"İşkenceyi önlemede esas sorumluluk hükümette. Suç işleyenleri kovuşturmak ayrı bir alan. Cemil Çiçek siyasi sorumluluğu üstlenmeyerek topu taca atıyor," diyor Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Yavuz Önen.
Cemil Çiçek, dün (30 Ekim) kendisine bağlı İnsan Hakları Başkanlığı'nın düzenlediği işkenceyle ilgili toplantıda, işkenceyle mücadele için çok şey yaptıklarını, yasa çıkarmanın kolay olduğunu, esas olanın uygulayanların –polisi ve jandarmayı kast ediyordu- zihniyetinin değişmesi, güvenlik kuvvetlerinin birbirini korumaktan vazgeçmesi gerektiğini söyledi.
Bu konuşmanın ardından görüşlerine başvurduğumuz Önen, "bu sözlerde saptırma var. Bakan 'sorumlu güvenlik kuvvetleri, çalışanlar' diyor. Sorumluluğu üstlensin ki, sözünü ettikleri 'işkenceye sıfır tolerans' gerçek olsun." dedi. Ona göre bu sözler Çiçek'in sorumu olduğu halde, sorumluluğu üstlenmediğinin itirafı.
İşkenceyi artıran koşulların altında Çiçek'in imzası var
Çiçek 2007 seçimlerinde sonra "İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı" oldu. Bu birçok hak savunucusu için alay edilmekle eşdeğerdi. Önceki hükümette Adalet Bakanı'ydı. Değişmeyen göreviyse hükümet sözcülüğü.
Çiçek, AKP hükümetinin işkenceye zemin hazırlayan yasa değişikliklerinin altına imza atmakla kalmadı; sözcü olarak bunların hararetli savunuculuğunu da yaptı. Hrant Dink'in ölümüne kadar giden 301. maddeyi de yılmaz biçimde savunduğu unutulmasın.
2006-2007'de değişen Terörle Mücadele Yasası (TMY) ve Polis Vazife ve Salahiyetleri Yasası (PVSK), kolluk kuvvetlerine diledikleri gibi kuvvet kullanma, yoldan geçeni çevirip kimlik sorma, gözaltında iletişimsiz, avukatsız bırakma, avukat görüşmelerini kısıtlama yetkilerini altın tepside sundu. Hoş, polis ve asker daha fazlasını hâlâ istiyor ama, bu dönemde saptanabilen işkence ve işkence şüphesiyle ölümler keskin bir grafikle arttı.
Açıkçası Çiçek, işkencenin ve cezasızlığının zemininin genişlemesinde, bunun "suçla ve terörle mücadele" bahanesiyle cilalanıp halkın iknasında en çok pay sahibi olan kişilerden biri.
Sivil toplum aldatmacası
Çiçek dün ayrıca sivil toplum örgütlerinin, baroların bu konuda bol bol toplantı yapması, katkıda bulunması gerektiğini de söyledi.
Önen, Çiçek'le insan haklarıyla ilgili bakan olmasından beri bir kez bile görüşmediklerini söylüyor. Hak örgütleri, barolar, PVSK ve TMY değişikliklerinden önce defalarca hükümeti "işkence artacak" diye uyarmıştı. Çiçek o zaman da sözcü olarak kulak asmamıştı. Başbakan Erdoğan'la birlikte "işkence artıyor" diyene "yalan söylüyorlar" diye yanıt veriyorlardı.
Çiçek gerçekten adım atmak istiyorsa...
Yine de iyi niyetli olmak, Çiçek'in göstermelik -ve böylece yanıltıcı- konuşmasının ötesine geçmek mümkün. Gerçekten işkenceyi önlemek istiyorsa, hızla yapabileceklerinden bazılarını sıralayalım.
Zaman aşımını kaldırın: İşkence davaları için de hapis cezaları için de zaman aşımı sürüyor. İnsanlık suçunda zaman aşımı olmamalı. CHP Milletvekili Mehmet Sevigen zor kullanmayı da dahil ederek, bunun kalkması için teklif verdi. AKP'nin tutumunu göreceğiz.
İşkence yetkilerini geri alın: Polise ve jandarmaya PVSK ve TMY değişiklikleriyle verilen yetkileri geri almak da hükümetin elinde.
Bağımsız denetim için gereken BM Protokolü'nü onaylayın: BM İşkenceye Karşı Sözleşme'ye Ek Seçmeli Protokol, bağımsız kurulların gözaltı merkezlerinin bildirimsiz, izinsiz denetimine olanak sağlıyor. Türkiye adına bu protokolü Eylül 2005'te imzalayan, o zamanın Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'dü. Üç yıldır onaylanıp yasalaşması için Meclis'e gelmesi gerekiyor ama AKP kılını kıpırdatmış değil. Üstelik bunun neden yapılmadığına dair soruları "zamanı gelince yaparız" kabilinden yanıtlayan da Cemil Çiçek'ti.
İşkencenin saptanması: İşkencenin saptanması için iki BM standardı var. Yaşayan mağdurlar için İstanbul, hayatını kaybedenler için Minnesota Protokolleri. Bunun için hekimlerin doğru ve bağımsız çalışması gerekiyor. Ama son dönemde, polisler yine gözaltı çıkış muayenelerinde, doktor kontrollerine giriyor.
İşkencenin soruşturulması: İşkence şüphelisi memurlar derhal soruşturma sonuna kadar görevden el çektirilmeli. Çünkü kanıtları da aynı birim topluyor. Bu İçişleri Bakanı'nın yetkisinde. Ayrıca, Birtan Altınbaş davasında yargının da onayladığı gibi, işkence amirin bilgisi olmadan gerçekleşemez.
Savcıları işkenceyi etkili soruşturmaları için güçlendirin ve yüreklendirin. Memurun soruşturulması için amirin izin vermesini gerektiren mekanizmayı kaldırın.
Hakkını arayanı güçlendirin: İşkence yapılıp da şikayet edenleri polislerin "mukavemet etti" şikayetlerini derinlemesine araştırın ve üzerine gidin. 10 işkence şikayetinin biri işleme konarken, polislerin şikayetlerinin neredeyse hepsi yıldırım hızıyla davaya dönüşüyor.
Resmi mekan dışı işkenceyi özel olarak araştırın: Hiçbir gözaltı kaydının olmadığı, resmi mekan dışı işkencede de ciddi artış var. Bu olguyu da özel olarak araştırın.
Hak örgütleriyle birlikte çalışın: İşkenceyle mücadele eden hak örgütlerine kulak verin. Açık ve şeffaf bir iletişim kurun.
İşkence rehabilitasyonuna payı artırın: İşkence yapılanların rehabilitasyonu için kullanılan uluslararası fonlara mali katkıyı artırın. (TK)