Türkiye ve dünyada AKP icraatlarına tahammülsüzlük tavan yaparken 16. Selanik Belgesel Festivalinde beş İtalyan yönetmenin Taksim'deki yoğun direniş günlerinde çektiği Çapulcu: Gezi'den Sesler etkinliğin İnsan Hakları bölümünde görücüye çıkıyor.
14- 23 Mart tarihleri arasında düzenlenen etkinliğin Docs in Progress bölümüne de Gezi eksenli bir yapım Almanya adına katılıyor: Istanbul United Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe fanatiklerinin protestolar sayesinde tek yürek olmalarını konu edinmiş.
Türkiye'den Rojda Akbayır'ın yönetmenliğini yaptığı Parçacıklar Docs in Thessaloniki bölümünde yer alırken İsviçre'den festivale katılan The Beekeeper Türkiye'de Kürt olmanın her türlü ceremesini çekmiş arıcı İbrahim'in hikâyesine odaklanıyor.
Azınlık sorunlarından Rumlar'ın çeşitli dönemlerdeki göçüne zarafetle eğilen belgesel Antigoni Küçük Adamız Hayatımız ise Uluslararası Selanik Festivalinin Doc Market bölümünde yer alıyor.
Gezi'den Sesler
Yönetmen ve senarist hanesinde Benedetta Argenteri, Claudio Casazza, Carlo Prevosti, Duccio Servi ve Stefano Zoja isimlerini gördüğümüz Çapulcu: Gezi'den Sesler (Capulcu: Voices from Gezi) 60 dakikalık bir İtalya-Türkiye ortak yapımı. Belgeseli çekenleri en çok etkileyen durum, polisin şiddeti bir yana bazı medya kuruluşlarının ve devletin protestoları gizlemeye çalışması olmuş; dolayısıyla mümkün olduğunca çeşitli sosyal ve kültürel katmandan insanla görüşerek direnişin çoğulculuğuna dikkat çekmek istemişler. Fragmandan anlaşıldığı kadarıyla İtalyan partizanlarının II. Dünya Savaşı sırasında faşistlere karşı söylediği Bella Ciao (Çav Bella) şarkısına İstanbul'da rastlamak İtalyan belgeselcileri büyülemiş…
Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarlarının inanılmaz birliğine eğilen İstanbul United'ın yönetmenleri ise Olli Waldhauer ve Farid Eslam.
Selanik’te dahil olduğu bölüme yarışma dışı katılan ve İKSV'nin 2014 İstanbul Film Festivali programında da yer alan iddialı yapımın, stadyumlarda siyasi tezahürat yapılmasına bile dayanamayan bir iktidarla kıran kıran mücadele sürdürülürken ortaya çıkması manidar. Uluslararası mali denetleme şirketi Deloitte 2012-2013 futbol sezonunun en çok gelir elde eden kulüpleri arasında Galatasaray ve Fenerbahçe'yi de saymış: Express dergisinde Barış Çakan mevzubahis futbol takımlarının geleceği konusunda çok da parlak öngörülerde bulunmuyor gerçi, ama Gezi sırasında filizlenen birliğin geleceğe olgunlaşarak yansıması dileğimiz...
Arıcı
Kürdistan'da ailesini, çocuklarını ve arılarını yıllarca süren savaş yüzünden kaybeden arıcı İbrahim'in İsviçre'deki sürgün hayatında yine arılara sarıldığını görüyoruz. Orijinal adı The Beekeeper olan 107 dakikalık yapımın yönetmeni Suriye Kürtlerinden Mano Khalil: belgeselcinin doğduğu topraklardan bir güneş gibi yükselip tüm Ortadoğuda bir ilki gerçekleştiren Rojava Toplum Sözleşmesinin hepimize ümit aşıladığı bu dönemde, etkileyici Arıcı da her şeye rağmen hayata sıkıca sarılma güdüsü konusunda adeta içimizi ısıtıyor. Senaryosu ve sinematografisi de bizzat Mano'ya ait yapım İtalya, Almanya ve İsviçre'de ödüllendirildiği gibi Irak Kürdistanındaki 2013 Duhok IFF'de en İyi Kürt Belgeseli ödülünü de almış durumda.
