Munzur, Munzur Gözeleri'nden çıkan olağanüstü kaynaklardan doğar ve cümle canlının yüreğine aşk duygusu koyacak ve ebedi bir gönül bağı kuracak kadar güzel Munzur Vadisi boyunca şen ve asi bir çocuk gibi oynaşarak akar. Şu anki şehir merkezinin içinden geçer. Şehir merkezine çok yakın olan ve Dersimlilerce kutsal bilinen Gola Çetu'da (Gola Xızıri) Harçik Çayı ile birleşir ve yoluna devam ederdi Keban Barajı'na kadar.
Ederdi, diyorum; zira Munzur ile Harçik'in oluşturduğu su kütlesi üzerine kurulu Uzunçayır Barajı'nın (Baraj gövdesi Mazgirt Köprüsü mevkisinde) kapakları kapatıldı 2009 Ağustos'unun 17'sinde.
Uzunçayır Barajı'nda su tutumuna başlandıktan haftalar sonra evimizin alt tarafından akan Munzur'un sesi kesildi. Zira Baraj Gölü hızla Munzur'u içine aldı. Her gece yatmadan önce dinlemeye alıştığım Munzur'un sesi yok artık. Alışmışım Munzur'u dinleyerek uyumaya. Her şeyin yokluğuna alışabilir de insan bazı şeylerin yokluğuna alışamaz ya işte "Munzur'suzluk" da alışılamayan yokluklardan. Çocukluğumda da Munzur Milli Parkı içinde yer alan Zağge Köyü'nün deresinin (Axpanos Deresi ve Kalan Deresi de denir) kilometrelerce kadar öteden duyulabilecek boyuttaki gür sesini dinleyerek uyurdum. Alışmışım yani derelerin, çayların masalsı coşkulu sesine...
Evimiz Dersim merkezini ikiye ayıran Munzur'un bu tarafında, Ovacık Karayolu'nun yanı başında. Munzur'un öte yakasında ise evimizin bulunduğu alana göre biraz daha yüksek bir alanda bulunan Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı Kışlası var.
Jandarma Bölge Komutanlığı'nın şimdi kışla olarak kullandığı yer vaktiyle Öğretmen Okulu'ymuş. 12 Eylül darbesi sonrası burayı askeri kışlaya dönüştürmüşler. Ben bilmem bilenler anlatır. Darbeyle yaşıtım zira.
Geceleri yatmadan önce Munzur gibi coşkulu olmasa da çağlayan bir dere sesi geliyor kulağıma. Penceremi açıp baktığımda durgunlaşmış bir göl ve Bölge Komutanlığı'nın açıktan saldığı şırıl şırıl akan lağımı görüp perdeyi hiddetle çekiyorum. Bazen mutfakta cigaramı içerken yine duyuyorum o sesi rahatlıyorum. Sonra aklıma geliyor: Akan Munzur değil Cendermelerin Deresi...
Evet, Dersim'in bir deresi daha oldu. Cenderme Deresi diyorum ben ona! Birkaç ay önce borularla Munzur'a akıtılırdı Kışla'nın atık suları vs. Şimdiyse yüksek bir eğimden borusuz olarak açıktan şırıl şırıl akıyor ve tabii bir derecik oluşuyor...
Çoğu zaman ırkçı hezeyanlarla nutuk irat edenlerin dillerine pelesenk olmuş "cennet yurdumuzun cennet köşelerinden" daha cennet olan ve kendisine kastedilen bir yer daha var mıdır böyle bilmiyorum... İnsanları kadar coğrafyasının, vadilerinin, dağlarının ve hatta çiçeklerinin de suçlu görüldüğü ve yok edilmek istendiği.
Seyit Rıza ve arkadaşlarının yargılandığı davanın iddianamesini yazan savcı, bir iddianamede olması hukuken mümkün olmayan ve aynı zamanda Dersim'e Dersimliye dair gerçekle ilgisiz birçok olumsuz saptamalara yer verdikten sonra şu notu düşer:
"...Tunçeli vadileri dünyanın en temiz ve berrak ırmaklarının mecrasıdır. Sarp dağlarında yer yer meşeler ve bu irtifalara mahsus evsafa meşe ormanları görünür. Ala dağın Van sathı maili müstesna, dünyanın hiçbir tarafında bahar Tunçeli'nde olduğu kadar bal renkli ve tatlı kokulu değildir. Manzara her yerde caziptir. Ovacık Mameki istikbalde mutlaka komşu vilâyetlerin yaz mesiresidir. "*
Dönemin savcısı tedip ve tenkil sürecinde hazırladığı iddianamesinde Dersim coğrafyasını böylesine överken Dersim vadilerinin, Dersim coğrafyasının da bir gün tenkile maruz kalacağını -iddianamesindeki satırlardan anlaşıldığı kadarıyla- tahmin edememişti. Belki de savcı bile Dersimlilerin yaşam kaynağı olan ve bu haliyle Dersimliye "yardım ve yataklık eden" Munzur'a suç ortağı muamelesi yapılıp hedef tahtasına konulacağını öngörememişti, bilinmez...
Savcının iddianamesinde bahsi geçen Mameki şu anki şehir merkezinin ta kendisidir. Fakat arıtması olmayan bu kentte yakın zamana kadar mesire yeri olarak kullanılan Munzur kıyıları şimdi baraj gölünün suları altında. Ve baraj gölü de Cenderme Deresi gibi derelerle dolup taşmakta. Bir kentin orta yerine Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) dahi yapılmadan bir baraj gölü koymak arıtması olmayan bir kentin halkı için ne anlama gelir?Ya bir halkın inancı için ( Alevilik ) önemli ziyaret alanlarının olduğu yerlerin sular altında bırakılması ne anlama gelir? Bir halka bu kadar zulüm nedir?
Evet "Ayıptır, zulümdür, cinayettir."
Dağları yasaklı-mayınlı bir kentin çocukları olarak büyüdük, şimdi kıyıları işgal altında bir kentin orta yaşlı insanlarıyız.
Gerçekle hayal bazen birbirine karışır. Dersim'imi, Munzur'umu özgür hayal ediyorum...
Ebedi bir hayal ebedi bir umuttur Munzur, tarihten Dersim'den akar akar.
Zulüm gerçeği parçalar; hayalleri, umutları değil! (BY/TK)
* İddianamedeki bu bölüm için bkz. Faik Bulut-Dersim Raporları, Evrensel Basım Yayın-2. Baskı-sf. 271-272