Brezilyalı mimar Oscar Niemeyer 15 Aralık'ta yüzüncü doğum gününü Rio de Janerio'da dostları ile birlikte kutladı. Fidel Castro günlerce öncesinden kutlama mesajını göndermişti. Doğum günü dolayısıyla Niemeyer'i ziyaret eden Fransa Büyükelçisi "Legion d'honneur", Rusya Büyükelçisi "Dostluk" madalyalarını verdi. Brezilya Devlet Başkanı Lula da mimarı ziyaret edenler arasındaydı ve 2008 yılını "Oscar Niemeyer Yılı" olarak ilan ettiklerini duyurdu.
Aynı günlerde Fidel Castro, dünya basınına yansıyan, "her fani gibi benim de bir sonum olacaktır" anlamın gelen açıklamasında Niemeyer'e de değiniyordu. Aslında Niemeyer'in Fidel'le dostlukları çok daha eskilere dayanıyor. 1959'da o dönemin Brezilya Devlet Başkanı Kubitschek tanıştırmış onları. Dostlukları bugün de sürüyor. Fidel'in elinde bir kutu puro ile Niemeyer'i ziyarete geldiği zamanlar olmuş. Zaten Fidel, onun için, "Bu gezegende son kalan iki komünist biziz" diyor.
Onurlu bir siyasal yaşam
Kuşkusuz bir yüzyılı aşan ömür başlı başına bir olay. Ama Niemeyer'in mimarlık alanındaki başarıları ile birlikte onurlu siyasal geçmişi, geride bıraktığı 100 yıllık bir ömrü çok daha anlamlı kılıyor.
Niemeyer, 1945'te Brezilya Komünist Partisi'ne üye oluyor. Ömrü boyunca aktif siyasetin içinde. 1950'lerin başında Yale ve Harward'da ders vermesi için davet alıyor. Her ikisinde de siyasal görüşlerinden dolayı ABD vizesi verilmiyor. Ama 1963'te Amerikan Mimarlar Enstitüsü'nün onur üyesi oluyor. Aynı yıl Lenin Barış Ödülü'nü alıyor. 1961'den 1985'e kadar süren askeri dikta döneminde, bürosu basılıyor, baskı görüyor ve yurtdışına çıkmak zorunda kalıyor. Mesleğini Paris'te sürdürüyor. "Hiçbir zaman siyasal görüşlerimi saklamadım. Bana iş verenler ne olduğumu bilirler" diyor.
Parti ile çok uyum içinde olduğu söylenemez Niemeyer'in. Özellikle Fidel'e ve Küba'ya yakınlığı hoş karşılanmıyor diyorlar. Ama o "Küba demokrasinin son siperi. Fidel bizim doğal liderimiz" diyor. Brezilya–Küba Dostluk Derneğinin ilk başkanı. Granma'nın Brezilya baskısına destek oluyor. 1990 dönemecinde Brezilya Komünist Partisi adını "Halkçı Sosyalist Parti" olarak değiştirdiğinde gönülsüzce partiden istifa ediyor ve adı sadece Komünist Parti olan bir yeni gruba katılıyor. Yüz yaşında dahi yeni atılımlar düşünüyor. Son yıllarda kendisini ziyaret eden gazetecilere yeni bir dergi çıkarma hazırlığı içinde olduğunu anlatıyor.
Sıradışı bir mimar
1960'larda mimarlık ortamına aşırı "rasyonel"liği gözeten "modernist" kalıplar hakimdi. Te cetveli ve gönye marifetiyle çizilmiş ve alışılmış üretim tekniklerine uygun tasarımlarların yanında Niemeyer'in yaptıkları sıra dışıydı. O zamanın geçerli ilkesi "form işlevi izler" diye özetleniyordu. Yani öncelikle üreteceğiniz yapının işlevlerini doğru belirleyecektiniz ve yapının formu bu işlevleri yansıtacaktı. Oysa Niemeyer işe önce "form"dan başlıyordu. Modernist mimarların öncüleri arasındaydı ama çağdaşlarından bütünüyle farklıydı.