Selanik’te görücüye çıkan projelerden İngilizce adıyla The Fragments'ın yönetmeni ise Rojda Akbayır; prodüktör hanesinde Zeynep Köprülü'nün adını görüyoruz. Periferi Filmin sunduğu Parçacıklar, jüri tarafından değerlendirilip tamamlanma aşamasında Selanik'ten destek alma ihtimali olan belgesellerden.
Kadın perspektifi
İstanbul'un ve özellikle Beyoğlu'nun sahipsiz addedilip talana açık hale getirilmesinde yıllar boyunca Rumlar’a uygulanan sinsi politikaların etkisi de yadsınamaz. Türkiye'yi yöneten çoğunluktan farklı olanlara empoze edilen uygulamalar tarihimizde çeşitli biçimlerde zuhur ederken, adaletsizliklere yıllarca göz yumulmasının faturasını ödeyen yine halk, kaybeden de memleketin ta kendisi oldu. Selanik kökenli Nilüfer Uzunoğlu'nun Burgazada’dan göç eden Rumlar’a hassasiyetle eğildiği Antigoni Küçük Adamız Hayatımız (Antigoni Our Small Island Our Life) belgeseli, Antalya Film Festivali dışında İzmir İnsan Hakları Festivaline ve Documentarist'in İstanbul'daki Hangi İnsan Hakları Festivaline de katılmış, samimi yaklaşımı ve etkili anlatımıyla övgü toplamıştı. Tophane'deki Depo İstanbul'da geçenlerde açılan 20 Dolar 20 Kilo sergisi de konuyla ilgilenenlere tavsiye edilir...
Selanik'te yer alan belgesellerden Kıbrıs-Yunanistan ortak yapımı Kısmet ise Türkiye'den dünyaya yayılan çeşitli dizilerin kadın haklarına muhtelif faydalarını irdeliyor. Amsterdam’daki IDFA'da prömiyeri yapılan belgeselde gazeteci/yönetmen Nina Maria Paschalidou yerli dizilerin Yunanistan'daki Türk erkeği imajını değiştirdiğini iddia ediyor; komşuda seyircilerin rencide olmaması için bazı diyalogların çevirisinde aslına sadık kalınmamıştır diye düşünüyorum, fakat Arap ülkelerinde sansürden başlarına gelenleri tahayyül edemiyorum; RTE'nin Müslüman dünyasındaki popülaritesi düştükçe bazı ülkelerde yayından kaldırıldıkları bile söyleniyor.
Yunanistan’ın daimi krizi
Türkiye'de daha çok gazeteci ve yazar kimliğiyle tanınan Stelyo Kuloğlu'nun 16.Selanik Belgesel Festivalindeki son eseri The Godmother.
Almanya'nın Makyavelyen başbakanı Angela Merkel'e eleştirel bir bakış atıyormuş gibi görünen 105 dakikalık yapımın adı Türkçe'ye Vaftiz Annesi olarak tercüme edilebilir. Geçen sene Yunanistan'daki faşistlerin güç kazanmasıyla ilgili kaygılarını Neonazi: Hafızanın Soykırımı adlı belgeselde ifade eden Kuloğlu son yapımında Merkel'i gayet iyi tanıyan ve Avrupa'yı Almanya'nın hegemonyası altına alan haşin politikacının metotlarını mafyatik vaftiz annelerine benzeten bir gazeteciye bile yer veriyor. Naomi Klein'a ise " Şu anda Şok Doktrini hakkında bir kitap yazıyor olsaydım Yunanistan üzerine yazardım" demekten başka bir şey kalmıyor…
Sinemanın yükselen değeri olan belgeselleri Selanik'te durdurabilene aşk olsun! (MT/AS)