Gomorra'nın yönetmeni Matteo Garrone 27 Mayısta sona eren Cannes film festivalinde Reality adlı yeni eseriyle Jüri Büyük Ödülüne hak kazandı ve İtalyan halkının televizyona endeksli hayatı konusunda ironik bir bakış sundu.
Bol ödüllü Gomorra'ya ilham veren kitabın yazarı Roberto Saviano ise çizmenin çeşitli çevrelerine rahatsızlık veren varlığını geçenlerde yayımlanan bir DVD ve bir kitapla sürdürüyor.
Mafyayla mücadeleleri sırasında katledilen savcılar Falcone ve Borsellino'nun 20. ölüm yıldönümünün hatırlandığı bu günlerde Brindisi'deki bir okulun önünde patlayan bomba memleketin aynı kâbusla hâlâ başedemediğinin kanıtı mı?
Reality
Dünyanın en prestijli film şenliği sayılan ve 65'incisi tamamlanan Cannes Film Festivali yarışmasında jüri başkanlığını aynı festivalde daha önce Caro Diario ile en iyi yönetmen olarak Altın Palmiye'ye layık görülen İtalyan Nanni Moretti yaptı.
Caché ile daha önce aynı ödülü alan Michael Haneke'nin kendi prestijini geride bırakacağı korkusuyla Moretti'nin Amour için Avusturyalı yönetmene ikinci Palmiye'yi verdirmeyeceği yolundaki çirkin dedikodu, festivalde sinemasal değerden çok egoların hâkim olabildiğine dair bir göstergeydi. Nitekim Amour'a bir Altın Palmiye verilmiş olsa da, en iyi yönetmen ödülünü Carlos Reygadas kazandı. L.Rezan Yeşilbaş ise Sessiz-Be Deng filmiyle kısa film klasmanında Altın Palmiyeye layık görüldü. Kapanış sırasında yönetmenin ödülünü ülkesinin sessiz ve yalnız bırakılmış bütün kadınlarına adaması manidardı.
Günbegün geçmişteki parlak günlerinden uzaklaşan İtalyan sinemasının yarışmadaki tek temsilcisi, Moretti destekli Reality ise Big Brother/Grande Fratello adlı Reality Show'dan esinlenerek Napolili sade bir vatandaşın televizyon dünyasına girdikten sonra hayatının nasıl değiştiğine eğiliyor.
Geçinebilmek için karısı Maria'yla daha önce ufak tefek sahtekârlıklar da yapan balık satıcısı Luciano çoğu soydaşı gibi dikkat odağı olmak için çırpınırken yıldız olmaya giden yolda tahmin ettiğinden çok daha büyük mesafeler katedecektir. Senaryosunu Saviano hariç, Gomorra'nın senaristleriyle yazan 1968 Roma doğumlu Matteo Garrone biraz gecikmiş olsa da bu kara komediyle ülkesinin sosyal çöküntüsüne hazin bir yorum getiriyor. Geçen aylarda Berlin'de Altın Ayı'yı alan Taviani'lerin filmi Cesare Deve Morire Rebibbia cezaevinde mahpuslarla çekilmişti; Reality'nin başrolündeki Aniello Arena da özel izin alarak çekimlere katılan müebbet hapis cezasına çarptırılmış bir mahkûm ve son günlerde sevincine diyecek yok.
Saviano
İtalya'daki mafyöz oluşumlardan Camorra'yla ilgili Gomorra adlı kitabı üç milyonu aşkın satış yapan ve beş senedir polis korumasıyla yaşamak zorunda kalan gazeteci/yazar Roberto Saviano geçenlerde "Vieni via con me" adlı televizyon programıyla ilgili yorumlarını topladığı bir kitap ve bir DVD yayımladı. Devlet televizyon kanalları arasında nispeten objektif ve muhalif yayınlarıyla tanınan RAI 3'te 2010 yılında dört bölümü yayımlanabilen, adı Türkçeye "Gel gidelim" olarak tercüme edilebilecek program İtalya'daki çeşitli çarpıklıklara parmak basıyordu.
