Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre 18 yaşın altında olan herkes çocuktur.
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ÜÇÖ) 138 sayılı Asgari Yaş Sözleşmesi de 18 yaşın altındakileri çocuk olarak kabul eder. Esas olarak bu yaş altındakilerin çalıştırılmamasını istemekle birlikte, en az 15 yaşını doldurmuş olanların (16 yaş) çalışmalarına izin verir. Hatta, ülkelerin yapısal özelliklerinden hareketle bedensel sağlıklarına zarar vermeyecek, ahlaki sorun yaratmayacak, eğitime devamlarına engel olmayacak, “hafif işler”de 14 yaşını doldurmuş olanların da (15 yaş) çalışmasına izin veriyor.
Türkiye, yukarda adından söz edilenler yanında çocuk haklarına yer veren başka uluslararası sözleşmeleri de yasayla iç hukuk kuralına dönüştürmüştür.
İş Kanunu’nda
4857 sayılı İş Kanunu’nun, özellikle 138 sayılı Uluslararası Çalışma Sözleşmesi dikkate alınarak düzenlendiği anlaşılıyor. Buna göre, 15 yaşını doldurmuş olanlar (16 yaş) çalışabilecek. Hatta, bedensel gelişimine zarar vermeyecekse, ahlaki sorun yaratmayacaksa, devam ettikleri eğitimi engellemeyecekse, ilköğretim çağını tamamlamış 14 yaşını doldurmuş (15 yaş) olanlar da “hafif işler”de çalıştırılabilecektir.
4857 sayılı İş Kanunu, 14 yaşını doldurmuş 15 yaşını tamamlamamış olanlara “çocuk işçi”; 15 yaşını tamamlamış olanlara ise “genç işçi” adını vererek 18 yaşın altındakileri çocuk ve genç işçi olmak üzere iki gruba ayırmıştır. Bu ayırımı yapmanın nedeni, çocuk işçiler ve genç işçiler için, çalışma süresini farklı belirlemektir. Nitekim, çocuk işçilerin çalışma süresi günde 7, haftada 35 saat; genç işçilerin çalışma süresi ise, günde 8 , haftada 40 saat olarak belirlenmiştir.
İş Kanunu uyarınca düzenlenmiş, çocuk ve gençlerin çalıştırılma usul ve esaslarını düzenleyen yönetmeliğe göre de, çocuk işçilerin çalışabilecekleri hafif işler(Ek 1), genç işçilerin çalışabilecekleri işler (Ek 2) ve 16 yaşını doldurmuş, 18 yaşını tamamlamamış olanların çalışabileceği işler(Ek 3) olarak listelenmiştir.
Ek 1 listeye baktığımızda (yönetmelik), örneğin bazı tarım işleri, “1. Düşme ve yaralanma tehlikesi olabilecek şekilde çalışmayı gerektirecek olanlar hariç, meyve, sebze, çiçek toplama işleri”; 2. Kümes hayvanları besiciliğinde yardımcı işler ve ipek böcekçiliği işleri; 10. Çiçek satışı, düzenlemesi işleri” olarak sayılırken bu işlerde 14 yaşını doldurmuş çocuk işçinin çalışması olanaklı görülüyor.
Esasen, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 182 sayılı En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliğinin Yasaklanması ve Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Acil Eylem Sözleşmesi’nin yine Türkiye tarafından yasayla kabul edilmesinden (2001) sonra 2005 yılından itibaren, mevsimlik tarım işleri çocuklar için en kötü işlerden biri olarak belirlenmiştir. Bu işlerde 18 yaşın altındakilerin çalışmasının önlenmesi, 2017-2023 tarihleri arası için planlanan “Çocuk İşçiliği İle Mücadele Ulusal Programı”na girmiştir. 2023 yılına kadar bu hedefe ulaşılmak istenmektedir.
Bu gelişmeye karşın yasal anlamda henüz İş Kanunu uyarınca 14 yaşını tamamlamış çocuk işçilerin tanımlanmış tarım işleri dahil hafif işlerde çalışması olanaklı bulunuyor.
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda
Ancak, 30.06.2012 tarihinde 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yürürlüğe girdi. Kanunun amacı, sağlıklı ve güvenli çalışma ortam ve koşullarını sağlamak. Doğrudan çalışmaya başlama yaşını ve çalışma sürelerini belirlemek isteyen bir yanı olmamakla beraber, tanım maddesinde, “genç işçi” tanımına yer veriyor. Tanımlar arasında “çocuk işçi” yok. Yani sadece “16,17” yaşlarındaki genç işçilerden söz etmiş.
