların ilk çıktığı yer olan Sinop’ta yerel yönetim CHP’de olmasına rağmen, heyete belediyeden bir davet gelmediği gibi heyetin uğradığı saldırı karşısında CHP’den dayanışma-destek ziyareti de gelmedi.
Kılıçdaroğlu’nun Abdullah Öcalan-Devlet arasındaki görüşmeler karşısındaki ikircikli tutumu çokça yazıldı. Bunun dışında CHP’nin kamuoyuna pek yansımayan meclis komisyonlarındaki tutumunu HDK Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü ayrıntılı bir şekilde 16 Mart tarihinde Özgür Gündem gazetesinde yazdı.
CHP’yi “oldukça iyimser bir şekilde” yakından takip eden Radikal gazetesi yazarı Koray Çalışkan CHP içerisinde ulusalcılar ve sosyal demokratlar arasındaki çatışmanın giderek şiddetlendiğini yazsa da kamuoyuna yansıyan görüntü ulusalcıların sözlerini sakınmadan söylediği ve inisiyatifi elde tuttuğu izlenimini uyandırıyor.
Genel tabloya bakıldığında AKP’nin Kürt sorununa bakışında bir değişikliğe gittiği veya çözüm politikalarını geliştirmeye çalıştığı görülse de bunun nasıl sonuçlanacağına dair kimsenin bir öngörüsü yok.
KCK davalarında bir değişme yok, dördüncü yargı paketinden bir şey çıkmadı, 7000 kişi hala hapiste. Böyle bir süreçte CHP’nin kendi içindeki ulusalcıları geri plana iterek ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ile arasındaki açıyı açarak çözüm sürecinin bir parçası olması gerekiyor.
Aksi takdirde bir süre önce oluşan ve şimdilerde berhava olan kısmi yakınlaşmanın uzun bir süre ortaya çıkması zor görünüyor. CHP ya çözümün bir parçası olacak ya da dün Newroz kutlamalarına saldıranlarla yan yana düşecek.
Zor olsa da gönlümüzden geçen birincisini tercih etmesi… (AS/HK)