Gambiya… Afrika’nın en küçük ülkesi…
Batı Afrika’daki 2,64 milyon kişilik bu ülkeyi Yahya Jammeh 1994 ile 2016 arasında demir yumrukla yönetti. Otoriter rejimi, siyasi muhalifleri sistematik olarak hedef aldı. Onları işkenceye, tecavüze, yargısız infazlara, keyfi gözaltılara ve zorla kaybetmeye maruz bıraktı.
Ülke, 2017'den bu yana kasvetli geçmişine yeni bir sayfa açmayı amaçlayan geçiş dönemi sürecinde.
Bu süre zarfında Jammeh, ülkede kurulan Hakikat, Uzlaşma ve Tazminat Komisyonunca (TRRC) en az 240 kişinin kendi yönetimi altındaki devlet görevlileri tarafından öldürülmesinden sorumlu tutuluyor.
Ousman Sonko ise bu rejimin son İçişleri Bakanı. (Senegalli siyasetçi Ousmane Sonko ile karıştırılmamalı)
Jammeh’ın kendisini bakan olarak atadığı 2006’dan Eylül 2016'ya kadar görevi sürdürdü. Jammeh, iktidarı kaybetmesinden kısa bir süre önce İçişleri Bakanının istifasını istedi. Sonko, önce Senegal'e, ardından da İsveç'e kaçtı. Kasım 2016'da İsviçre topraklarına girdi ve sığınma talebinde bulundu.
TRRC’nin suçlamalarında ismi Jammeh’ten sonra ikinci sırada gelen Sonko, İçişleri Bakanı olmadan önce sırayla Cumhurbaşkanlığı Muhafız Birliği Komutanı ve Polis Genel Müfettişi görevlerini üstlenmişti.
***
Sonko, 2008'de Oslo'da Misket Bombalarına İlişkin Sözleşmeyi imzalarken
Sonko kaçtığı ülkede mutlu mesut yaşayacağını düşünürken İsviçreli gazeteciler, kimliğini kamuoyuna açıkladı.
Hemen ertesinde eski Gambiya rejiminin kurbanlarına destek veren sivil toplum kuruluşları ve mağdurlar peşi sıra Sonko hakkında suç duyurusunda bulunmaya başladı. Talepler sonuç verdi, Sonko 26 Ocak 2017’de İsviçre’deki ‘evrensel yargı ilkesi' uyarınca insanlığa karşı suç işlemekle suçlanıp tutuklandı.
Ardından da İsviçre'nin Bellinzona kentindeki Federal Ceza Mahkemesi'nde hakkında dava açıldı. Bu İsviçre yargı tarihinde insanlığa karşı suçlara ilişkin açılan ikinci dava olarak tarihe geçti. Üstelik Sonko, Avrupa'da ‘evrensel yargı ilkesinin’ uygulanmasında uluslararası suçlardan yargılanacak en üst düzey devlet yetkiliydi.
***
Sonko tutuklandıktan 7 yıl sonra, 8 Ocak 2024’te ilk kez hakim karşısına çıktı. İlk duruşmada gündem zaman aşımıydı. Federal savcı insanlığa karşı işlenen suçların zamanaşımına tabi olmadığını, dolayısıyla Sonko'ya yöneltilen suçlamaların hiçbirinin zamanaşımına uğramayacağını söyledi.
Bunun üzerine Sonko’nun avukatları usul tartışmasına girdi. Ancak itirazlar sonuçsuz kaldı ve yargılamaya geçildi. 9 Ocak’taki ikinci duruşmada Sonko İsviçre hapishanesindeki kötü koşullar nedeniyle kan tükürdüğünü söyledi. Tutukluluğunun hayatının en kötü dönemi olduğunu belirtti.
Maddi durumuyla ilgili olarak da artık birikiminin kalmadığını ve ailesinin maddi sıkıntı içinde olduğunu anlattı. Geleceğe dair planıysa Gambiya'ya dönüp 'hukuk' okumaktı.
Mahkeme daha sonra Sonko'nun konuşma yapmasına izin verdi. Sonko suçlu olmadığını söyleyecekti.