Yapıtlarındaki eğri çizgileri, eğri yüzeyleriyle ünlü Niemeyer. Denizin dalgalarından, havadaki bulutlardan, doğanın ve özellikle kadın vücudunun kıvrımlarından esinlendiğini anlatıyor. Rio de Janerio'da geniş bir kumsaldan denize bakan ofisinin duvarlarında ustaca çekilmiş kadın bedenindeki form zenginliğini yansıtan fotoğraflar olduğu söyleniyor.
Niemeyer'in düşünce yapısındaki siyasal tercihleri ile ürettiği yapıtları arasında bir çelişki varmış gibi görünürdü bize. Geçen yüzyılın önemli bir bölümünde, sadece sosyalist ülkelerde değil, kapitalist ülkelerde de kutu kutu görünümde birbirini tekrarlayan yapılar üretildi yaygın olarak. Oysa Niemeyer, sosyalist inanış içinde özgün davranmanın, yaratıcılığın var olması gerektiğini, olabileceğini gösteriyordu.
Yeni bir başkent ve dünyaya yayılmış yapıtlar
Niemeyer'in en önemli eseri ülkesinin yeni başkenti Brasilia. Dünyada bir başka mimara "gel bize bir başkent yap" denilmemiştir muhtemelen, ama 1956'da Kubitschek bu görevi veriyor Niemeyer'e. Brezilya'nın kuş uçmaz kervan geçmez bir bölgesinde yepyeni bir başkent Brasilia, alışılmadık bir mimari ile 4 yılda tamamlanıyor. Niemeyer, o günlerde yaşadıkları heyecanı anlatırken, işçilerle birlikte paylaştığı yemeklerin tadını unutamadığını söylüyor.
Brasilia'da eşitlikçi bir tasarım var başlangıçta. Yönetim yapılarının yanı sıra buralarda çalışanlar için konutlar da yapılmış, fakat bakanından hademesine kadar bütün ailelerin konutları eşit büyüklükte. Bu "eşitlikçi" yaklaşım korunmamış daha sonra, ama bugün 2 milyonu aşkın bir nüfus yaşıyor başkentte.
Niemeyer'in yapıtları onun sıra dışılığını ve evrenselliğini yansıtıyor. Ülkesinin dışında Paris'te Fransız Komünist Partisi Genel Merkez binasından Cezayir'de veya Malezya'da bir camiye kadar geniş bir coğrafyada. New York'taki Birleşmiş Milletler binasının tasarımını yapan ekibin içinde Le Corbusier ile birlikte görev almış. Bu arada, 1969'da öldürülen kent gerillasının ünlü lideri Carlos Marighella'nın mezarını da Niemeyer tasarlamış.
Niemeyer'e bizim de bir vefa borcumuz var
Niemeyer'e bizim de, her türlü saygının ötesinde bir vefa borcumuz var. 12 Eylül darbesinin karanlık günlerinde Paris'ten gönderilen ve Cumhuriyet'te yayınlanan bir bildirinin altında onun da imzası vardı.
Niemeyer Türkiye'de de anılıyor. Jose Marti Küba Dostluk Derneği İstanbul Şubesi, 8 Ekim günü İTÜ'de düzenlediği bir söyleşide Niemeyer dostlarını bir araya getirdi. Dernek, Niemeyer'in yaşamını konu alan, Marc-Henri Wajnberg tarafından yapılmış "Çağına Adanmış Bir Mimar" adlı belgesel filmi çeşitli etkinliklerde izleyicilere sunuyor.
Mimarlar da bu çağdaş meslektaşlarına ilgisiz kalmıyor. Mesleki konularla birlikte toplumsal gelişmelere de duyarlı bir yayın çizgisi olan Yapı dergisinin bu aralık sayısında Doğan Hasol genişçe bir yer ayırdı Niemeyer'e.
Önümüzdeki "2008 Niemeyer Yılı"nda bu 100 yaşındaki "delikanlı" mimardan daha çok söz edileceğini umuyorum. (AŞ/TK)