3 Ağustos’ta, popüler müzik dünyasının tartışmasız en yaratıcı, en farklı ismi Björk’ü İstanbul’da ağırlayacağız.
Bundan on sene önce Uluslararası Caz Festivali kapsamında Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda sahneye çıkan Björk, bu sefer Turkcell Kuruçeşme Arena’da, yani İstanbul Boğazı’nın o muhteşem atmosferinde şarkılarını seslendirecek.
Björk, 2007’de çıkardığı son albümü Volta turnesi kapsamında Türkiye’ye gelecek. Yaklaşık iki yıldır süren bu turne boyunca Peru’dan Avustralya’ya, Amerika’dan Çin’e dünyanın dört bir yanında sahneye çıktı.
Hatta Çin’deyken son albümünde yer alan “Declare Independence”ı (Bağımsızlığını Deklare Et) Tibet’e, Japonya’dayken Kosova’ya adama yürekliliğini göstererek herkesi şaşırttı. Sadece şaşırtmadı, Çin ve Sırbistan hükümetlerini kızdırdı da. Öyle ki, Çin’de Björk’ün web sitesine erişim yasaklandı ve Avrupa’dan gelecek diğer sanatçılar Tibet sorunu konusunda uyarıldı. Sırbistan’daki bir konseri ise iptal edildi.
Elton John’a göre tek yaratıcı pop sanatçısı
Björk’ün politik tutumu 1993 tarihli ilk solo albümü “Debut”dan önceki Sugarcubes yıllarından beri kendini hissettirir. Ancak, 2004 yılında çıkardığı “Medulla”da ve son albümü “Volta”da bu politik tutum çok daha belirgindir. Medulla’da Bin Ladin’lerin ve Bush’ların olmadığı bir dünyaya özlem duyduğundan bahsederken, Volta’da sömürgecilere karşı ayaklanmak gerektiğini haykırır.
Björk’ün cesareti, sadece politik duruşunu açıklarken karşımıza çıkmaz. Aynı zamanda bu cesareti, sanatını ilerletmek için yeri geldiğinde piyasa koşullarını zorlarken ve dolayısıyla her seferinde şöhretini hiçe sayarken de karşımıza çıkar. Yaptığı her çalışma bir öncekinden daha yenilikçi, daha cesur ve daha farklıdır.
Şu ana kadar yaptığı albümleriyle 15 milyonun üzerinde satışa ulaşan Björk, Elton John’a göre, pop müzikteki tek yaratıcı sanatçı. Björk’ün yaratıcılığı, genelde pop müziğin ilgi alanı dışında kalan akımları, türleri ve isimleri çalışmalarında harmanlarken ortaya çıkıyor. Ayrıca video art, resim, heykel, sinema, edebiyat, tasarım gibi diğer sanat disiplinleriyle kurduğu ilişki de yaratıcılığının ve sanatsal zekâsının bir göstergesi. Tüm bunlar dikkate alındığında Björk, popüler müzik dünyasında biricik bir sanatçı.
İzlanda’yı Müziğe Taşımak
Björk’ün müziği büyük ölçüde anavatanı İzlanda’nın coğrafyasından ve iklimden etkileniyor. Daha çocukken müzik eğitimi almaya başlayan Björk, şarkı söylemek istediğinde bir tepeye çıkar avazı çıktığı kadar bağırırmış. Bağırmak zorundaymış, çünkü İzlanda’nın sert hava koşullarında ancak bu şekilde kendi sesini duyabiliyormuş. Şarkı söylerken sesindeki sert iniş çıkışlarını büyük ölçüde daha çocuk yaşlarda edindiği bu alışkanlığa borçlu...
İzlanda bir konsept fikir olarak yaptığı çalışmalarda da kaşımıza çıkar. Örneğin 1997 yılında çıkardığı “Homogenic”te İzlanda’nın patlayan volkanlarını, çatlayan buzullarını ve fışkıran gayzerlerini duyarız. Björk, patlayan volkanlarla birlikte adeta dışavurumcu bir tavır sergiler. Björk’ün o dönemdeki melankolik, kızgın ve hatta karamsar duygu dünyası bu şekilde sembolize olur.