İddiasına göre kariyeri boyunca her zaman ülkesine sadık kalmış ve elinden geldiğince ona hizmet etmişti. Ona göre, İçişleri Bakanı olarak görev yaptığı süre boyunca tutukluluk koşullarını elinden geldiğince iyileştirmeye çalıştı, mahkumlar için gıda bütçesini üç katına çıkardı. Ayrıca güvenlik güçlerinin güç kullanımına ilişkin davranışlarının iyileştirilmesi için de çalıştı. Polis Genel Müfettişi olarak polisin profesyonelleşmesi için çaba harcadı. Başarılarından gurur duyuyordu.
Sonko daha sonra İsviçre Hükümeti'ne karşı eleştiriler yöneltti. Soruşturma yıllarında yetkililerin kendisinin diplomatik koruma almasını engellediğini belirtip İsviçre’nin kimseye insan hakları konusunda ders verecek konumda olmadığını iddia edecekti.
***
Sonko daha sonra Gambiya halkına yönelik hak ihlalleri konusunda sorgulanmaya başlandı. İddiasına göre İçişleri Bakanı olduğu dönemde insanlara işkence yapılmış olması mümkündü ancak Bakanlığın bu suçlardan haberi yoktu. İstihbarat Teşkilatı (NIA) hiçbir zaman onun kontrolü veya yetkisi altında olmamıştı.
Sonko’nun gerçekten de işkence, tecavüz, yargısız infazlar, keyfi gözaltılar ve zorla kaybetmelerden haberi olmayabilir miydi?
***
Davacılar, avukatlar ve TRIAL temsilcileri Bellinzona'daki mahkeme önünde
Duruşmalar 26 Ocak’a kadar 13 duruşma boyunca devam etti. Duruşmalarda dinlenen ilk kişi orduya katılmadan önce Gambiya polis teşkilatında çalışan birisiydi.
2006’daki darbe girişimine katıldığı şüphesiyle gözaltına alındığını, sorguda işkence gördüğünü, birkaç kez NIA binasına götürüldüğünü, burada da işkence gördüğünü, ölümle tehdit edildiğini, birçok kez iradesi dışında beyanları imzalamaya zorlandığını söyledi. Maruz kaldığı işkencelerin yarattığı ağır fiziksel ve ruhsal etkileri halen yaşadığını anlattı.
Hatta Sonko ve NIA'nın eski müdür yardımcısıyla gözaltındayken görüştürüldüğünü ekledi.
Bu kişi dokuz yılını cezaevinde zor şartlarda geçirmişti. Sonko'nun soruşturma kapsamında insanlara işkence yapıldığını çok iyi bildiğini aktardı.
***
Bir başka duruşmada Sonko'nun 2011'deki Baba Jobe cinayetindeki sorumluluğunu incelendi. İfade veren tanık bir hapishane gardiyanıydı. Tanık Jobe’nin hapishaneden alındığını ve işkence görmek üzere NIA'ya götürüldüğünü anlattı.
Ayrıca hapishane müdürü David Colley'nin Sonko'ya her sabah telefonla günlük raporlar verdiğini söyleyecekti.
***
Sanko’ya yöneltilen bir başka suçlama gazetecilere yönelik olanlardı. Bugün Gambiya parlamentosu üyesi olan Madi Ceesay ile Gambiya'nın en önemli gazetelerinden biri olan The Independent'ın genel yayın yönetmeni Musa Saidykhan, yazdıkları makaleler nedeniyle gözaltına alınan ve haftalarca işkence gören isimlerdi.
Sonko üzerindeki suçlamalar The Point'ten Deyda Hydara’nın öldürülmesi de eklendi. Duruşmalarda bu olaylara ilişkin ifade veren tanıklıklar dinlendi. Beyanlar benzer ve Sonko'yu suçlar nitelikteydi.
***
İkinci grup duruşmalar 4 Mart’ta başladı ve 8 Mart'a kadar sürdü. Grup duruşmaların ilk gününde Savcı Sabrina Beyeler uzun bir konuşmayla Jammeh diktasını ‘faillerden oluşan bir devlet kolektifi’ olarak tanımladı.
