"Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.”
(Ludwig Wittgenstein, Philosophical Investigations, 1953)
Çoğu zaman ağızdan çıkandan kulak habersiz olsa da bu ülkede, biliriz ki dil her şeydir. İletişim aracı işlevinden çok daha fazlasıdır; gelişendir, yaşayandır, ölendir. Her dil ayna gibidir; konuşulan toplumun tarihini, kültürünü yansıtır. Bir çocuk içinse anasından duyduğu hikaye, babasının dilindeki mırıltı; hayatının prizmasına düşen ışığın rengidir.
Bu hafta 15 Mayıs Kürtçe Dil Bayramı’ydı; anadilin önemini anlamak için “Dil nasıl edinilir?” sorusu üzerinde düşünmekte, çalışmaları anlamakta fayda var. Dil bilimi alanında çalışmalar felsefeden psikolojiye kadar birçok alanda yer buluyor. Çalışılan alan ne olursa olsun dil edinim mekanizmasının prensipleri konusunda tartışmalar dışında yadsınamayan ortak bir nokta var: Dilin bir çocuğun bilişsel, kültürel ve akademik gelişimindeki yeri. Dil edinimi anadilde eğitim programlarından çocuğun entelektüel gelişimine kadar hala etkin çalışma alanlarından biri. Dil bilimciler bugün hala dil edim süreçlerinin bilişsel ve sosyolojik taraflarını anlamaya çalışıyor.
Ananın Memesinden Süt İçer Gibi Dil Edinmek: Anadil
Anadilde eğitimin önemine vurgu yapmadan üzerine düşünülmesi gereken bir nokta var: Peki, bir çocuk erken yaşlarda anadilini nasıl kavrıyor ki ileriki yaşlarda bu dilde eğitim alması bu kadar önemli olsun? Bu alanda ilk teori davranışsal psikolojici B.F Skinner’ın Verbal Behavior isimli kitabına ait (Skinner, 1957). Skinner dil ediminin tamemen çevresel faktörlere ait olduğunu; ceza veya ödüllerle çocuğa bu yetinin kazandırıldığını savunuyor. “Edimsel koşullanma” dediği teorisinde dış faktörlerin çocuğun üzerindeki muazzam gücünden dem vuruyor. Büyük çoğunluğumuzun politik aktivist kimliğiyle tanıdığı aynı zamanda ünlü bir dilbilimci olan Noam Chomsky bu teoriyi yıkıyor (Chomsky, 1959) ve yıllarca tartışılacak bir teori ile dil bilimine katkıda bulunuyor.
Chomsky, ödüllendirmelerden cezalardan tamamen ayrıksı, yaradılıştan gelen bir dil yetisinden bahsediyor. Annenin çocuğu kucağına alması, emzirmesi kadar doğal ve olağan, sonradan öğrenme ile uzak yakın alakası olmayan bir mekanizmadan bahsediyor. Dil, anamızın memesindeki sütü içer gibi edinilen bir mekanizmadır. Bu mekanizmanın temel prensiplerinden biri ve bu yazının konusu Noam Chomsky’nin “evrensel dilbilgisi” hipotezidir.
Noam Comsky’nin Evrensel Dilbilgisi Hipotezi
Plato’nun Problemi
Chomsky’nin Skinner’ı eleştirirken kullandığı ana argümanlardan biri dil edim sürecinin koşullanma ile olamayacağıdır. Plato’nun dilin yaradılıştan gelebileceği argümanından esinlenerek dil edim süreci için “Plato’nun Problemi”ni ortaya atar (Chomsky, 1975). Kürt olsun Türk olsun çocuklar doğduklarında hiçbir yeterli kanıt olmadan dilbilgisi kurallarını nasıl doğru bilebiliyorlar?
Chomsky’nin iddiasına göre çocuklar doğru dilbilgisi kurallarına çok nadir maruz kalıyor. Dili duyabilecekleri tek kaynak zaten çevresi; orada da dilbilgisi kurallarına dikkat edilmeden, laf lafı bölerek, “gündelik” dediğimiz tarzda konuşmaya maruz kalabilir. Yani bir çocuğun bu kuralları doğru üretebilmesi kimseden öğrenmesiyle olmuyor. Peki çocuklar doğru kuralları nasıl bilebiliyor?
Olası Bir Cevap: Dil Edinim Aygıtı
Chomsky bu soruna çocukların bu biyolojik olarak dil edinme yatkınlığını işaret eden mekanizma ile cevap veriyor: Dil Edinim Aygıtı.
Yalnız bir gereklilik de beraberinde geliyor: Bu aygıtla birlikte çocuk dil edimi için anadiline maruz kalmalıdır. Yani genetik olarak sahip olduğumuz bir dil aygıtı var; fakat yeterli değil; dile maruz bırakılmalıyız. İşte zurnanın Kürtçe mi Türkçe mi Lazca mı dediği yer burası. Chomsky’nin erken yazılarından geç yazılarına bu hipotez birçok konseptte yer bulur (Belme & Deacon, 2008).
Evrensel Dilbilgisi
Dil Edinim Aygıtının bir birleşeni de evrensel dilbilgisidir. Biyolojik olarak yatkın olduğumuz evrensel dilbilgisinin kodları bizde saklı; yalnız bu genetik Kürt mü Türk mi olduğumuza değil insan olup olmadığımıza bakıyor. Evrensel dilbilgisi ile birlikte günlük hayat maceramız başladığında bir çocuğun dilbilgisi kurallarını bilmesi olanak buluyor (Chomsky, 2000).
