Geçen günlerde Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği (ÇASOD) tarafından 15.'si düzenlenen Oyunculuk Ödülleri, Nurgül Yeşilçay’ın uzun zamandır hakettiği ama bir türlü ulaşamadığı En İyi Kadın Oyuncu ödülüne nihayet sahip olmasını sağladı.
1992'de kurulan ÇASOD ilk yıllarından itibaren istikrarlı biçimde sürdürdüğü en iyi oyuncu seçimlerinde, sinema meslek örgütleri tarafından düzenlenen ödüller arasında en isabetli kararları vermesiyle biliniyor. Başka ülkelerin sinema sektörlerinde de olduğu üzere bu isabetli kararlar bir tesadüften öte anlam taşımakta.
Şimdiye kadar olan deneyimler gösteriyor ki sinemanın farklı meslek dallarını temsil eden, yapımcı, senarist, yönetmen, kameraman birlikleri gibi oluşumlar kendi alanlarında düzenledikleri tematik ödül organizasyonlarıyla hem mesleki dayanışmanın gelişimine katkıda bulunmuş hem de değerlendirmede objektif kriterler oluşturabilmişlerdir.
Oysa eleştirmenler ya da festivallerin verdiği ödüller için çoğu zaman aynı görüşü taşımak mümkün olmayabilir. Bu ikinci grupta jürinin seçimleri, kişisel beğeniler ve ya da organizasyonun çizgisine paralel filmleri ön plana çıkarma kaygısıyla belirginleşir, hatta kimi zaman sponsor memnuniyeti gibi kriterlerin de gündeme geldiği olur.
Bu durum bazen öyle noktalara varabilir ki tıpkı Nurgül Yeşilçay örneğindeki gibi, ödüle layık bir performans inatla gözardı edilebilir.
Nurgül Yeşilçay
Bu yüzden Nurgül Yeşilçay verilmeyen ödüllere ne kadar az üzüldüyse, aldığı bu ödüle de o kadar çok sevinmeli. Çünkü ÇASOD Oyunculuk Ödülleri geçen yıllarda verdiği kararlarla da saygınlığını ve özenini kimsenin tartışamayacağı bir ödül. Her sene Umut Veren Oyuncu ve Yardımcı Oyuncu dallarında neredeyse hiç kimsenin adlarını bile anmadığı gizli cevherleri buluyor.
Aslına bakarsanız Nurgül Yeşilçay, ödül polemikleri ya da oyunculuk yeteneği gibi argümanların ötesinde değerlendirilmesi gereken bir oyuncu. Çünkü onda neredeyse unutmaya yüz tuttuğumuz bir sinema tılsımı var. Türkan Şoray ile sık sık özdeşleştirilmesinin sebebi de bu tılsım olsa gerek. Ama Nurgül Yeşilçay bu tılsımı yaratırken Şoray gibi el yordamıyla değil daha bilinçli bir yol takip ediyor. Oyunculuk eğitimi alıyor ve bu uğraşı meslek olarak görüyor.
Üstelik Şoray’ın zamanındaki gibi sinemanın tek izlence olduğu bir dönemde değil, varlığının bile tartışıldığı yıllarda bu işe soyunuyor. İkinci Bahar ile başlayan profesyonel oyunculuk serüvenini Asmalı Konak, Eğreti Gelin, Adem’in Trenleri ve Yaşamın Kıyısında gibi yapımlarla sürdüren Yeşilçay, artık Dünya sinemasına açılan kapının eşiğinde duruyor.
Onu belki de bir sonraki projesinde Fransız, İsveç ya da İngiliz sinemasına ait bir filmin içerisinde, başka bir dilde izleyebiliriz.
Nurgül Yeşilçay daha önce şu ödülleri de almıştı:
12. Adana Altın Koza Film Festivali 2005, 13. Sadri Alışık Oyuncu Ödülleri 2008. (ÖŞ/GG)