Başlangıçta küçümsenen programın gün geçtikçe halk tarafından büyük bir ilgiyle karşılanması ama aynı zamanda bazı çevreleri rahatsız etmesi yüzünden Saviano programını editörlerin ve RAI yöneticilerinin baskısı altında sürdürmek zorunda kalmış. Sözde demokrasilerin supapları vazifesini gören ve karşıt görüşlülerin televizyonlarda birbirine "havlamak"tan öteye gidemedikleri tartışma programlarına inat Saviano monologlarında somut bazı verileri objektif, kanıtlanabilir ve tartışma götürmez biçimde sergilemişti.
Konuları arasında Aquila depremindeki ölümlerin gerçek müsebbipleri, Napoli halkının, kendilerini çözmekten âciz hissettikleri çok daha korkunç sorunların yanında kayıtsız kaldığı kronik çöp yığınlarının nedenleri, İtalyanlar'ın Katolik dogmalarını rahatsız eden ötanazi hakkı, birilerinin karalanması gerektiği zaman utanmazca kullanılan çamur atma politikası ve daha geçenlerde ayyuka çıkan Lega Nord partisinin 'Ndrangheta'yla olan bağlantısı bulunuyordu.
Sanayisi gelişmiş verimli Kuzey İtalya'ya göre tembelliğiyle ön plana çıkarılan memleketin güneyinin ayrı bir ülke oluşturması gerektiğini yıllarca politikasına alet eden ayrılıkçı ırkçı Bossi'nin partisi meğerse Güneyli mafyöz oluşumlarla sıkı bir işbirliği içindeymiş. Programda anlatılanlar yüzünden o zamanlar mevzubahis partiden İçişleri Bakanı olan Maroni'nin hışmına uğrayan Saviano'nun tezleri kısa bir süre önce kanıtlanmakla kalmamış, İtalyan partilerinin ayakta kalan tek güçlü lideri Bossi istifa etme zorunluluğunu hissetmişti.
14, 15 ve 16 Mayıs 2012 tarihlerinde televizyon sunucusu Fabio Fazio'yla LA7 kanalında daha önce büyük yankı uyandıran monologlarıyla ilgili "Spin-off" yapan Saviano, hayatının yalnız ölüm tehditleri yüzünden değil, bölgesindeki aydın burjuvazinin, örneğin profesör veya gazetecilerin hışmına uğramaktan dolayı da epey zorlaştığını söylüyor. Kendisine İspanya, Almanya ve ABD'de bile daha rahat tartışma ortamları yaratıldığını, Napoli üzerindeki her türlü yayın hakkına sahip olduğunu sanan ve sükseyi kendisi kadar yakalayamayan entelektüellerin, söz hakkına sahip olamayacakları yeni krallıkların kurulması korkusundan dem vuruyor.
Programlarına neşeli bir hava da vermeye çalıştığını söyleyen "yalnız adam" Roberto Saviano'nun bir bölümde zikrettiği "bizim oralarda insani olan her davranış homoseksüellik, hayvani olanlar ise heteroseksüellik olarak algılanır" cümlesi epey yankı uyandırmıştı. Genel adıyla mafyanın gizlilik tabusunu yerle bir eden, konu hakkındaki ezberi bozan, babası Katolik, annesi Yahudi Saviano, Adriano Celentano gibi halka mal olmuş figürlerin de varolan sistemin devam ettirilmesinden yana olanları korkuttuğunu ifade ediyor.
22 Eylül 1979 Napoli doğumlu Roberto, İtalya'da L'Espresso, La Repubblica, ABD'de Washington Post, New York Times, Time, İspanya'da El Pais, Almanya'da Die Zeit, Der Spiegel, İsveç'te Expressen, Birleşik Krallık'ta Times'a da yazıyor ve yeni nesilden ümitli olduğunu belirtiyor. Castro, Mao veya Ho Chi Minh gibi liderlerle büyümeyen günümüz gençlerinin adalet ve hak arayışında, gelecekle ilgili herhangi bir garanti vermeyen geçici işler sayesinde piştiğini, kabiliyetleri ve değişken durumlara uyum sağlama kapasiteleri sayesinde varolan kastları yıkabileceklerine inanıyor.
Mafya hala vuruluyor mu?