Bu durumda, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun uygulandığı işyerlerinde, en az çalışma yaşı olarak genç işçiliği ele almak gerekecek. Üstelik, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsam olarak 4857 sayılı İş Kanunundan çok daha geniş alanları kapsıyor. Neredeyse her alanda geçerli bir yasa. Gazeteciler, gemiciler, İş Kanunu kapsamında çalışan işçiler, Borçlar Kanunu kapsamında hizmet sözleşmesiyle çalışanlar, çıraklar, stajyerler hepsi İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamındadır. Bu nedenle, bazı yasalarda özel yaş düzenlemeleri olsa da İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’ndaki “genç işçi” tanımı, en az çalışmaya başlama yaşının 16 olması gerektiğini ifade etmekte.
“Hafif” mi? “az tehlikeli” mi?
Bu arada, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işleri tehlike sınıflarına ayırıyor. Bunlar, “az tehlikeli”, “tehlikeli” ve “çok tehlikeli” işlerdir. Halbuki, İş Kanunu uyarınca yürürlükte bulunan çocuk ve gençlerin çalıştırılması usul ve esaslarına ilişkin yönetmelikte, çocuk işçiler için “hafif iş” kavramı kullanılıyor. Bu durumda, hem İş Kanunu hem de İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun yürürlükte olduğu bir işyerinde bu kavram sıkıntı yaratmaya başlayacaktır. Çünkü, “hafif iş” ile “az tehlike” kavramları en azından isim olarak farklı. Tehlike sınıflarını belirleyen, “Tebliğ” incelendiğinde, örneğin, “az tehlikeli” işler karşısında tanımlanan tarım işleri ile yukarıda örneği verilen Ek 1 “hafif işler” listesinde yer alan tarım işlerinin birbirine benzediği görülecektir (Örneğin; “1.30.03” kodlu “dikim için sebze fidesi, meyve fidanı vb. yetiştirilmesi”, “1.30.04” kodlu, “Dikim için çiçek ve diğer bitkilerin yetiştirilmesi”).
Esasen, İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatı, 4857 sayılı İş Kanunu bünyesinde iken, işlerin tehlike niteliğinin, “ağır ve tehlikeli işler”, “hafif işler” olmak üzere iki gruba ayrıldığını biliyoruz. Ancak, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, 2012 yılında İş Kanunu bünyesinden ayrılarak ayrı bir Kanun haline gelince (6331 sk.), kullanılan tehlike kavramları, “az tehlikeli”, “tehlikeli”, “çok tehlikeli” olmuştur. Bu durumda, İş Kanunu uyarınca yürürlükte bulunan çocukların çalıştırılması usul ve esaslarını düzenleyen yönetmelikte de kavram birliğine gidilmesi yerinde olacaktır.
Yaş çelişkisi düzeltilmeli
Ancak esas sorun, işlerin niteliğinin sınıflandırılmasındaki farklı isimlendirmeden çok, her iki kanun arasında çalışmaya başlama yaşı konusunda var olan farklılıktır. Nitekim, 4857 sayılı İş Kanunu, 14 yaşını tamamlamış olan çocuk işçilerin yönetmelik ekindeki Ek 1 hafif işler listesinde yer alan işleri yapabilmesine olur verirken, 6331 sayılı Kanun en az çalışma yaşını “genç işçi” düzeyinde tutarak, İş Kanunundaki yaklaşımdan uzaklaşmakta, ek 1 listedeki işlere tekabül edebilecek “az tehlikeli” işlerde çalışmaya başlama yaşını 16 olarak belirlemiş olmaktadır. Bu durumda, hem İş Kanunu hem de İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun aynı anda uygulandığı bir işyerinde, işe başlama yaşı olarak hangi kanundaki yaş dikkate alınacaktır.
Burada, bir çelişkinin oluşmadığını söyleyebilmek için, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda “tanım” maddesinde yer alan “genç işçi” tanımının, çalışmaya başlama yaşını belirlemek amacıyla konulmadığının ikna edici bir şekilde açıklanması beklenir.
Aksi takdirde, 4857 sayılı İş Kanunu’nda yer alan, “çocuk işçi” tanımı ve bunların çalışabileceği işlerle ilgili düzenlemeler kaldırılarak, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile paralellik sağlanmalıdır. Bu yönde atılacak adım esasen, 18 yaşın altındakileri çocuk kabul eden ve çalışma yaşını yukarı çekmeye çalışan onayladığımız uluslararası sözleşmelere de uygun olacaktır. (DK/APA)