Geçtiğimiz günlerde, devam eden bazı soruşturmalar ve davalar nedeniyle "ünlüler" basında yer aldılar.
Hakim karşısına 218 gün sonra çıkan uyuşturucu ticareti ve kullanmak suçlamasından yargılandığı davadan hakkında tahliye kararı verilen Deniz Seki, medyada neredeyse birinci haberdi. Manken Ece Gürsel, Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Emin Arslan ile olan Mustafa Fehmi Okay'ın tutuklanmasına neden olan uyuşturucu operasyonu nedeniyle, Savcılığa "mağdur" sıfatıyla ifade verdi. Fehmi Okay ise sürekli CHP Grup Başkanvekili'nin adı yazılarak ve sanki bu yazılmazsa haber eksik kalacakmış gibi sürekli onun "kardeşi" olarak anılıyor. Erzurum Valisi Sami Bulut'da "uygunsuz" yakalandığı iddiasıyla sürekli haberlerde yer alıyor..
Kamuoyu bu haberlerle çok yakından ilgili...Acaba bu tür ceza işlerinde gazetecilerin haberlerindeki şüphelilerin, yakalananların, gözaltına alınanların, adliyeye götürülenlerin, tutuklananların, ünlülerin, ünsüzlerin, tanıkların, onların yakınlarının durumu nedir? Gazetecilerin bu tür haberleri nasıl haberlerdir?
Öncelikle, ister olağan ister kriz durumlarında gazetecilerin çalışmalarına müdahale edilmemelidir. Eğer bir kısıtlama yapılıyorsa bu durum istisna olarak kabul edilmelidir.
Gazeteciler için asıl olan; özgür ve bağımsız bir şekilde haber yapabilmeleri, haber kaynaklarına ulaşabilmeleri ve haberleri kamuoyuna aktarabilmeleridir.
Bu amaçla; 7. Avrupa Bakanlar Konferansında Kabul Edilen Kitle İletişim Politikası Siyasi Bildiri'si (Kiev, 10-11 Mart 2005) ile; özellikle, uluslararası gerilimin artması halleri ve barışa, sosyal istikrara ve demokratik toplumların değerlerine doğrudan tehdit oluşturan terörizmdeki artan ivme anımsatılarak, medyanın bağımsızlığının korunması ve siyasal makamlarca müdahale edilmemesinin güvence altına alınması ihtiyacının altı çizilmiştir.
Devleti ve kamu kurumlarını eleştirme özgürlüğünün her zaman var olduğu kabul edilmiştir. Yasama, yürütme ve yargı erki medyada eleştiriye her zaman için konu olabilir. İftira ve aşağılayıcı demeçlere karşı ceza hukukunda yer alan düzenlemelerle korunabilirler.
Kişilerin, politikacıların, sanatçıların, siyasi şahısların, kamu görevlilerinin kısacası; kişilerin özel hayatları ve aile yaşamlarının medyada haber yapılması Avrupa İnsan Hakları Sözleşmenin 8.nci maddesi çerçevesinde korunur.
Korunan kişilerin kamuoyunu yakından ilgilendiren görevlerini ne şekilde yapmış oldukları veya yapmakta oldukları eğer doğrudan toplumu ilgilendiriyorsa, yayınlanmasında kamu yararı varsa, bu şahısların özel hayatlarına ilişkin haberler medyada yayınlanabilir. Siyasi şahıslar ve kamu görevlileri kendi özel hayatlarının bir bölümüne toplumun dikkatini çektiklerinde, medyanın bu alanları izleme ve haber konusu yapmaya hakları vardır. (12 Şubat 2004 tarihli Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Medyada Siyasi Tartışma Özgürlüğüne İlişkin Bildirisi)
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin 10 Temmuz 2003 tarihli toplantısında kabul ettiği "ceza kovuşturması ile ilgili haberlerin medya aracılığı ile verilmesi" hakkındaki Tavsiye kararında; ifade ve bilgi özgürlüğünün demokratik toplumun başlıca esaslarından birini oluşturduğu ve kamuoyunu ilgilendiren konularda, medyanın kamuya haber ulaştırma hakkını ve kamunun bilgi edinme hakkını içerdiğini ve aslında medyanın bunu mesleki görev olarak yaptığını belirtmektedir.
AİHS'nin 6. ve 8. maddelerinde yer alan masumiyet karinesi, adil yargılanma ve özel ve aile yaşamın korunması gibi haklarının demokratik toplumlarda saygı gösterilmesi gereken haklar olduğu da hatırlatılmaktadır. Tavsiye kararında gazetecilere anımsatılan en önemli olgu ise; medyanın kendi öz denetimini sağlamak için medya ve gazetecilerin meslek birliklerini yaratma hakkıdır.
Tavsiye kararındaki ilkeler, başta sorduğumuz soruların yanıtlarını vermektedir.
Bu ilkelere göre, devam eden ceza soruşturması veya dava içeriği hakkında yargı organları ve polis; medyaya bilgi vermeye karar verdiklerinde, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, herkese bilginin verilmesini mümkün kılmalıdırlar.
Yetkililer, basın açıklaması ya da basın toplantısı veya benzeri araçlarla şeklinde medyayı bilgilendirmelidirler. Böylece soruşturma ve kovuşturma devrelerinin her aşamasında düzenli bilgi elde edilmiş ve doğru bilgi haberleştirilmiş olacaktır.
Gazeteciler, ayrımcılık gözetilmeksizin, kamusal yararı olduğuna inanılan bazı belgelere erişme ve çoğaltma haklarına sahip olmalıdır. Gazetecilere elde ettikleri bu bilgileri kamuya yayma ve kamuyu bilgilendirme olanağı sağlanmalıdır.
Soruşturma içeriği eğer kamunun ilgisini doğuruyorsa ya da kamunun belli bir bölümünde görev yapan kişilerin eylemlerinden kaynaklanan bir ceza soruşturması veya kamu görevlileri hakkında açılmış bir dava söz konusu olduğunda; yargı organları ve kolluk güçleri, emniyet ya da polis birimleri soruşturmanın gizliliğini ihlal etmedikçe veya ihlal etmeden medyayı düzenli olarak bilgilendirmelidirler.
Son haberlere baktığımızda sorunlardan birisi de, haberlerde kişilerin "özel yaşamları"dır.
Mağdurlar, suçtan zarar görenler de dahil olmak üzere; şüpheli, tutuklanan ya da mahkûm olmuş kişiler hakkında haberlerin verilmesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmenin 8. maddesinde korunan özel/şahsi hayatın dokunulmazlığı ilkesini bozmamalıdır. Reşit olmayanlar ya da diğer zayıf olan taraflar, zarar görenler, tanıklar ve şüpheli, tutuklu ya da mahkûm olmuş şahısların aile üyeleri özellikle korunmalıdır. Bütün bu hallerde, kimliğini belirli kılan haberlerde bu ilkede gösterilen kişilere zararlı etki gösterebileceği dikkate alınmalıdır.
Hatta, devletler ceza soruşturması veya kovuşturması haberlerinin verilmesine ilişkin olarak uygun yasal düzenlemelerde medya meslek örgütlerini dinlemeli ve onlara danışmalıdır.
Tavsiye kararlarında yazılı benzeri ilkelerin yaşama geçirilmesi ve yasal düzenlemeye kavuşturulması temel insan hak ve özgürlüklerinin korunmasında önem taşımaktadır.(Fİ/EÜ)