Ardından da hükümet üyelerinin organize ve koordineli bir şekilde suç işlemek üzere birlikte hareket ettiklerini söyledi. Sonko’nun Hammeh’in ardından liderlik pozisyonunu üstlendiğini anlattı. Beyeler’in Sonko üzerindeki gözlemi şuydu:
Ousman Sonko'nun iki yüzü var gibi görünüyor. Yüzlerden biri zeki, dikkatli, nazik ve işbirliğine yatkın, yanlış bir şey yapmadığını bilen ve hiçbir zaman suçlu olmamış bir şüpheliyi gösteriyor. Diğer yüz ise A'dan Z'ye her şeyden haberdar olan, sistematik insan hakları ihlallerini bilen ve bunların en üst düzeyde düzenlenmesine yardımcı olan bir kişiyi, bir ‘beyni’, soğukkanlı, düşünülmüş bir planlamacı ve stratejisti, vicdanı olmayan, bencil, hırslı, alfa erkeği, durumu her zaman kontrol etmek isteyen ve tüm ipleri elinde tutan bir güç sahibini gösteriyor.
Sonko, tanıkların, katılımcıların ve savcının aleyhindeki beyan ve ifadelerine karşı savunma yapmayı sürdürdü. İkinci grup duruşmalardan sonra mahkemenin karar açıklaması bekleniyordu. Ancak mahkeme karar tarihinin ileriki bir aşamada açıklanacağını duyurarak duruşmaları sonlandırdı.
***
Mahkeme henüz bitmedi ama Sonko, suçlu bulunması halinde İsviçre’de ömür boyu hapis cezasıyla karşı karşıya kalacak. Mağdurlar ve mağdur yakınları şimdi sabırsızlıkla İsviçre’deki mahkemeden çıkacak kararı bekliyor. Onlardan biri 2016’da gözaltına kaybedilen Solo Sandeng’in kızı Fatoumatta Sandeng.
Fatoumatta Sandeng, Sonko’nun İsviçre’de olduğunu öğrenmesinin ardından yargılanmaya dahil olan isimlerden. Babası Demokratik Gambiya için mücadele eden tanınmış bir siyasi figürdü. Nisan 2016'da ülkenin en büyük muhalefet partisi olan Birleşik Demokrat Parti (UDP) üyelerinin seçim reformu talepli protesto gösterisi düzenlemesi üzerine gözaltına alındı. Maruz kaldığı işkence nedeniyle kaybetti.
İsviçre'nin ulusal yayın servis SRF’ye Gambiya gizli servisinin başkent Banjul'daki genel merkezi önünde verdiği demeçte “Burası benim için çok duygusal bir yer. Babam burada işkence gördü ve öldürüldü" diyecekti. Ayrıca "Bu binanın hala burada olması çılgınlık" diye ekleyecekti.
Fatoumatta Sandeng ayrıca babasının mirasını sürdürmek ve unutulmaya karşı mücadele etmek için Solo Sandeng Vakfı’nı kurmuş. İşkence mağdurlarının anısına sergiler düzenliyor. Çünkü unutmanın Gambiya kültürünün bir parçası olduğunu söylüyor: "Affediyoruz, unutuyoruz ve yolumuza devam ediyoruz."
Fatoumatta Sandeng'in vakfı, dikta rejiminin kurbanlarını anmak için Barra'daki tarihi kalede sergi düzenlerken
Belki de çağımızın en büyük hastalığı unutkanlık. Aynı Türkiye’de olduğu gibi…
Sonko'nun suçlu bulunması sadece adalet bekleyen Gambiyalı mağdurlar için değil, benzer hak ihlallerine karşı yapılacak yargılamalar konusunda emsal olacağı için tarihi bir zafer olacak.
Unutmadan bugün Gambiya ifade özgürlüğü konusunda Türkiye'den iyi bir konumda. Jammeh'in 22 yıllık diktatörlüğünün 2017'de sona ermesinden bu yana önemli ilerleme kaydettiler. Şu an ülkede tutuklu gazeteci yok. Sınır Tanımayan Gazeteciler'in Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde de 180 ülke arasından 46. sıradalar. Aynı endekste Türkiye kendine sondan 15. sırada yani 165. sırada yer bulabiliyor.
(HA)