19 Mayıs 2012 tarihinde İtalya'nın Adriyatik denizine bakan güney şehirlerinden Brindisi'de bir okulun önünde sabah 07:45'te patlayan bomba tüm ülkeyi bir anda şoke etti. Saldırı için gün geçtikçe kapsama alanı genişleyen terör kelimesi kullanıldı, ülkede gittikçe artan mülteciler öne sürülerek islami terörle bağlantı kuruldu, hatta münferit bir çılgınlık dışavurumu iddiaları öne sürüldü. Fakat lisenin 20 sene önce kocası Savcı Falcone'yle beraber Cosa Nostra tarafından katledilen Francesca Morvillo Falcone'nin adını taşıması akla mafya bağlantısını getirmiyor değil.
Tam o sırada Emilia Romagna bölgesinde çeşitli tarihi yapıların çökmesine sebep olan deprem ülkenin felaket gündemini bir anda değiştirdi; yıkılmış yapıların görüntüleri medyayı bir kez daha fethetti. Bu arada 16 yaşındaki bir genç kızın hayatını kaybettiği, 5 öğrencinin yaralandığı Brindisi'deki sansayonel patlama 80 öncesi ülkeyi sarsan, sadece Kızıl Tugayların marifeti zannedilen ama esasen İtalya'nın derin devleti Gladio'nun icraatı olan panik atmosferini de akla getirmişti.
Türkiye'de askerî darbelerin yaptığını zamanında tüketim konforuyla sağlayan İtalyan sistemi, daha sonra Berlusconi'nin medya imparatorluğuyla halkını uzun süre hipnotize etmiş ve yaratılan apolitik güruhların kapitalizme tamamıyla teslim olması sağlanmıştı. O yüzdendir ki zaten var olan ekonomik sıkıntının Yunanistan'ın sebep olacağı genel bir AB krizine dönüşmesi korkusu karşısında halk kendini fazlasıyla âciz hissediyor.
Ülkenin saygın devlet adamı Cumhurbaşkanı Napolitano ve teknokrat başbakan Monti halklarını sık sık sağduyuya davet etseler de politik bilinçlerini uzun süredir televizyon gerçekliğine kurban etmiş medyatik İtalyanlar'ın içine düştükleri güvensizliği aşmaları ve belki de elde ettikleri lükslerden feragat etmelerini gerektirebilecek değişim uğruna dizginleri ellerine almaları sancılı olacak gibi. Bu yazı yazıldığı sırada okuldaki patlamayı henüz herhangi bir örgüt üstlenmemiş, suçun hangi sebepten dolayı işlendiğine dair bilgi sahibi olunmadığı gibi herhangi bir sanık da yakalanamamıştı. Gündemin ise duracağı zaten yok gibi...
... Papa'nın kâhyası aniden tutuklanıverdi; Vatikan'ın Alman lideri Ratzinger'in pazar ayininde sarfettiği "Yeni bir Babil dönemi yaşıyoruz" cümlesi, patronunun kirli çamaşırlarını ortaya saçmaya yeltenen güvenilir kâhyasını karalamaya yönelikti.
... Finans dünyasının polimorfik yıldızlarından Impregilo şirketinin bir numarası, Banca Popolare di Milano'nun eski yöneticisi Massimo Ponzellini'nin adı rüşvet skandalına karışınca o da tutuklandı.
... Emilia'da artçı depremlerden sonra yeryüzü tekrar sallandı ve yine kurban aldı; tarihî binaların yanında yenilerinin çökmesi de dikkat çekiciydi.
... İki balıkçıyı öldüren İtalyan askerler serbest bırakıldı ama Hindistan'ı terketmeleri hâlâ mümkün görünmüyor; iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri sarsan kriz Enrica Lexie adlı bir tankeri korumakla görevlendirilmiş iki deniz piyadesinin korsan sandıkları iki Hintli balıkçıya ateş açmasıyla patlak vermişti.
... Fakat en mühimi, futbol millî takımının kalecisi dahil olmak üzere camianın birçok simasının adı büyük ölçekli şikelere karıştığından geniş çaplı tutuklamalara girişildi; hınzırlığıyla göze çarpan acımasız başbakan Monti futbol liglerinin iki-üç sene boyunca askıya alınmasını teklif edince İtalya bir kez daha sarsıldı... (MT/ÇT)