Adı, Nurişah Kim... İzmir Kız Lisesi'nden arkadaşım. Birlikte okuduğumuz yıllardan sonra, yollarımızın ayrıldığını sandığım arkadaşım...
Çeşitli yaşanmışlıklardan sonra, yıllardan sonra, 1986'da İzmir'e döndüğümde karşılaştığım bir sınıf arkadaşım sık sık bir araya geldiklerini, istersem benim de katılabileceğimi söylediğinde, Nurişah ile yeniden bir araya geldik.
Evlenmişti... Her zaman renkli, farklı bir kişiliği olan arkadaşımız, yine farklı bir şey yapmış, İzmir'de yaşayan bir Koreli ile evlenmişti... Eşinin sünneti, düğünleri hep basının ilgisini çekmiş, eşinden öğrendiği bir de mesleği olmuştu. Türkiye'nin ilk kadın civciv seksologu...
Artık kardeşlerine de öğrettiği görevi, yeni doğmuş civcivleri tavuk mu horoz mu olacaklarına bakıp cinsiyetlerine göre ayırmak olduğundan, arkadaşım Türkiye'yi dolaşıyor, o arada büyümekte olan iki kızıyla mutlu mesut yaşıyordu.
Taaa ki 1993 Eylül'üne kadar... O yıl büyük kızı Canan Kim'in Çeşme'de geçirdiği bir trafik kazasıyla hayatları altüst olmuştu. Sevgili Canan'ın boynu kırılmış, omuriliği zedelenmiş, vücudunun göğüs hizasından aşağısını hissedemez olmuştu.
Hastanede yattıkları 6. 5 ay sonunda, önceki evlerinin koşulları uymadığı için başka bir eve taşınmışlardı. Kızı hastane odasında "Anne ,çok mu kötüyüm? Sen iyi görünmüyorsun" dediğinde, tüm ailesi ve arkadaşlarıyla durumu kabullenip hayatın getirdiklerini yaşayacaklarını kararlaştırmış, isyan etmek yerine koşulları iyileştirmenin yollarını aramaya başlamışlardı.
Dünyalar güzeli, neşeli, hareketli ve akıllı Canan, halkoyunları ekibinde oynuyor, yabancı diller yüksekokulunda okuyordu. Geçirdiği trafik kazasından sonra ilk yıl öğrenciliğini dondurmuş, ertesi yıl okuluna asansör yaptırılarak tekerlekli sandalye ile derslerini daha rahat izleyebilmesi sağlanmıştı.
Hayat Canan'a göre planlanıyor, tüm düzenlemeler ona göre yapılıyordu. Canan, bu koşullarda 1997'de üniversiteden mezun oldu.
Her gün eve gelen fizyoterapist, tıptaki her türlü gelişmeyi umutla uygulatmak, kök hücre nakli için Kore'ye gidiş gelişler, göğüs altından bir santim daha altını hissettiğinde yaşanan mutluluklar....
Durumu kabullenip "Bundan sonra ne yapabilirim?" arayışına girdiğinde elleri ve parmaklarını hareket ettiremese de dirsekleri ile bilgisayar kullanabildiğini keşfetmesi, Canan'ın dünyasını değiştirdi.
Mesleği olan turizmciliği yapamayacaksa da yabancı dil bilgisini kullanabilir, çevirmenlik yapabilirdi. Aradığı yayınevlerinden biri onu kabul etti, çevirileri çok beğenilir olmuştu. Daha sonra Altın Kitaplar Yayınevi ile anlaşmış, 2007'den bu yana başta Stephan King olmak üzere birçok kitabın çevirisini üstlenmişti.
Televizyon haberlerinde Ali Kırca'nın konuğu olduğunda, azmin, mücadelenin en güzel örneği olarak, başka engellilere umut ışığı olmuştu. Engelli olmanın hayattan kopmak anlamına gelmediğini, hayata dahil olarak, meslek sahibi bir kadın olarak dünyaya meydan okunabileceğini göstermişti.
Aradan geçen 17 yıl boyunca kızını hiç yalnız bırakmayan, onun hayatını kolaylaştırmak için elinden gelenin fazlasını yapan ama bu arada kendine vakit ayırmayı da becerebilen, güzelliğinden, bakımından taviz vermeyen, sivil toplum kuruluşlarında çalışmayı sürdüren Nurişah Kim, bir yandan da evde geçirdiği vakitleri farklı konularda yazarak değerlendirdi.
Yazdıkları beğenildikçe teşvik gördü, yüreklendirildi, daha sonra anne ve babasının ısrarlı baskısından kurtulmak için anne ve babasının yaşam öykülerini yazmaya başladı. Aylar, yıllar süren bir çabanın sonunda, romanını bitirdi. Kitabına, "Rumeli'den Anadolu'ya Bir Göçmen Kızı" adını verdi.
Tam da "Benim kitabımı kim yayınlar ki?" diye düşünürken, Altın Kitaplar Yayınevi'nden olumlu yanıt geldi. Sonra her şey hızla gelişti. Kitabı yayınlandı, liste başı oldu, yetmedi, Dan Brown ile Altın Kitaplar'ın ellinci yıl kokteylinde bir araya geldi.
Nurişah Kim, yaşamıyla olumsuzlukların, üzüntülerin, çaresizliğin , yaşanan sıkıntıların bile nasıl olumlu sonuçlar verebileceğini ispatladı. TÜYAP Kitap Fuarı'nda okurlarına kitabını imzalarken, farklı duygular içinde mutluluktan havalara uçuyordu.
Bu özel kadın, geçtiğimiz hafta Konak Kadın Meclisi'nin konuğu oldu. Söyleşi öncesinde kitaplarını imzaladı. Türkan Saylan Kültür Merkezi Benal Nevzat Salonu'nu dolduran izleyicilere arkadaşımı sunarken, gözyaşlarıma engel olamadım. Arkadaşımın yaşam öyküsünü ve felsefesini anlattığı konuşması sırasında da salonda duygusal anlar yaşandı.
Her anne çok özel... Her anne çocuğu için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır... Her anne dünyanın en güzeli, en akıllısı, en eşi benzeri olmayanı... Ama her anne Nurişah Kim değil...
Seni seviyorum arkadaşım...
* Latife Şencan, sosyolog