Homogenic’teki melankolik ve öfkeli tavır, büyük ölçüde uluslararası şöhretle birlikte gelen sıkıntılı günlerden kaynaklanır. 1993’te çıkan ilk solo çalışması Debut ve 1995 tarihli Post tüm dünyada büyük yankı uyandırmıştır. Björk, birdenbire tüm dünyada tanınan bir isim olunca, gazeteciler de Björk’ün yakasını rahat bırakmamaya başlamıştır. Björk’ün bu duruma duyduğu öfke, Bangkok havalimanındayken onu taciz eden bir gazeteciye tekme tokat saldırmasıyla sonuçlanır.
Björk, yaklaşık bir sene sonra ise yine şöhretten kaynaklanan bir başka olumsuzlukla karşılaşır. Obsesif bir hayranı Björk’ün evine bombalı bir mektup gönderdikten sonra intihar eder.
Bu sıkıntılı günlerin meyvesi olan Homogenic’in ardından Björk, 2001 yılında tamamladığı Vespertine ile bir kez daha İzlanda ve kuzey kültürünü konu edinir. Bu albümle yüzyıllardır popüler ola gelen Akdeniz kültürüne karşı durur.
Homogenic’teki öfkeli ve dışavurumcu tavrın aksine “Vespertine”, içe kapanık ve huzurlu bir albümdür. Çıktığı dönemde Björk’ün en olgun çalışması olarak kabul edilen Vespertine, arpın, koroların ve buz, çaydanlık ya da oyun kartları gibi nesnelerden çıkan seslerin harmanlandığı benzersiz bir çalışmadır.
Bu benzersiz çalışma, 2006 yılında hazırlanan 1001 Albums You Must Hear Before You Die (Ölmeden Önce Dinlemeniz Gereken 1001 Albüm) listesinde yer alır. Bu listede yer alan bir diğer Björk albümü ise 2004 yılında tamamlanan Medulla’dır.
Politik bir "Volta"
Medulla, 11 Eylül sonrasında dünyanın sürüklendiği durum hakkındaki Björk’ün tavrını yansıtır. Björk bizi bu çalışmasıyla, henüz herhangi bir dinin ya da milliyetin olmadığı primitif bir dünyaya götürür. Bu dünyada, müzik yapmaya yarayan herhangi bir çalgı aleti de yoktur. Tek çalgı aleti insan sesidir.
Albüm bu fikirle örtüşecek şekilde sadece insan seslerinden oluşur. Ve böylece, insanların din ve milliyet kavramlarından bihaber oldukları, tek dertleri ve bilinçleri bedenlerinden ve bedenlerini çevreleyen doğadan ibaret olduğu bir dünyayı resmetmeyi başarır.
Volta’da ise Björk’ün politik duruşu, hiç olmadığı kadar ön plana çıkar.
Björk, Volta’nın çıkış şarkısı “Earth Intruders”ta, Endonezya’da yaşanan felaket sonrasında gördüklerini aktarır. Earth Intruders, Björk’ün bir gün rüyasında, tüm dünyadaki fakirliğin kocaman bir tsunamiye dönüşerek Beyaz Saray’ı yerle bir ettiğini görmesi üzerine yazılmıştır.
Albümdeki bir diğer şarkı Hope’ta ise hamile bir intihar bombacısını konu eder. Declare Independence isimli şarkısını ise Danimarka sömürgesi altındaki Grönland’a ve Fareo Adaları’na adar.
İstanbul’a Dönüş
Björk İstanbul’a Volta turnesi için çıktığı dünya turnesi kapsamında gelecek.
Sahneye, Mark Bell, Jonas Sen ve İzlandalı pirinç üflemeli grubu ile birlikte çıkacak. Sadece Volta’dan değil, aynı zamanda önceki albümlerinden de kimi şarkıları seslendirerek, şüphesiz ki benzersiz bir konsere imza atacak.
Elbette, Björk’ün on yıl sonra İstanbul’a dönüşünü kutlamak üzere binlerce insan orada hazır bekliyor olacak.(YB/BÇ)
*Yener Bayramoğlu, öğrenci, [email protected]