Evrensel dilbilgisinin de sağlaması gereken prensipler ve parametreler var (Chomsky, 1988). Prensipler bütün dillerde geçerli olan kurallar demek. Parametreler ise kendini maruz kalınan anadilin dilbilgisine göre ayarlayan mekanizmanın temsili. Evrensel dilbilgisi ve onun prensipler ve parametreleri deneysel olarak çalışılan, eleştirilerin yanında tartışmalara yol açan bir kaynak sağlıyor (Scholz & Pullum, 2002).
Hipotezi Destekleyen Deneysel Çalışmalar
Yapısal İşlemler-Yapıdan Bağımsız İşlemler
Evrensel dilbilgisinin deneysel alanda çalışılan prensiplerinden birisi de yapısal işlemlerdir. Biyolojik kodlamasından önce şunu açıklayayım; yapısal işlemler nedir? Yapısal işlemler cümlede kelimenin cümledeki sırasına bağlı kalmaksızın yapılan kurallardır; cümlenin yapısına bağlıdır (Crain, Kletzsos & Thornton, 2010). Yani mesela “şu kelimeyi görünce başa getir” gibi bir kelime sıralamasından öte yapısalcı bir mantık içerir.
Deneysel çalışmaların da doğruladığı gibi Chomsky’nin evrensel dilbilgisi hipotezi de çocukların yapısalcı mantık içinde karar verdiklerini öne sürer (Crain & Nakayama, 1987). Yani Kürt de olsa Türk de olsa kelime sıralamaktan ziyade yapısalcı bir mantık kullanıyor; bu da dilbilgisi ediminin biyolojik kodlarına işaret ediyor (Jordens & Lalleman, 1996).
Cümlenin Asimetrik Yorumu
Bir diğer dilde evrensellik kanıtı sunan çalışma ise asimetri içeren cümlelerle yapılmış (Crain, Kletzsos & Thornton, 2010). Asimetri derken Eğer…ise kalıbıyla birlikte veya bağlacının anlamda yarattığı farklılıklar kastediliyor. Deneysel çalışmalar şunu işaret ediyor: Çocuklar 4 yaşından önce bu gibi farklılıkları biliyor (Crain, Goro &Thornton, 2006).
Bu çalışmanın önemi evrenselliğinde. Deneysel çalışmalar Kuzey Çin, Rusya, Hollanda, Japonya, Portekiz ve Norveç’te yapılmış. Cümleler diğer dillerde aynı anlama gelecek şekilde çevrilmiş ve çocukların evrensel dilbilgisini destekleyen asimetrik yorumlarının değişmediği gözlemlenmiş (Crain, 2008).
Düğüm, çözülmeyi bekliyor
Anadilinde eğitim gören bir çocuğun gelişimi üzerine yeterince söz söylendi; çok uzatmaya gerek yok. Basitçe fizik kurallarıyla anlatayım: Onu artırırsan bu da artar. Chomsky’nin Evrensel Dilbilgisi hipotezinin de gösterdiği gibi; dil dediğin ana memesinden süt içer gibi edinilir. Haa gün gelecek ne sözün anlamı kalacak ne de geriye sözler kalacak da denilebilir. Fakat zaman sarkacı çok boyutludur; söylenecek daha çok söz var. Bu hafta 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı’ydı. Kürtçe’nin önündeki engellerin kaldırılması istendi. Aslında istenen anadili Kürtçe’yi anasının memesinden içer gibi öğrenen çocukların eğitim hakkıdır. Kürtçe için ortadaki düğüm uzun süredir çözülmeyi bekliyor. Umut ederiz ki kılıçla değil, akılla çözülür. (DA/AS)
Kaynaklar
Behme, C., & Deacon S. (2008). Language learning in infancy: Does the empirical evidence support a domain specific language acquisition device? Philosophical Psychology 21, 641 – 671.
Chomsky, N. (1959). Review of Skinner's Verbal Behavior, Language, 35, 26-58.
Chomsky, N. (1975). Reflections on Language. New York: Pantheon.
Chomsky, N. (1988). Language and the problems of knowledge. Cambridge, MA: MIT Press.
Chomsky, N. (2000). The architecture of language. Oxford: Oxford University Press.
Crain, S., & Nakayama, M. (1987). Structure dependence in grammar formation. Language, 63, 522–543.
Crain, S., & Thornton. (1998). Investigating Universal Grammar. Cambridge, Mass.: MIT Press.
Crain, S. Goro, T. Thornton, R. (2006). Language acquisition is language change. Journal of Psycholinguistic Research 35, 31–49.
Crain, S. (2008). The interpretation of disjunction in universal grammar. Language and Speech 51, 151–169.
Crain, S., Khlentzos, D., & Thornton, R. (2010). Universal Grammar versus Linguistic Diversity. Lingua, 120, 2668-2672.
Jordens, Peter & Lalleman, Josine A (1996). Investigating second language acquisition. Mouton de Gruyter, Berlin ; New York
Scholz, B., & Pullum, G. (2002). Searching for arguments to support linguistic nativism. The Linguistic Review, 19, 185–223.
Skinner, B.F. (1957). Verbal Behavior, NY: Prentice Hall.
Thornton, R. (1990). Adventures in Long-Distance Moving: The Acquisition of Complex Wh-Questions, Doctoral dissertation, University of Connecticut, Storrs.